- Kategori
- Ben Bildiriyorum
10 Kasım
Ayaz vuruyor yüzüme kasım sabahlarında. Yüreğim üşüyor, yüreğim!...10 Kasım sabahlarında, hüzün geziyor sokaklarda. Gökyüzü gri. Bulutlar kasvet yüklü .Kuşların cıvıltısı kırık. Güvercinler, barışı bilinmezde yitirmiş. Sensizliğin ötesi, böyleymiş meğer…
Yetmişbeş yıl olmuş sensizliğin adı.
Çocukluğumdan kalan kasımpatıların, kokuları soluk.
Kulaklar; örümcek ağlarıyla tıkanıp sağırlaşmış. Nutuk dinlenmez olmuş… Gözler karanlığa bakmaktan, çapaklanıp kör olmuş. Ve diller söylemez olmuş “Andımızı”.
10 Kasım’larda öğretmenlerim neden ağlarmış! Neden hıçkırıklarını, sessizliğe gömermiş annemle babam! Şimdi anlayabiliyorum sebebini…
Hava biraz kararıverse, sıkıntı basıyor yüreğimi. Kaygılarım diziliyor boğazıma. İşte o anda “Ey Türk Gençliği!...” diyen sesin dokunuyor yarınlara… Ve yarınlarımızdan ses geliyor; Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe
durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
“Ne mutlu Türküm diyene!”…
Duyduğum gurur; iki damla yaş olup akıyor gözlerimden… Kasım sabahlarında hüzün geziyor sokaklarda…