Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

10 Şubat Cumartesi

10 Şubat Cumartesi
 

Bugünkü gazete manşetlerinde yine farklı, iddialı değişik haberler var.

VUR EMRİ POLİS ŞEFİNDEN (Akşam)

Akşam gazetesinin bu özel haberi oldukça iddialı. Doğru olup olmadığı henüz kanıtlanmış değil. Gazetenin muhabirleri Yasin hayal'in avukatına anlattıkları bilgileri ele geçirerek habere ulaştıklarını söylüyorlar.

İddiaya göre Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk, Erhan Tuncel'e, bu işi Yasin'le sen hallet demiş. Yasin de, ben içerden yeni çıktım, başkası yapsın, demiş. Bunun üzerine Yasin'den para ve temiz silah istemişler, tetikçi olarak da Ogün'ü bulmuşlar. (Niye Yasin'den para istiyorlar, onu anlayamadım)

Eğer doğruysa, çok ilginç ve tehlikeli bir durum. İşin ucu nerelere gider, nerede durur bilmem. Israrla sorgulanırsa belki temizeller operasyonuyla Türkiye demokratik hayatında yepyeni bir sayfa açar.

Eğer doğru değilse, gazetenin bugünkü satışı hayli artmış, ama haksız yere bazı insanlar karalanmış, güven duyulması gereken önemli kurumlar yıpratılmış olur. Çok emin olmadıkça bir Basın kuruluşu bu haberi yayınlamaz, böyle bir hata yapmaz herhalde.

Bunun Hayâl'î bir iddia olmamasını diliyorum.

İFADEDE MİT ŞOKU (Hürriyet)

Hürriyet gazetesi ise Yasin Hayal'in daha farklı bir ifadesini manşet yapmış. Bu iddiaya göre Yasin, Mc Donals's'a bomba attıktan sonra Erhan Tuncel onu biriyle tanıştırmış. Bu kişi güya MİT mensubuymuş. Yasin'den dosya numarasını almış ve kendisine yardım edeceğini söylemiş.

Yasin Hayal, güven veren yapıda kişilikli bir insan profili çizemiyor. Hatta sağlıksız bir ruh yapısı olduğu bile söylenebilir. Ya da argo deyimle bu ayaklara yatan biri... O yüzden söyledikleri ilgi çekici gelip gazeteye manşet olabilir ama, soruşturmayı doğru istikamete götürecek sağlıklı bir özelliğe sahip değil diye düşünüyorum.

HAYAL ÇIKARKEN HAKİM DEĞİŞMİŞ (Milliyet)

Milliyet gazetesinin manşeti de özel bir haber, konusu yine Yasin Hayal, fakat iddia farklı. O da Mc Donals'ın bombalanması olayında Yasin Hayal'in 10 ay sonra salıverilmesine, izinli olan hakimin yerine bakan başka hakimin oluşturduğu heyetin karar vermesi...

Bu duruşmada savcılık tahliye kararına itiraz etmiş ama, sonuç alamamaış.

BU KEZ HAYAL GÖRMEDİ (BirGün) "HAYALİN AİLESİNA PARA VERDİM" (Radikal)

Bu iki gazetenin Yasin Hayal'le ilgili manşet haberinin konusu aynı. Yasin Hayal hapiste olduğu süreçte BBP mensubu birinden yardım aldığını söylemişti ve bu haber doğru çıktı. Çünkü BBP Trabzon il başkanı, böyle bir yardımda bulunduğunu kabul etti.

Her ne kadar BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu bu olayı, muhtaç bir aileye varlıklı bir kişinin bireysel yardımı olarak yorumlayıp, parti olarak böyle bir işlem yapmadıklarını söylese de, bu raslantı, insanın canını sıkmıyor değil...

"KURUMLARIMIZI YIPRATMAYALIM" (Türkiye)

Türkiye gazetesi, Hrant Dink cinayetiyle başlayan süreçte, Emniyet teşkilâtına yönelik bazı polemiklerin artması üzerine, başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini manşete taşıdı. Elbette ki kurumlarımızı yıpratmamamız gerekiyor. Fakat kurumları ayakta tutan sonuçta bazı kişiler.

Eğer bu kişilerden bazıları bir biçimde kendi kurumlarına zarar verecek şeyler yapıyorlarsa, önce içte kurumlar kendi kendilerini daha iyi kontrol etmeliler. Sonra da hükümet bu kurumlar üzerindeki denetimini iyi yapmalı ve kurumların yıpranmasını önlemelidir.

Muhalefet veya kamuoyu, bazı olayların üstüne gitmedikçe, nedense yetkililer gereken şeyleri kolay kolay yapmamaktadırlar. Hatalar ortaya dökülüp yapılması gerekeni başkası söyleyince de, sanki onların isteklerini yerine getirmiş olmayalım mantığıyla gereksiz bir direnç gösterilmektedir.

Bütün bunları salim bir kafayla değerlendirip, siyasî sonuçlarından çok, millet lehine ve hayrına olacak sosyal sonuçlarını düşünerek karar vermek, hükümetin işini daha da kolaylaştıracaktır.

Şimdi diğer gazetelerin farklı konulardaki manşetlerine göz atıyoruz.

MAGANDA DEHŞETİ (Posta)

Posta'nın haberine göre, bahçede oyun oynayan 10 yaşında bir çocuk, serseri bir kurşunla hayatını kaybetti. Adana'nın Yüreğir ilçesinde meydana gelen olay sonrası, Jandarma yakındaki bir çiftliğe baskın yaptı. Çiftlikte 1536 şişe kaçak viski bulundu.

Çocukların içkileri çaldıkları için kendilerine çiftlikten ateş edildiği şeklinde de bir iddia var ki, bu maganda kavramının ötesinde farklı bir durum yaratıyor.

Öte yandan Takva filminin ödüllü yönetmeni Soykut Turan Acarkent'teki evine giderken, bir kamyon tarafından sıkıştırıldı. Soykut Turan bir benzin istasyonuna sığınmak isterken korkuluğa çarptı ve aracından indi.

Ellerinde demir çubuklarla kamyondan inen yedi kişi, Soykut Turan'ı fena halde dövüp kaçtılar. Kamyonun şoförüyle saldırganlardan biri yakalandı. Olayın altında ne gibi sebepler yattığı herhalde ortaya çıkacaktır.

DEMİRELLER'İN UMUDU SÖNDÜ (Bugün)

Eskiden yanlış bir iş yapanlar, bu yanlışı ortaya çıktıklarında bundan utanç duyarlardı. Şimdilerde bırakın yanlışı, haksızlık ve hatta hırsızlık yapanlar bile, yaptıklarını âdeta savunmaya çalışıyorlar.

Geçtiğimiz dönemde yaşadığımız bankalar faciasının izleri henüz silinmedi. Çünkü olay bir bankanın batması veya bir bankacının yanlış yapması değildi. Sanki bankalar sırf hortumculuk yapmak için paravan olarak kurulmuştu. Çünkü ardarda hepsinin içi boşaltıldı. Devlet de el koyduğu bankaların diğer şirketlerini de haklı olarak TMSF'ye devretti.

Bunlardan biri de Demireller'in Yurtbank'ıydı. Bununla ilgili olarak Şevket Demirel'e ait 9 şirkete el konmasıyla ilgili yürütmenin durdurulması kararı alan İstanbul 2. İdare Mahkemesinin, Bankacılık Kanunu'nun bazı maddelerinin iptali için açtığı davayı, Anayasa mahkemesi reddetti.

Böylece TMSF'nin Bankacılık Kanunu çerçevesinde yaptığı işlemin doğruluğu teyit edilmiş oldu. Bu kararla Şevket Demirel'in şirketlerini geri alma ümidi de kalmadı.

CİA'DAN KANLI FİRAR UYARISI (Sabah)

Türkiye'de tutuklu bulunan el-Kaide bombacılarının koordinatorı Louai Sakka'nın duruşmaya giderken kaçırılacağı, Sakka'yı yargılayan mahkeme heyetiyle, soruşturmayı yürüten savcıya saldırı düzenleneceği iddia edildi.

CİA'dan gelen bu ihbarı değerlendiren MİT, durumu Adalet Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı'na bildirdi. Bakanlıktan bir yetkili el-Sakka'nın böyle bir özel durumununn ortaya çıkması üzerine, duruşma günü özel önlem alınacağını bildirdi.

BRİTİSH PETROL YASASI (Cumhuriyet)

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, yeni çıkan Petrol yasasının Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olarak British Petroleum şirketinin istekleri doğrultusunda hazırlandığını iddia eden özel bir haber var.

Habere göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri genel Müdürlüğü ile İngiliz British Petroleum (BP) şirketinin, Türkiye'deki petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin 1993 yılına ait 3 değişik yazışmasında yer alan bazı istekler ve değişikler, aradan geçen 14 yılda iktidara gelen 10 hükümet tarafından yerine getirilmezken, Akparti hükümetinin çıkardığı yasada, yerine getirilmiş oldu.

BP'nin Karadeniz'de petrol arama, keşfetme ve çıkarma faaliyetlerinde bulunabilmesi için, ruhsat süreleri, ruhsat büyüklükleri, devlet hissesi oranları gibi konularda, lehine istediği değişiklikler, bu şekilde fazlasıyla yerine getirilmiş.

DİYANETTEN İMAMLARA ALEVİLİK EĞİTİMİ (Zaman)

Türkiye'de belli kesimlerin birbiriyle gerginlik içinde olmasından medet umanlar, zaman zaman toplumu farklı kesimlerde değerlendirip bölmeyi arzularlar. Bu farklılıklardan biri de Alevi-Sünni ayırımına yöneliktir.

Çoğunlukta ve yönetimde olmak, genellikle insanlara farkında olmadan bazı üstünlük duyguları yaşatır. Bu psikolojiyle bazı bölgelerde Aleviler'e karşı farklı davranışlar sergileyenler herhalde olmuştur.

Oysa inançları, ırkları, cinsiyetleri, milliyetleri dolayısıyla insanlara farklı davranmak, insani bir tavır olmadığı gibi, din kaynaklı bir davranış da olamaz. Çağdaş ve demokratik anlayış da herkese eşit davranmaya yöneliktir.

Bütün bunların bilinciyle hareket ederek, her vatandaşın, aynı ülkü etrafında, aynı ülkenin sınırları içinde birlikte yaşadığı insanlara karşı incitici söz ve davranışlardan kaçınması gerekir.

Bu konuda din adamlarına da görev düştüğü şüphesizdir. Diyanet'in bu yeni atılımıyla, Alevi yurttaşlarla Sünni yurttaşların birbirlerini daha iyi tanıyıp önyargılarından kurtulmalarını temeni ediyorum.

LİSTELERİNDE 13 BİN KİŞİ VAR (Yeni Şafak)

Dünkü Yeni Şafak'ta bir emekli albayın kurduğu Kuvayı Milliye derneğinden söz etmiştik. Gazete bugün aynı konuya devam ederek yeni bir iddia ortaya koymaktadır.

Bu iddiaya göre, silah üzerine ölme ve öldürme yemini yaptıran dernek başkanı Karadağ, ellerinde 13.500 hain listesi bulunduğunu, bunlardan hesap sorulacağını söylüyor.

Derneğin kuruluş bildirgesinde, 11 Kasım 1938'den bu yana ihanet eden herkes hesap verecektir. Bu uğurda kendini feda edecek pek çok vatan evladı vardır, denilmektedir.

BİZİ KİM DÖVÜYOR? (Vatan)

Bütçe açığının bu yıl geçmiş yıllara göre çok azaldığının söylenmesi üzerine, bu bir ekonomik gelişme göstergesiyse, vatandaşa bunun neden yansımadığı, piyasalarda bunun niye hissedilmediği konusunu manşet yapan Vatan gazetesi, bir boksör fıkrasını hatırlatarak, bu soruyu sormuş.

Sürekli dayak yiyen boksöre, menejeri, aferin, bravo, çok güzel, her şey iyi gidiyor, adamı fena dövüyorsun deyince, tamam ben adamı fena dövüyorum da, beni kim dövüyor onu anlamadım demiş ya...

Gerçi ben bu fıkrayla olayı pek özdeşleştiremedim.

AHLAK TİMSALİ (Takvim)

Kapatılan Refah Partisi'nin Erzurum il başkanı Mustafa Bilgen, kayıp trilyon davasından 14 ay hapis cezası almış ve cezasını 5 ay 20 gün olarak Manavgat cezaevin'de çekmesi kesinleşmiş.

10 Ocak'ta gidip teslim olmuş. Fakat yapılan bir araştırmayla teslim olan kişinin Mustafa Bilgen değil, 850 liraya kiraladığı oto tamircisi Günay Halıcıoğlu olduğu anlaşılmış.

Buraya kadar aslında çok şaşırtıcı bir şey yok. Çünkü buna benzer olaylar ülkemizde yaşanabiliyor. Ancaaak: Mustafa Bilgen, aynı zamanda bir kitap yazarı. Bu da doğal. Ama doğal olmayan şey, bu kitabın adının "Yüksek İslâm Ahlâkı" olması.

Ahlâkın kitabını yazan bir insandan bu kadar da ahlâksızlık yapması beklenemez değil mi?

ERKEN SEÇİM EYLÜLDE (Gözcü)

Yine özel bir manşet haber. Eski milletvekillerinden Tevfik Diker'in iddiasına göre 2 veya 9 Eylül'de erken seçim yapılacak.

30 Haziran dönem sonunda Meclisin, erken seçim kararı alarak kapanacağını iddia eden Tevfik Diker, seçimin normal olarak Kasımda yapılması gerekmesine rağmen, kampanya döneminin Ramazan'a gelmemesi için, Eylül'ün 2 en geç 9'unda seçim yapılarak, Ramazan ayına yeni hükümetle girilmesinin planlandığını söyledi.

Bu sebeple iki ay önceye çekilen bir seçime erken seçim demesek de olabilir. Bakalım tahmin gerçekleşecek mi?

YÖK'ün İFLAS BELGESİ (Vakit)

Vakit gazetesi YÖK'ün açıklamalarından yola çıkarak böyle bir manşet kullanmış. YÖK'ün sitesinde de yayınlanan bilgilere göre 2006 yılında en çok yayın yapan üniversiteler:

1. İstanbul Üniversitesi 1161
2. Hacettepe Üniversitesi 1017
3. Ankara Üniversitesi 904
4. ODTÜ 710
5. Gazi Üniversitesi 694

Bütün üniversitelerin 2006 yılında yaptığı yayın sayısı 16.807. Oysa 2005 yılında bu sayı 17.391 imiş. Öğretim üyesi başına ortalama da 2005'te 0, 57 iken 2006'da bu oran 0, 52'ye düşmüş.

Bu açıdan bakıldığında üniversitelerimizin iyi durumda olmadığı sonucuna varılabilir. YÖK bunun sorumluluğunu üstlenir mi, onu bilmem...

TÜRKİYE ACIYI İZLEDİ (Güneş)

Güneş gazetesi, cuma akşamı yayınlanan Kurtlar Vadisi Terör dizisinin çok seyredildiğini ima ederek böyle bir manşet atmış. Reytinglerde o saatte en çok izlenen dizi bu olmuş olabilir. Aslında kabul etmek gerekir ki, gerçek hayatta yaşananalar, dizidekinden çok daha feciydi. Buna benzer olaylar çok yaşandı ve çok tekrarlandı.

Ancak seyredenlerin izlenimlerine göre, sanki insanların kafasına biraz ayrımcılık sokar gibi bir sonuç çıkmış. Hepimizin farkında olmadan yaptığı bir yanlışlık var. Terörün dini, milliyeti olmaz. Teröristin herhangi bir dine, milliyete mensup olması da o grubu suçlu duruma düşürmez.

PKK terörüyle Güneydoğu'daki vatandaşların tamamı aynı görüşte değildir. Böyle düşünmek yanlış sonuçlar doğurabilir.

STAND BYE BYE (Star)

1961'de IMF ile tanışan Türkiye, 46 yılda 18 Stand by anlaşması imzalayıp borç para aldı. Bu yılki bütçeyle ilk kez kendi ayakları üzerine duracakmış gibi görünen Türkiye'nin bu durumu, Financial Times tarafından "Rakamlar harika, IMF'ye yol göründü" şeklinde yorumlanmış.

Star gazetesi de esprili biçimde sanki IMF'yi uğurluyormuşuz gibi bu başlığı atmış. Benim de kişisel temennim elbette bir an önce IMF'den ve borçlardan kurtulmaktır. Ancak yine de bunun o kadar olmayacağını düşünüyorum.

Çünkü ne yapıp edip bizi yine borç almak zorunda bırakabilirler.

Pankart rövanşı (Takvim)

Aslında manşet değil ikinci haber olmakla beraber yazımı Takvim gazetesinin bir haberiyle bitirmek istedim. Pankart rövanşı haberinin konusu şu: Rıza Çalımbay, Beşiktaş'ın hocası olarak Fenerbahçe maçına çıktığında, sanki suçmuş, ya da ayıp bir şeymiş gibi kendini bilmez bazı fanatikler ona "Kapıcı çocuğu" demek terbiyesizliğinde bulundular.

Tribünlerdeki bu pankart Rıza Çalımbay'ı da aklı başında her Fenerbahçeli'yi da çok üzdü. Rıza Çalımbay, bugün Rizespor'un hocası olarak yine Fenerbahçe'nin karşısına çıktı ve rövanşı aldı. Benim yazıyı yazdığım saatlerde sonuç belli olmuştu. Rıza hoca 2-1 galipti.

Bu sebeple cuk oturan bu başlığı görmezlikten gelemedim.

Yarın yeniden buluşabilmek umuduyla...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..