Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

10 yılda 914 şehit, 26 bin 745 intihar!

10 yılda 914 şehit, 26 bin 745 intihar!
 

Görsel www.ciceksepeti.com


Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtlamış. 12 Mart 2013'de gazetelere düşen habere göre; 2002-2012 tarihleri arasında meydana gelen terör olaylarında 94 polis, 724 asker, 96 geçici köy korucusu olmak üzere toplamda 914 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, hastalık, ailevi geçimsizlik, geçim zorluğu, ticari başarısızlık, olumsuz ilişkiler ve öğrenimde başarılı olamama gibi nedenlerden kaynaklanan ruhi bunalımlar sonucunda da 26 bin 745 kişinin intihar ettiğini açıklamış.

Terör olaylarını bir kenara bırakırsak, (malum, teröriste terörist demek bile suç haline geldi nerdeyse) yukarıdaki tablo aslında durumların hiç de öyle iddia edildiği gibi içaçıcı olmadığının, aksine her alanda geri bir gidişin, çöküşün fotoğrafı gibi…

Bir ülkede eğer on yıl içinde (hangi nedenle olursa olsun) 26 bin 745 kişi intihar edebiliyorsa, burada bilinenin çok çok ötesinde, kamuoyuna yansıtılandan çok daha farklı bir durum, sosyal çöküntü, toplumsal vahamet yaşanıyor demektir. Bu ise ülkeyi yönetenler için hiç de iyi bir karne değildir.

Ayrıca bu tablo, yayınlanan tüm o parlak verilerin, kişi başına düştüğü iddia edilen milli gelirin, çok başarılı, süper, hiper diye nitelenen ekonominin de hiç iyi gitmediğini, gelecek için umutvar olmaktan çok uzak olduğunu, topluma dayatılan muhafazakârlığın, dindarlığın gittikçe büyüyen bu kara deliği örtmeye yetmediğinin göstergesidir ki, ört ört nereye kadar?

Zaten bir devlet ta fi tarihinden kalma alacaklarının peşine düştüyse, hatta insanların zamanında ödemiş olduğu borçları (trafik cezası, vergi. vs.) vatandaşın karşısına ödemedin diye yeniden çıkarıyorsa, son günlerde ham petrolün varil fiyatı 111 dolar seviyesinden 98 dolara düştüğü halde bunu piyasaya ve pompa fiyatlarına yansıtmaktan uzaksa, durumlar hiç de öyle parlatıldığı gibi değil.

E kolay değil tabii. Devletimizin Suriye sınırından ülkemize soktuğu, sayıları 120 ila 150 bin arasında telaffuz edilse de gün geçtikçe artan-çoğalan nur topu gibi gayri meşru çocukları oldu. Onların üstü başı, barınması, cep harçlığı, kontörü, pedi derken, bütçeye fazladan bir hayli kadar yük bindirdi ki; bu benim diyenin altından kalkabileceği bir yük değil.

Şimdi tam da bu nedenlerden dolayı sınırlarımızı genişleteceğimiz, Ortadoğu’da hazine avına çıkacağımız pompalanıyor ki piyasaya, daha düne kadar teröristle görüşen adidir şerefsizdir diyenlerin, sırf bu nedenlerden dolayı teröristleri affettirme, aklama timleri kurduğu, bu timlerin Türkiye'yi ikna turlarına çıktığı malumunuz. Hatta teröristleri bu hayırlı iş için Ortadoğu’da kullanacağı, bazı kaynaklarca ise telef edeceği ileri sürülüyor. Silahlarınızı gömün gidin diyorlar ama karşı tarafın bir yere kımıldamaya niyeti yok gibi... Ya meclisten karar çıkartırsınız ya da 50 bin kişi ile halk savaşı olur der. Ve yüksek irade bize bunu barışın dili diye itelemeye çalışır. Kendileri iteleyemezlerse akil timler kurarak itelettirmeye çalışır.

Uluslararası narko terör örgütü akıllı tabii. Meclisten karar çıksın, iş resmiyete dökülsün ki; ilerleyen zamanlarda uluslararası mahkemelerde Türkiye'ye karşı dava açabilelim, Türkiye'yi mahkum ettirebilelim düşüncesinde. Akıl hocaları birleşik merkezden olunca bu yaşananlar da tabii oluyor. Toparlayacak olursak...

Aslında birbirinden fazlada ayıramayacağımız, biri diğerini besleyen, tetikleyen sorunlar yumağı sözkonusu olunca, şehit ve intihar haberleri ile başladığımız bu yazımızı da aldı götürdü Ortadoğu’nun göbeğine bıraktı.

Şunu bilmeliyiz ki bizi hiç de kolay günler beklemiyor. Ortadoğu’da kazan kaynamaya devam ediyor. Denizlerde durum kritik. Akdeniz ve Karadeniz’de Amerikan ve Rus donanmaları arz-ı endam ediyor, bizimkiler ise kodeste. Kara desen ona keza. Ülkemiz üzerinden silahlı gruplar Suriye’ye akmaya devam ediyor. Ülkemizin her yanı Amerika'nın nükleer silah deposuna dönmüş durumda. Füze rampaları, NATO Radar üstleri bizi birinci dereceden hedef tahtasına oturtuyor. Velhasıl işimiz zor, önümüz karanlık. Allah hepimize kolaylık versin.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..