10 yılın ardından....

16 Ocak 2007 yılında başladığım MB yazma serüveninde bugün 10 yıl geride kaldı. Her şeyden önce 10 yıldan fazla bu platformu ayakta tutan, Milliyet gazetesi, MB yönetimi, editörler ve burada yazan bütün blog yazarlarına minnettar olduğumu belirteyim.

Yazmaya başladığım 2007 yılında torunum Defne henüz doğmamıştı. Şimdilerde ise, o da benim gibi blog yazarı olarak, milliyet blog ailesine katılmış durumda.

Şimdi baktım da 2007 yılında 165 adet blog yazmışım. O tarihlerde günlük yazılan blog sayısı 250 nin üzerindeydi. Şimdilerde ise günlük 50 – 60 blog ancak yazılıyor. Bu dönemde sosyal medya sitelerinin çoğalması ve yazılan yazılara aynı anda geri bildirim alınması, MB’yi gölgede bırakması yanında, benim gibi MB ye sadık blog yazarlarının son dönemde yaşanan olaylar karşısında içimizdeki yazma isteğinin azalmasıdır. Keşke kafamız dinç olsa da, eskisi gibi öyküler yazabilsek, yarım bıraktığım seyahat notlarımın devamını yazabilsem, mizah yazılarını paylaşabilsem…İnşallah ülkemiz yakın zamanda huzura kavuşur da, bizler de eskisi gibi zevkle paylaşabileceğimiz yazılar yazabiliriz.

Günümüzde öyle bir hale geldik ki, eleştirel blog yazarken, birkaç kere düşündüğümüz gibi, böyle yazılara yorum yapmak bile insanları tedirgin ediyor. Geçen gün, küçük oğlum, “Baba yazdıkların bize de dokunmasın” derken ona da hak verdim. Eğer kamuda çalışan bir yakınınız varsa, eleştiriler yazılar yazmak onlara da zarar verebilir. Burada tanıştığım çok değerli arkadaşlarım da, eleştirel blog yazdığım günlerde, benim eski bloglarıma yorum yazarak incelik gösteriyorlar. Onlar da yerden göğe kadar haklılar. Diğer taraftan böyle yazılardan rahatsız olanlar da, günümüzde ne kadar güzel idare edildiğimizi yazan yorumlarda bulunuyorlar.

Bizler fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesil olarak yetiştirildik, Karşımızdaki bağnazlar ve yobazlarla ortak bir noktada birleşmemiz mümkün değil. Bugün satrancın günah olduğunu söyleyen hocanın tahmin edemediğiniz kadar müritleri var, cemaat ve tarikat yuvaları hoş görünüyor.  Bir muhalefet lideri, anayasaya uyulmuyor diye,  anayasaya uymayan kişinin hareketlerine uygun anayasa yapılması için, iktidar partisine destek veriyor.

Her gün şehitler verdiğimiz ülkemizde, karşımıza Cumhurbaşkanı çatı adayı diye çıkarılan MHP’li vekilin tek derdi Osmanlı hanedan mensuplarına maaş bağlanması. Bunun için vermiş olduğu yasa teklifine iktidar partisinden destek istiyor.

Halkımızın derdi ise, bir türlü taliplerini beğenmeyen Hanife’nin ne zaman evleneceği.

Neyse bu konularda yazılacak çok şey var da, en iyisi devam etmeyeyim.

Tekrar blog konusuna dönersek, zaman zaman eski arkadaşlarımızı burada arıyoruz. Keşke az da olsa burada ara sıra yazsalar. Giden arkadaşlara ne kadar üzülüyorsak, birçok yorum alan veda blogları sayfalarında  duran blog yazarlarının o bloglarını yayından kaldırmadan yazmaya devam etmelerine de bir anlam veremiyorum.

Son olarak, bugüne kadar yazılarımı okuyan, yorum yapan veya yapmayan bütün arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.