Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '06

 
Kategori
Blog
 

100.000 (Yüz bin) kere okununca...

100.000 (Yüz bin) kere okununca...
 

İnsanın, oturup bir muhasebe yapması gerekiyor, şöyle usturupluca. Yaklaşık beş-altı aylık bir zaman zarfında gerçekleşen Milliyet Blog Yazarlığı sürecinde neler yaşandı, neler bekleniyordu, neler bulundu, hayal kırıklıkları ve gülüm gülüm gülümseten, yürek çırpıştıran hadiseler, yaşananlar...

Önce bazı rakamsal veriler; bugünün ilerleyen saatlerinde tam 100,000'inci kez okunmuş olacağım sizler tarafından. Belki de bu satırları okuduğunuzda, numaratör yüz bin demiş olacak. İlk yazımı yazdığım günden şu ana kadar, sayfamın görüntülenme sayısı ise 232,000 demek üzere. Okurlarımın beni yüz bin kere okuyabileceği 197 adet yazı yayınlamışım, bu sayfalarda ve bu yazılarıma 213 kez yorum almışım. Son rakamsal veri de şu; beni okuyan okurlar içerisinden, Milliyet Blog sistemine kayıtlı 2728 kişi olmuş ve bu rakamın 1636'sı bayan okurlarımdan, 1092'si de erkek okurlarımdan oluşmuş.

Blog yazılar yayınlama maceram, aslında beş-altı ay öncesine dayanmıyor. O tarihten bir süre önce de başka bir "blog" sitesinde yazmaya başlamıştım ancak bu çok başarısız bir deneme oldu. Başarısız derken, benim konuya bakış açımla sitenin yayın politikası ve üye profili birbiri ile uyuşamadı dersek sanırım daha doğru olacak. Ve Milliyet Blog'u keşfetmemle, diğer siteyle olan ilişkimi sonlandırıp, bu büyük ve saygın aileye katıldım. Doğru bir karar aldığımı da bugün, memnuniyetle müşahade etmekteyim. Yazı yazma maceram ise çok çok daha önceki yıllara dayanıyor pek tabi ki.

Milliyet Blog sitesi editörleri ile ilk zamanlarda, yazdığım bazı yazılar nedeniyle ters düştüğümüz durumlar oldu. Daha anlaşılır bir ifade ile birkaç yazım veto yedi. Ve veto yiyen bir-iki yazım haricinde diğerleri ile ilgili proje yöneticileri ile yaptığımız yazışmalar neticesinde tekrar yayınlama kararı aldılar. Yüzüncü yazımı, öncesinde yazdığım iki yazımı da veto etmeleri nedeniyle, "siteme verilmiş, kendi çapında bir muhtıra" anlayışı ile kaleme almıştım. Ve kendi kendime bir karar vermiştim, bu yazıyı ya da bu yazı üzerine veto ettikleri önceki iki yazıdan bir grubu yayınlamayacak olurlarsa bir veda yazısı yazacak ve sistemden kopacaktım. Benim sistemden kopmam koskoca Milliyet camiası için belki hiçbir şeydi, fasulye gibi nimetten saymıyordum yani kendimi, ancak duruşumun ve kendime duyduğum saygının bir nişanesi olacak ve vicdanımda rahatlayacaktım. Yazının hemen akabinde yöneticilerden bir mail aldım ve yüzüncü yazıyı yayınlamak istemediklerini ancak diğer iki yazının yayınlanacağını bildirmekteydiler. Bu hareketleriyle, yaklaşımlarıyla; gözümde bir kere daha büyüyorlardı.

Yazdığım yazılara, değindiğim olaylara ve konuları ele alış biçimime, dilime, tarzıma; okurlarımdan bugüne dek büyük ekseriyetle çok olumlu tepkiler almanın sevinci ve mutluluğu içerisindeyim. Bunun yanında tabi ki olumsuz eleştiriler, tenkitler, üzerime haklı-haksız yapıştırılmış birtakım yaftalar da almadım değil. Bunları da son derece doğal ve olması gereken gelişmeler olarak karşılıyorum. Yeter ki ilişkilerin ve geribildirimlerin düzeyi; saygılı, yapıcı ve bilgi-görgü-kültür zemininden çıkmadan seyretsin. Bu zemin üzerinde çok normaldir ki taban tabana zıt görüşler, değerlendirmeler, bakış ve anlayış biçimleri olacak ve olmalı da.

Bazı konularda da, Milliyet Blog ailesinin diğer bazı değerli yazarlarına ilham kaynağı olabilmenin enteresan hazzını yaşadım, yaşamaktayım. Mesela, kaleme aldığım yemek-mutfak yazılarından esinlenip, bizlerle muhteşem gastronomik deneyimler paylaşan, özellikle de bayan yazarlarımız oldu. Ben de pek tabi ki diğer yazar arkadaşlarımdan esinlendim, faydalandım, istifade ettim. Bu etkileşimlerin olmasını da son derece normal karşılamaktayım. Taklit ve intihal durumları dışında pek tabi ki.

Ülkemizin çok satan gazetelerinden Milliyet'in, Cumartesi ekinde, ilk defa bir yazımdan alıntılanmış bölümler yayınlandığını, çok enteresan bir şekilde öğrendim. Bir şarap yazısı idi bu ve yazıma konu ettiğim şarap markasının, ülke dağıtıcısı ve ithalatçısı firmanın sahibi/yönetim kurulu başkanı yazıyı gazetede okumuş ve bana konu ile ilgili ulaşması için acilen, Ege ve Akdeniz Bölge Müdürü'nü görevlendirmişti. Yönetici beyefendi, patronundan aldığı telefon üzerine Marmaris taraflarında seyahatte iken yol üzerindeki tüm marketleri dolaşmak suretiyle gazeteyi bulmaya çalışmış, yazıyı okumuş ve bana sistem üzerinden ulaşma çabalarına girişmişti. Ben ise yazımın Milliyet gibi bir gazetede yayınlandığından habersiz, yıllık iznimi kullanmakta, tatil yapmakta idim. İşte bu ilk yazının ardından, tam dört yazım daha çeşitli günlerde gazetede de yayınlandı. Her cumartesi sabahı, gazete bayiine koşup, bir tane Milliyet alıp, Cumartesi ekinde yazım çıkmış mı, çıkmamış mı heyecanını ve mutluluğunu yaşamak apayrı bir güzellik.

Geçen zaman diliminde, birçok enteresan ve hoş hadise, yazılarım ve Milliyet Blog sistemi zemininde başıma geldi. Her biri ayrı güzel, her biri kayda değer. Bunların hepsini, önümüzdeki günlerde bir ya da birkaç yazıyla sizlerle paylaşacağım.

Bu sitede, kısa bir zaman önce bir ilk gerçekleştirdim. Kaleme almaya başladığım bir romanı, sıcağı sıcağına, taze taze Milliyet Blog okurlarıyla paylaşmaya başlama kararı aldım. Bu bir ilkti ve nasıl tepkiler alacağımı da hiç kestiremiyordum. İlk dokuz bölümünü, günlük olarak, bugün itibarıyla yayınlamış durumdayım. Mutlu olduğum ve biraz hayal kırıklığı yaşadığım iki değerlendirmem var, şimdilik. Birincisi, yorum ya da mesaj olarak gelen tepkilerin hepsi olumlu ve beni destekleyen, motive eden nitelikte oldu. Bu durumdan son derece memnunum. Ancak tefrikaların okunma sayıları ise beklediğimden düşük gitmekte. Tahmin ettiğim, umduğum ilgiyi okunma sayıları açısından görememenin de düş kırıklığını yaşamaktayım kendi içimde. Bu nedenle, kısa bir süre daha bu paylaşımı devam ettirip, bu çizgide gitmesi halinde uygulamaya son vermek niyetindeyim. Kimbilir belki bir gün o hep gittiğiniz, dakikalarınızı geçirdiğiniz büyük kitapçıların, mesela D&R’ın raflarında "Teneşir Cumhuriyeti - Aydın Sevinç"i görür ve alır-okursunuz.

Son olarak; beni yüz bin kere okuma lütfunu gösteren, ilgi ve teveccühlerini esirgemeyen tüm okurlarıma, bize bu muhteşem imkanı veren site yöneticilerine, Başak ve Füsun Hanım'lara, tüm Milliyet ve Doğan Grubu ailesine sonsuz teşekkürler ediyor, sevgi ve saygı tohumlarının yeşeren pıtırcıklarının gönüllerinizdeki yerinin her daim hazır olmasını en kalbi duygularımla temenni ediyorum.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..