Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '12

 
Kategori
Öykü
 

100 çocuk 100 hikaye... Beşincisi: Öğretmenim 1 TL'niz var mı?!..

Okuluma en yakın duraktan inip, yavaş adımlarla yürürken,okulun ana giriş kapısına doğru uzanan birkaç yüz metrelik yolda, her sabah öğrencilerle günaydınlaşa günaydınlaşa, konuşup şakalaşarak dış kapıdan içeriye girerim.

Okula da çok erkenden gittiğimden, gelen en erkenci çocuklarla, çoktan sabah ahbabı olmuştum. İlk görenden, ilk "Günaydın"ı almamın mutluluğu ile gülümseyerek, diğer öğrencilerle de selamlaşır, konuşur, hal hatır sorar ve şakalaşırım.

Her birine söyleyeceğim sözlerim vardır:

-Günaydın!.. Bu sabah nasılsın?

-Günaydın!.. Kahvaltını yaptın mı, neler yedin, karnın iyice doydu mu? Yanında suyun var mı, teneffüslerde bolca su içmeyi ihmal etme!..

-Sana da günaydın!.. İlk dersiniz, hangi ders?

-Günaydın, günaydın, günaydın...

-Sana da, O'na da, hepinize günaydın!..

-Günaydın!..

-Günaydın!..

-Nasılsınız öğretmenim!..

-İyiyim, teşekkür ederim; hele de siz iyiyseniz, ben, daha çok iyi olurum...

Bu sabah da aynı güzel duyguları yaşadım. Sınıfıma geçtim, erken gelecek olan öğrencilerimi beklemeye başladım...

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü idi... Okul yolu ve önü çiçek satan, her biri çiçek gibi sevecen ablalar ve ağabeylerle doluydu...

Daha çok, karanfil vardı.. Kıvrım kıvrım yapraklı, kırmızı küçük goncalar, yani karanfiller... İsmi de güzel, kendi de bu çiçeğin...

Tanesini bir liradan satıyorlar... Kapış kapış aldı çocuklar... Normalde çoğunun cebinde bir lira bile olmaz, ama bugün vardı; her birinin avucunda bir liralar...

Teneffüste üst sınıflardan bir kız öğrencimiz yanıma geldi, oldukça çekingence:

-Öğretmenim bir teleniz var mı?!..

Kimilerinin varoş dediği bazı semtlerimiz var, buralardaki okullarda okuyan öğrencilerimizin çoğunun cebinde harçlığı olmaz. Elli kuruş, bir TL onlar için fena harçlık sayılmaz. Çoğu kez bu miktar paraları da olmaz bu çocukların...

Daha ben cevap vermeden devam etti öğrencimiz:

-Öğretmenime tek dal karanfil alacağım, onun için bana bir tele lazım; verir misiniz?..

Bazen iyiliğim uzaklaşır benden, o an sanki öyleydim:

-Öğretmene hediye alma, ne yapacak karanfili... Bunları çöpe atar zaten çoğu... Başka ihtiyacın varsa vereyim, dedim...

Bu sözlerime kırılan öğrencim hiçbir şey demeden, hiç yüzüme bakmadan, usulca uzaklaştı benden.

Uzaktan izledim öğrencimizi... Çok üzgünce, başını önüne eğerek yürüdü, artan bir mahzunluk ve üzüntü ile bahçe duvarının bankına oturdu.

Ben daha çok üzüldüm ve hızlı adımlarla çiçekçi ablaların yanına gittim, uzattım elimdeki bir TL'yi, naylona konmuş kıpkırmızı bir tek dal karanfili alarak, götürüp verdim öğrencimize...

Karanfile öyle bir sevinçle uzandı ki eli... Çocuk sevinci böyle bir şey olmalı... Üzgünlük ve sevinç karışımı duygularla daha fazla bakamadan, uzaklaştım çocuktan...

Yoksul aile çocuklarının okullarında görev yapan bir öğretmenseniz; sizleri bir ana gibi, bir baba gibi; hatta onlardan daha yakın görürler kendilerine. Siz koridorda, bahçede, teneffüslerde hep onlarla başbaşasınız. Siz onları çok seviyorsunuz, onlar da sizi... Arada bir, içlerinden biri yanınıza gelir ve:

-Öğretmenim 1 TL'niz var mı, diye sorar.

Sizden ancak soruyla bu az miktar parayı ister. Ve sizden anlayış beklerler; soru ve yorum istemezler... Bu sorunun karşılığında  cebinize uzanacak elinizle, kendisine, küçük bir tedarikçe vermenizi beklerler...

Aksini yaparsanız, hele bir de azarlarsanız bir daha da hiçbir şey istemezler sizden... Selamlarını verirler, günaydınlarını eksik etmezler; ama sizden asla bir istekte bulunmazlar...

Harçlık!..

Çocuğun cebindeki az miktardaki parası...

Hangimiz yaşamadık ki harçlıksızlığı, yoksulluğu!..

Çocukluğumda tahin helvası açık olarak gramla satılırdı. Taptaze, çıtır çıtır çeyrek ekmek arası helvayı bir liraya alırdık... Yanına da kola ya da akıllı bir öğrenciysek ayran alırdık... Kola, ekmek ve helvanın tadı daha güzeldi; köpürür ve bir de fışkırıp taşardı kola...

Okullarımızdaki kantinlerde, şimdilerde,  damak tatlı çok çeşitli yiyecekler var. Dışarıda yemek yemeğe alıştırılmış çocuklar ve imkanı olmasa da, yiyen çocuklara imrenerek, ilk fırsatta eline geçen parayla kantine koşan çocuklar...

Çocuklar, çocuklar, çocuklar...

Hepsi bizim ve çoğu fukara olan çocuklar...

-Öğretmenim bir teleniz var mı?!..

Bugün öğretmenlerin günüydü... Karanfiller bir TL'den satılıyordu, okul önlerinde... Alıp hediye ettiler öğretmenlerine, çocuklar...

Ah şu öğrencilik!..

Ah şu öğretmenlik!..

Her güne kaç öykü, kaç anı, kaç ağlayış ve kaç gülüş sığar kimbilir...

 

 

 

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..