Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '08

 
Kategori
İlişkiler
 

100'ü var, astarı da var

100'ü var, astarı da var
 

Geçen gün Hermann Caddesi’nde yürürken arkamdan “Çulduz Bey, Çulduz Bey” diye seslendiler. Gayri ihtiyari durdum tabii… Otuz yaşlarında genç ve güzel bir hanım yanıma yaklaştı. Nefes nefese “Siz Ümit Çulduz değil misiniz?” diye sordu.

“Evet, kendisiyim ama Culduz’un ‘C’ sinde kuyruk yok!” dedim soğuk bir şekilde. Bu kadar güzel olmasa bayramlık ağzımı açacağım ama insan böylesi durumlarda “olabilecek ihtimallerin şeyini” düşünerek biraz şey oluyor yani(O kadar da güzel ki).

Yazılarımı sektirmeden okuyormuş ve çok gülüyormuş. Niye hep kepli resimlerim varmış sayfamda, yoksa ben kelmiş miyim(Bunu der demez kafamı kaşıma bahanesiyle kepimi çıkarttım tabii)? O da blog yazarı olmak istiyormuş ama çok korkuyormuş zira Türkçesi biraz zayıfmış! Bir de o “de-da-ki”leri beceremiyormuş!

Oturduk tabii yan taraftaki İtalyan kahvesine… Birer kahve eşliğinde sürdürdük sohbetimizi. Uzun uzun anlattım Blog yazarı olmanın zorluklarını ama beni dinlemedi bile(Saçları da kestane)…O kadar kararlı ki, ille de Blog yazarı olacak(Gözleri de koyu yeşil).Çantasından çıkardığı bloknot ve kalemi görünce ne kadar kararlı olduğunu anladığımdan başladım anlatmaya (Teni de beyaz ve pürüzsüz):

Öncelikle bir rumuz şart ama özgün olmalı… Mesela “TheYeŞiLLimdeKeStAneSaÇLıMDoğumgünüm (12) Mayıs” gibi… Hem telaffuzu kolay, hem de kısacık! Sonra bir de “Hakkımda” bölümü var tabii…

Asker tekmili verir gibi “1977 Berlin doğumlu olup, Berlin Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği” türü zart zurtlu bir girişten sonra” Paylaşmak güzeldir, hayatı paylaşalım, paylaştıkça çoğalırız, ben de buraya paylaşmak için geldim zati” demeden olmaz! Bu şart yani!

Türkçeyi kafanıza takmayın, zira bizim çarşıda pek önemsenmez ama satırbaşlarını büyük harfle yazın ki sizi “Güvenilir üye” yapsınlar. Mustafa Mumcu Bey imlâ konusunda başınızın etini yerse alttan alın, çok sıkışırsanız “Aaaa, biz edebiyatçı mıyız ayol! Hem siz biçime değil, içime bakın içime!” diyerek yağ gibi üste çıkın.

Ota, moka karışmayın, suya sabuna dokunmayın. İlk yazınız “Lütfen birbirimize seni seviyorum diyelim” başlığı ile olsun. İkinci yazınızda ise “Aşk nedir” konusunu işleyin(Bakir konulardır bunlar).

Ali Gülcü’ye değil, bana yorum yazın!

Az okunursanız, Blog kategorisinde “Beni niye okumuyonuz” diye yazılar yazın(acayip yorum gelir).

Üye olduğunuzun ikinci ayında “Ne olacak bu MB’ un hali?” temasını işleyin(adettendir).


Biraz palazlanınca kitap çıkarma hayallerine dalın. “Gencim, güzelim, benim Ayşe Arman’dan neyim eksik ayol?” derseniz kimse yadırgamaz sizi, deyin!

Dedim ve ikinci kahveleri söyledim… Yeşil gözlü, kestane saçlı hanım iki sayfa dolusu not almıştı bu arada. Çok çok teşekkür etti tabii. Kahvelerimizi içtikten sonra kalktık. Haftaya bende buluşmak üzere sözleştik. Şu “de-da-ki” konusu kafasını karıştırıyormuş. Elimden geldiğince öğretmeye çalışacağım… Kıdemli bir blog yazarı olarak görevimiz tabii, yanlış anlamayın lütfen.

Gördüğünüz gibi hayat tesadüflerle dolu. Blog yazarı deyip geçmemek lazım. Şunun şurasında 99 tane yazı yazmışız(Aha bu da 100.), buna rağmen tanınıyoruz işte ve yollardan çevriliyoruz.

Ne mutlu bize!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..