Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

salih haluk reşat şentürk

http://blog.milliyet.com.tr/shr

17 Temmuz '08

 
Kategori
İlişkiler
 

100.yazım...

100.yazım...
 

Biraz evvel evimin balkonundan dışarıyı seyrediyordum. Gökyüzü pırıl pırıldı ve dolunay vardı. Balkonumun tam karşısında sanki beni aydınlatmak için duruyordu. İçeriden Yves Montand'ın yumuşak sesinden bir melodi geceye fon oluşturuyordu. Bir süre seyrettim gökyüzünü, aklıma yazdığım yazılar ve defalarca sözünü ettiğim güzellikler geldi. Sonra, uzun zamandır yazmadığımı hatırlayarak masamın başına geçtim. Blog sayfamı açınca harika bir şeyi farkettim, bu güne kadar 99 tane blog yazmışım. Durum böyle olunca 100.yazımı yazmak şart oldu tabii..

Yaz demekle yazı yazılmıyor ama aklıma bir sürü şey geliverdi hemen, öncelikle biraz evvel seyrettiğim filmden söz etmem lazım. ispanyol yönetmen Emilio Martinez-Lazaro 'nun "Las 13 Rosas" adlı filmini seyrettim. Filmi seyrederken üniversite yıllarıma döndüm, dünü, bu günü yaşadım, yarınları düşündüm. Müthiş bir duygu seli aldı götürdü beni... Filmde ispanya'da Franco dönemi anlatılıyordu, hemde tüm çarpıcılığı ile... O sahneleri seyrederken, yaşanmış bir sürü benzer olay geldi aklıma, içim parçalandı, hoşgörüsüzlüğün hergeçen gün arttığı bir ortamda yaşamanın acısını hissettim.

Değişmez sonun başlangıcında bize sorulmadan roller dağıtılıyor. Her dönem için ayrı bir rol dağılımı yapılıyor hayat oyunu için... Yuvayı kurtarmak, anneyi memnun etmek, babayı mutlu etmek, aile adını sürdürmek, çalışmak, para getirmek, ve daha çok çeşitli roller ile başlıyor hayatımız. Yaşımız ilerledikçe çevre şartlarımıza göre yavaş yavaş kendi istediğimiz rolleri oynamaya başlıyoruz. Bu rolleri bazen isteyerek, bilerek üslenirken, bazen kazanmak/ kaybetmek dürtüsü ile oynamaya başlıyoruz rollerimizi.
Eski bir dostumun söylediği gibi "-mış gibi olmak veya "-mış gibi davranmak en doğal davranış biçimi olarak yaşantımıza yerleşiverir oynanan roller...

Sahnenin ışıkları, makyaj, sesler, sözler sizi sarıverir ve sizi siz olmaktan öylesine uzaklaştırır ki nerede ve neden olduğunuzu anlayamazsınız bile. Sonra öyle bir gün gelir ki; oynamaktan yorulursunuz hayatı... Sizi, sizmiş gibi gösteren herşeyden bıkar, usanırsınız. İşte o gün, hangi gün ise, o günden sonraki hayatınız gerçek hayatınız oluverir.

Gerçeklerle yüz yüze de kalsanız; işte bu sizin hayatınız...
Hoşgörüsüzlüğün bu derece arttığı bir Dünya'da yaşamanın zorluklarını bilerek hepimize uzun bir hayat dilerim, ama kendi gerçek hayat rolünüz ile...
 
Toplam blog
: 136
: 750
Kayıt tarihi
: 18.02.07
 
 

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyeti ve askerlik sonrasında başladığım iş hayatım aynı kuru..