1000’e Kaliteli 100’e Sahtesi Var, Kalitenin Sahtesi Olmaz da Ne Fark Eder ki Dışarıdan Bakınca Aynı

1000 lira veriyorum kaliteli mal alıyorum, adam 100 liraya alıyor aynı, üzerinde kalitesiz yazmıyor ya; ben şimdi 900 lirayı boşuna mı veriyorum!

Kalitenin anlamı kalmıyor, daha fazla para veren de enayi oluyor.

“Dayanıklı oluyor, rengi çabuk solmuyor…” filan… Kendimizi avutuyoruz.

Dayanıklılık nedir ya ben örneğin bir gömleği bir seneden fazla giymem şahsen. Yani bunun içinse yazık 900’üme…

“Dikişleri sağlam sökülmüyor” Ayı Recep değilim ki zorlayıp sökeyim, sırtımda duruyor. Sanki taklidi giyer giymez cart diye yırtılıyor…

Arada bu kadar fiyat farkı varsa kullanımda da fark olmalı, “Ben işte şu kadar paraya şey aldım…” Kendimizi kandırıyoruz.

Madem öyle markayı güvence altına alalım taklidi üretilemesin…

Sahte ve yasak ürünleri demiyorum bir malın benzerini kastediyoruz. Malzemesi kaliteli değil ama zararlı da değil ve satışı serbest. Daha az dayanıyor, rengi daha çabuk soluyor falan.

Aynı şeye birimiz 1000 lira diğerimiz 100 lira veriyor…

“Aynı şey değil” İşte bunun belli olması lazım. Mont alıyorum 700 lira, arkadaşım diyor ki ben 70 liraya aldım. Bakıyorum aynı. Niye 630 lira fazla vereyim deli miyim ben.

Arkadaşım bir yıl giyermiş ben beş yıl. Ben beş yıl giymek istemiyorum beş yılda beş defa moda değişiyor zaten. Zaten bu kadar zamanda ya şişmanlarım olmaz ya da zayıflarım geniş gelir. Hatta belki ölürüm hiç giyemem.

Bir malı sırf pahalı aldım diye övünmek istemiyorum, karşılığını da görmek istiyorum.

Taklidiyle arasında fark yoksa ne anladım ben bu işten! Hem taklit diye üzerinde yazmıyor ki.