Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '14

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

101 Lezzet İstanbul Festivali'ndeydim

Time Out İstanbul tarafından, bu yıl 2.si düzenlenen "101 Lezzet Festivali", 27 Nisan Pazar günü Esma Sultan Yalısı'nda gerçekleşti. 

İstanbul'un en kalbur üstü mekanlarından, sokak arası lezzetlerine kadar ama sonuçta hepsi de kendi çapında iddialı mekanlarını, yeme-içme meraklılarıyla bir araya getiren ve kişi başı 125 TL giriş ücreti ödenerek girilen bu seneki festival, puslu ve rüzgarlı bir havada, öğlen 13:00'de kapıların açılmasıyla start verdi. 
 


Etkinlikte 101 tane önemli marka olunca, "sistematik bir kişilik" olarak, kimler var diye önceden listeye bakıp, merak ettiklerimizi ve denemek istediklerimizi kategorilere ayırarak, öncelik sıralarını belirledik. Kendi "mini listemiz"i yaptık ve print aldık:)
 


Bu sayede amacımız, hem zaten bildiğimiz yiyeceklerle zaman kaybetmemek, hem de gereksiz her şeyin tadına bakarak, midemizi rahatsız etmemekti.

Yaptığımız listeyi cebimize koyduk ve lezzet turumuza başladııık. Önden bir "ne-nerede?" onu öğrenmek için, henüz daha içerisi fazla dolmadan hızlıca gezindik. "A o orada, bak bu burada" diye bir ön ısınma ve lokasyon belirleme çalışması sonrası, çok hafif yaptığımız sabah kahvaltısından sonra "artık kim bilir nasıl bir ziyafet çekeceğiz" diye heyecanlıydık açıkçası.
 


MasterCard sahiplerine özel, deniz kıyısında Boğaz'a nazır özel lounge'da yerimizi aldık. Güya sevdiğimiz şeyleri alıp, gelip burada oturup tatmaktı amacımız.
 


Hemen yanı başındaki Kaşıbeyaz ve Virginia Angus'un ızgaralarından yükselen dumanlardan göz gözü görmez hale gelince ve deniz kıyısındaki ekstra soğuk havadan dolayı, sonra bu loca fikrinden vazgeçtik.

Çünkü ben, şekilde görüldüğü gibi, aptal eden rüzgardan, saçlarımı bile zaptedemez haldeydim.
 


"Yağdım yağacağım" diyen havaya inat, yeme turumuza başladık. Mini listemiz filan hak getire:) 
 


Eh nasıl olmasın ki? Her şey başka bir yerde ve içerisi gittikçe kalabalıklaşıyor. İddialı lezzetlerin sunulduğu mekanların önünde uzun kuyruklar oluşmuştu bile. Anlayacağınız bizim teoride mükemmel şekilde hazırladığımız sistem, buradaki uygulamada, pek kolayca işleyecek gibi görünmüyordu.
 

 

Bir anda o kadar çok yemeği bir arada görünce, eşim de ben de henüz hiç bir şey yemeden tıkandık. Mideler acıkmış olmasına rağmen, bildiğiniz "gözümüz doymuştu".

"Hadi canım, zahmet edip, bu kadar gelmişiz bari ufak tefek bir şeylerin tadına bakalım" diye standlara yanaştık ve içinde ne olduğunu anlamadığımız hiç bir şeyi denemek içimizden gelmedi.

İlk tattığımız şey, Ferahfeza'nın bu yufkaya sarılı, ızgara keçi peyniriydi ve oldukça lezzetliydi.
 

Ferahfeza

 

Morini
 
La Boom

 

Emek Mantı


Emek Mantı'da Laz Böreğini merak etmeme rağmen, tepside çok dağınık duruyor diye beni cezbetmedi. Onun yerine Saray Mantısı ve klasik Mantısını denedim. İkisi de çok lezzetliydi ve benden tam puan aldı.
 

Emek Mantı

 

Kydonia
 
Kalamata


Günün en "ukala dümbelek" servis elemanı benim için Kalamata standındaki görevliydi. Sadece Zeytinyağlı sarma ve kırmızı mercimek köftesinden oluşan standlarını görünce, normalde çok sevdiğim bu iki lezzete en iyi gidecek şey olan, "Limon" istedim. "Hayır. Limon yok çünkü limon kullanmaya gerek yok, lezzetimizden öylesine eminiz " dedi, şaşırdım. "Peki madem" deyip bir tadına baktığımda gördüm ki, acele karar vermişim, çünkü kırmızı mercimek köftesi öylesine kuru ve tuzsuzmuş ki, sadece limon değil, tuz da eklenmeliymiş. Potansiyel bir müşteri nasıl kaybedilir? İşte tam da böyle!
 

 


Bunlara sadece baktık ve geçtik mesela:)
 

NuPeople

 

 

Baltalı


Folklorik Alman kostümlü Tuborg kızları eminim ki o gün ikramlarıyla ve görünümleriyle, çapkın geçinenlerin bayağı bir başını döndürmüştür.
 

 

 

 

 

 

The Upper Crust Pizzeria


Burada taze taze yapılıp fırına atılan Barbekülü Tavuklu Pizza denedik. Tadı fena değildi ama bir gün özel olarak gidip, yerinde yediğimde eminim daha memnun kalacağım.
 

The Upper Crust Pizzeria- Tavuk Barbekü Pizza
 
Develi
Divan
 

"Divan'ın ürünlerini ne de olsa biliyorum" diye o gün ben tatmak istemedim ama arkadaşımın yediği Macaron aşırı sertmiş. Elde kalan, tazeliği geçmiş ürünlerini getirdiklerini düşünmek istemiyorum, belki buradaki saklama koşullarından bu hale gelmişlerdir. Ben Divan'ı her zaman çıtır çıtır taptaze macaronlarıyla hatırlamak isterim. İlk defa deneyenler için bu durum talihsizlik olmuş bence.



Bu çikolatalar lezzetliydi ama markasını hatırlayamıyorum maalesef. 



La Vie En Rose
 
Baylan Pastanesi

Baylan Pastanesi'nin, yarım asırlık klasikleşmiş lezzeti "kup griye" vanilyalı ve karamelli dondurmanın krem şanti, balbadem ve karamel sosuyla karşı konulamaz karışımıyla hazırlanıyor. Denedim ve beğendim:)

Hacı Bekir Lokumları

Bu Lokumların içinde kaymak var. Öyle güzel görünüyorlardı ki, ama kendimi tuttum ve sadece sizin için fotoğrafladım:)

Bir ara üst kata çıktık. Orası daha sakindi. Biraz Tadında Seyahat Gürhan ve Berry-Dew ile oturup soluklandıktan ve balkon kısmında bir kaç fotoğraf çektikten sonra, tekrar aşağı indik.





Leb-i Derya

Leb-i Derya'nın antep fıstıklı somonu da, bu festivalden en beğendiğim tatlar arasında en üstlerde yerini aldı.

Leb-i Derya

Virginia Angus

Virginia Angus'ta bütün gün erimek bilmeyen, çok uzun bir sıra ve doğal olarak, ızgarada pişen burgerlerden yayılan, aşırı dumanlı bir ortam vardı. Dolayısıyla hiç o sıraya girmek ve üstümüze başımıza bu kokunun sinmesini istemedik. Gider başka zaman, sakin sakin, yerinde deneriz:)


Bir ara ısrarlara dayanamadı ve güneş de gül yüzünü gösterdi. O an etraf hemen ısındı ve daha da kalabalıklaştı. 




Bu kestane görünümlü şey, "nar ekşili çikolata"ymış. 

Bize bu kadar yemek ve tatlıya sadece bakmak bile yetti ama millet verdiği ücretin hakkını öğlen 1'den akşam 10'a kadar hem tatlısı, hem tuzlusu, hem alkol tüketimi anlamında fazlasıyla almış öğrendiğim kadarıyla...


Trattoria Enzo

Akasya AVM'de açılan Enzo Restaurant, zaten gidilecekler listemizdeydi ama, içeride dolaşırken bir türlü karşımıza çıkmadı. Hemen çıkışın yanında konumlandıklarını görünce, bu meşhur İtalyan tatlısı Cannoli'yi tatmadan çıkmak istemedim. Ricotta Peynirli, fıstıklı ve üzeri pudra şekerli bir lezzeti gider ayak, pek beğendim:)


Toplamda 1,5-2 saat kadar takılıp, en sonunda hadi bize müsade dedik. Önceki Berry ile "101 Lezzet" hatıra fotoğrafımızı çektirdik.

Ardından çıkışa doğru yöneldik. Yeni yeni başlayan canlı müzik, ve bulutların arasında çıkıp da etrafı ışıl ışıl aydınlatan güneş sayesinde ortam iyice festival havasına girmişti artık. Bunu da gördüğümüze göre "artık bize müsaade" dedik ve sakince bir şeyler yemek üzere oradan gözümüz tok, ama karnımız aç bir şekilde ayrıldık:)

Bizden sonra, öğrendim ki Berry'ler akşam saat 8'e kadar kalmış ve aralıksız yemekler yeyip, çikolata workshopları izlemiş, tadımlara ve After Party'e katılmış ve eğlenmeye devam etmişler. Yemeği abartanlara sonra ne mi olmuş? Diyetisyen yolları gözükmüüüş :)
 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..