Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '15

 
Kategori
Spor
 

10 Numaralı Diego...

15. dakikada gelen golün başlangıcında Raul’un pası aldığı oyuncunun birkaç saniye sonra golü atacak Kuyt olması takım oyun düzeninin neredeyse basketbolda görmeye alıştığımız türden bir set ile oynandığının işareti gibiydi.

Diego’nun kaleye sırtı dönük buluştuğunda ceza sahasının dışına çıkardığında orada bir arkadaşının geleceğini biliyor olması ve topu ona atma sorumluluğunu göstermesi de yine bu setin başarılarından biriydi.

Diego geldiği günden beri kendisini ispat etmeye çalışıyor, hem arkadaşlarına, hem taraftara hem de spor kamuoyuna… Kolay değil bu.

Sezon başından beri bu eşiğe takılıp kalan çok oyuncu oldu Fenerbahçe’de, biri Emenike hala dertten muztarip şekilde saha içinde çabalıyor. Çabaladıkça daha da saçmalayabiliyor.

Diego’nun topla buluştuğu yerdekine benzer şekilde defalarca kere Sow ve Emenike de pozisyona girdiğinde dönüp kaleye vurmayı tercih ettiler ve bu pas verme kolaylığının yanında hem bencilce hem de hataya davetiye niteliğindeydi.

Kasımpaşa - Fenerbahçe: 0-3

Oysa Diego Kuyt’a pas vermeyi tercih etti ve bu pas sezonun en güzel atak organizasyonlarından birine dönüşerek atılacak golün asisti oldu.

90. dakikada Caner’e verdiği gol pası ise ilkinden çok daha zordu. Zorluk pasla ilgili değildi; o pozisyonda pas vermeyi tercih etmekle ilgiliydi.

Takım zaten 2-0 önde, maç bitmiş ve sen kaleciyle karşı karşıyasın. Normal olan orada şut çekmektir.

Ancak Diego pas vermeyi tercih etti.

Diego on numaralık futbol oynamıyor olabilir ancak o pozisyonda verdiği pas ile 10 numaralı futbolcu olduğunu gösterdi.

İkinci gol ise Hasan Ali Kaldırım’dan başlayarak ilk goldekinden çok daha organize, bilinçli ve kaliteli bir set oyunu ile kurgulandı, Gökhan Gönül’ün bireysel yeteneklerinin zirveye çıktığı bir yaratıcılıkla taçlandırılarak Kuyt tarafından atıldı.

Diego’nun bu gol öncesinde Gökhan Gönül’e aktardığı top da oyunu boş alana açan çok etkili bir pastı.

Açıkçası lige verilen ara öncesinde Fenerbahçe’nin form durumunun sonrasında devam edip etmeyeceği birçok kişinin kafasını belirsizlik olarak meşgul ediyordu. Futbolun Türkiye’deki istikrar durumu bu belirsizliğin güçlü bir beklenti olarak zihinlere yerleşmesine ortam hazırladığı da gerçektir.

Bu anlamda Fenerbahçe için de en zor maçlardan biri olabilirdi Kasımpaşa karşılaşması.

Ancak kaybedilmiş Galatasaray karşılaşması da dâhil olmak üzere Fenerbahçe’nin bu beklentilere yakın şekilde çıktığı maçlarda gösterdiği oyun karakteri kaygıların tam tersine dönüşerek sonuçlandı.

Bir önceki Başakşehir eşleşmesinde olduğu gibi Fenerbahçe Kasımpaşa’nın da oyun oynamasına izin vermedi.

Ne bir duran top organizasyonu, ne bir karambol ne penaltı, ne de tartışmalı bir pozisyondu söz konusu olan.

Maçın başından sonuna kadar bütün inisiyatifi eline almış, ne oynayacağını bilen, nasıl gol atacağını da gösteren bir takım izledik.

Kuyt’ın oyundan çıkarken Kasımpaşa taraftarı tarafından alkışlanması bu maçın ev sahibi takım taraftarı tarafından nasıl izlendiğinin de tipik göstergesiydi.

Kasımpaşa’nın yapacak çok fazla seçeneği yoktu ve teknik direktörü Şota da bunun çok iyi farkındaydı.

Kuyt’ın ilk gol öncesinde orta sahada her şeyi başlatıp en sonunda da ceza sahası dışından yaptığı usta vuruşu bu takımda neden bu yaşta vazgeçilmez olduğunun göstergesiydi.

Kasımpaşa - Fenerbahçe: 0-3

Volkan'ın bir kaç pozisyonda gösterdiği refleks gerçekten çok başarılıydı. 

Fenerbahçe ligin en doğru ve kaliteli futbolunu oynuyor. Bu nedenle de yerini hak ediyor. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..