- Kategori
- Dünya
11 Eylül olayları ve komplo teorileri...
Bugün 11 Eylül.
Belki de dünya tarihinde bir dönüm noktası olan olayların yıldönümü. O günü hatırlayanlar, o günden bugüne dünyada nelerin değiştiğinin farkındalardır umarım.
11 Eylül 2001 günü gerçekleşen ve “11 Eylül Saldırıları” olarak bildiğimiz olay dünyada büyük yankı yapmıştı. Bazı çevreler olaylarının bir komplo teorisinden ibaret olduğunu söylüyor. Ben de buna inanmıyor değilim açıkcası.
Bu iddialara göre 11 Eylül olayları Amerikan hükümeti ve gizli servisleri tarafından Orta Doğu'ya ve Afganistan'a yönelik işgal faaliyetlerini meşrulaştırmak, ülke ve dünya kamuoyunun desteğini almak amacıyla düzenlenmiş senaryolardır. New York Times gazetesi tarafından yapılan bir ankete göre de her 4 Amerikalı'dan 3'ü hükümetin 11 Eylül olayları ile ilgili doğruları söylemediğinden şüphelendiğini belirtmiş.
Amerikan hükümeti tarafından yapılan resmi açıklamaya göre bu olayların sorumlusu Usame Bin Ladin’ di. İlk iki uçak ikiz kulelere, üçüncüsü ise Pentagon’ a çarpmıştı. İddiaya göre dördüncü uçak yolcularla teröristler arasında gerçekleştiği iddia edilen mücadele sonucunda 150 mil ötede Pennsylvania kırsalında düşmüştür. Olaylarda 3000 civarında sivil Amerikan vatandaşı hayatını kaybetmişti. (Tabi bu resmi rakamlar)
Komplo teorilerini destekler iddialar şu şekildedir:
Medyanın ve Amerikan ve İngiliz hükümetlerinin tepkisi Amerikan hükümeti 11 Eylül olaylarının bir komplo olduğunu ileri süren Loose Change isimli filmdeki iddiaları yalanlamış ve lanetlemişti. (Loose Change Belgeseli: http://video.google.com/videoplay?docid=1801080583461721459 ). Medyanın bu olayın üzerine giden görüntü ve programları kamuoyundan sakladığının iddia edilmesi gerçeklerin gizlendiği teorisini doğurmuştu.
Irak'ın işgalinde Amerika ile birlikte hareket eden Birleşik Krallık İşçi Partisi milletvekili ve kabineden sorumlu devlet bakanı Michael Meacher, 11 Eylül olaylarının gerçekliğini soruşturmaktadır. Meacher 2006 yılında Loose Change isimli filmin Avam Kamarası'nda izlenmesini önermiş, daha sonra bu fikrinden vazgeçmişti. 11 Eylül olayları ile ilgili olarak şöyle demiştir: "Böylesine devasa öneme haiz bir olayın bu şekilde gizeme gömülmesine modern tarihte daha önce hiç rastlanmamıştır. Anahtar konumundaki bazı gerçekler mümkün ve anlaşılabilir bir temele dayandırarak açıklanamamış durumdadır."
Michael Meacher'in bu sözleri Claremont School of Theology'de saygın bir profesör ve filozof olan David Ray Griffin'in en çok satanlar listesindeki kitabı Yeni Pearl Harbor'a (The New Pearl Harbor) önsöz olmuştur. Kitaba bu ismin verilmesinin nedeni dönemin başkanı Roosevelt'in Amerika'yı İkinci Dünya Savaşı'na sokabilmek için Japonların Pearl Harbor'u bombalamalarına izin verdiği iddialarıdır.
Profesör Griffin'e ve bazı diğer komplo teorisyenlerine göre 11 Eylül Saldırıları, Northwood Operasyonu'nun bir kopyasıydı. Northwood Operasyonu, dönemin Amerikan başkanı Kennedy tarafından Küba lideri Fidel Castro'yu devirmek amacıyla hazırlanmış bir plandır. Bu plana göre Amerika'da terör saldırıları meydana getirilecek, saldırılar kominist Küba'nın üzerine atılacak ve Küba işgal edilecekti. Ancak bu plan hayata geçirilmemişti.
Kulelerin yıkılması, yıkılış şeklinin planlanmış yıkımlar gibi olduğu öne sürülmüştü. Buna gerekçe olarak da, uçakların çarpması sonucu yana yatıp etrafındaki binaların üstüne düşmek yerine, bir yıkım firması tarafından kontrollü patlatma metodu ile yıkıma hazırlanmışcasına doğrudan kendi üzerlerine yıkılmaları örnek gösterilmiştir. Fiziksel olarak mümkün kabul edilse de komplo teorisyenleri bu konunun çeşitli şüpheleri üstüne çektiğini iddia etmekteydirle. Ayrıca, binaların yıkılma hızının hemen hemen serbest düşme hızında oluşunun da şüpheleri arttırdığı söylenmekteydi.
Uçakların gerçekliği Video görüntüleri incelendiğinde, güneydeki kuleye çarpan uçağın camlarının görülmediği ve United Airlines logosunun olmadığı, bu uçağın ABD Ordusu'nda kullanılan Boeing 767 tipi yakıt ikmal uçağı olduğu öne sürülmüştü. Motorlarının ise Boeing 767 tipi yolcu uçağına ait olmadığı, sebep olarak da 767’lerin motor çapının 3 metre, görüntüdeki uçağın motorlarının ise daha küçük olduğu ileri sürülmüştü.
Pentagon olayı Vaşington, DC'da Pentagon binasında çarpan uçak sonucunda oluşan hasarın etkilediği alanın, bir uçağın çarpması sonucu oluşamayacak kadar küçük olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca Pentagon'a çarpan uçağın çarpma anını gösteren görüntülerinin bulunmaması binaya bir füze atıldığı konusunda teorilere neden olmuştu.
Aynı zamanda hazırlıklarının yıllar sürdüğü ve yüzlerce kişinin fiilen katkıda bulunduğu tahmin edilen böylesine geniş çaplı bir terör saldırısının dünyanın en büyük istihbarat ağına sahip Amerika Birleşik Devletleri tarafından istihbaratının yapılamaması ve saldırıların engellenememesi de şüpheleri arttırmıştı.
Bunların hepsi bir teori ya da iddia da olsa Amerika gibi güçlü bir ülkenin dünya siyasetine yön verecek her türlü girişimde bulunabileciğini hepimiz biliyoruz. O olaylardan sonra dünya gündeminin başında "küresel teör" duruyor. Küresel terörü yaratan da gelişmiş ülkelerin silah ticareti değil miydi? Bunu sormak lazım. Geçmişte kendi yarattıkları Saddam'larla başa çıkamayan Amerikaların bugün küresel terör diye yakınmaları nedendir? Dünyanın düzenini değiştirmek uğruna mı bu sunî gündemi yaratıyorlar?
Geçmişten bugüne hatalarını nasıl örtbas etmek istediklerini hepimiz biliyoruz. Geçmişte Vietnam’daki başarısızlığını , “Rambo” filmleriyle aklamak istedikleri gibi, bugün Irak’taki vahşeti “oraya demokrasi götürüyorum” diye aklamak istedikleri gibi…
Yorum sizin artık. Neye inanıyorsanız, ona inanmakta serbestsiniz…