Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

11 Nisan Çarşamba

11 Nisan Çarşamba
 

TÜRK ORDUSU SADDAM’DAN GÜÇLÜ DEĞİL (Akşam)


Haber :
Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’nin El Arabiya televizyonuna verdiği röportajda, “Diyarbakır ve Türkiye’deki diğer kentlere müdahale ederiz” tehdidinin yanısıra Türkiye’nin askeri ve diplomatik gücüne de rest çektiği ortaya çıktı. Röportajın Türk medyasında yayımlanmayan bölümünde Barzani, Ankara’nın Kürt meselelerine karışmasına izin vermeyeceklerini, Türkiye’nin ne askeri ne de diplomatik gücünden korkmadıklarını söylüyor. Barzani, Türk askeri için, “Ne kadar güçlü olursa olsunlar, Saddam’ınki kadar güçlü olamazlar” ifadesini kullanıyor.

Bir dönem Türkiye’nin kırmızı pasaportunu kullanan Barzani Irak işgalinden sonra değişti. Arap sunucu bile bu güveni ABD ile ittifakınızdan mı alıyorsunuz? diye sordu.

Yorum : <ı>Barzani’nin Arap televizyonuna yaptığı açıklamaların bizim gazetelerde açıklanmayan bölümünde, ilk tehdidinin sebebini de açıklayan bir söylemi daha ortaya çıktı. “Türkiye’nin Kerkük’teki üç beş Türkmen’i bahane ederek Kerkük’e karışmaya kalkması halinde, milyonlarca Kürd’ün yaşadığı Türkiye’ye de bizim karışma hakkımız doğar ve biz de Diyarbakır’a müdahale ederiz” tehdidini kime güvenerek nasıl yaptığını düşünmüştük hepimiz. Oysa röportajın devamında zaten bunu kendisi açıklamış. Türkiye’nin askeri gücünden de diplomatik gücünden de korkmadığını açıkça beyan etmiş. Ve tezini güçlendirmek için Türk ordusu hakkında kendince bir benzetme de yapmış. “Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, Saddam’ kadar güçlü olamazlar."

<ı>

<ı>Burada ciddi bir tehdit ve bu tehdidin arkasında ciddi bir dayanak var. Hepimiz biliyoruz ki, dün Türkiye’nin kırımızı pasaportuyla dolaşan ve her istdiğimizde Ankara’ya gelerek dışişleri memurları tarafından ihtiyacı giderilen peşmergenin, bugün koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutacak hale gelmesi için ya çıldırmış olması, ya da sırtını çok sağlam bir yere dayamış olması gerekir. (Daha uzun bir yorum haber bloğunda yayınlanmıştır. A.Y.)

NE BEKLİYORSUNUZ? (Güneş)


Haber :
Kuzey Irak uzantılı teröre dün 4 şehit daha verdik. Yumruğu masaya vuracak siyasi irade, hâlâ Barzani’ye laf yetiştirip Irak’tan gelecek cevabı beklemekle meşgul.


Yorum :
<ı>Sokak kavgasında bile size uluorta kötü söz söyleyen adama paldır küldür girişemezsiniz. Sonra haklıyken suçlu duruma düşersiniz. Adam gece yarısı evine girip boğazına bıçağı dayayan hırsızı öldürürse suçlu duruma düşüyor. Ne yazık ki adalet ve hukuk sisteminde tutulması gereken yol budur. Türkiye bir hukuk devleti olarak uluslar arası platformda hakkını aramaya ve diplomatik olarak gerekeni yapmaya çalışmaktadır. Aksi bir eylem, bizi Barzani ile aynı derekeye düşürür. Yok onun anlayacağı dil ancak budur diyorsanız, zaten onu böyle konuşturan da bu seviyesizliği… Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bu şekilde tahrik etmeye hakkımız yok. Bu, nefisleri tatmin eden, insana belki vahşi bir haz veren yoldur ama, çıkar bir yol değildir.

<ı>

TERÖR NİYE ARTIŞA GEÇTİ? (Yeni Asya)


Haber :
Terör olaylarındaki artışın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgisinin olup olmadığı hükümet sözcüsü Çiçek’e soruldu. Soruyu cevaplarken, arada bağlantı kurmak ne kadar doğru olur, diyen Çiçek, öyle bir süreçten geliyoruz ki bunları yan yana koyabiliyoruz demek ki, ifadesini kullandı.


Yorum :
<ı>Böyle bir bağlantıyı tahmin etmek zor değil. Çünkü tesadüf kurallarına göre bu kadar rastlantı üstüste olamaz. Böyle olduğunu kabullenmek de bir risk. Uluslar arası politika ve bu politikayı yürütmek için ince diplomasi böyle zamanlarda gerekli. Hükümetin işi zor. Sadece hükümetin mi, hepimizin işi zor. Bazıları hükümeti ayrı bir grup olarak görmekten haz duyuyorlar. Çok klasik bir söylem ama hepimiz aynı gemideyiz. Batarsak birlikte batacağız, kıyıya varırsak da birlikte varacağız. Bizim kendi aramızda bütün düşmanlığımıza karşı, dış güçler, Amerika, AB, Kürtler ve benzeri bütün şer kuvvetler, Türkiye’yi Türkiye olarak görüyor ve öyle değerlendiriyor. Falan parti, filan parti diye ayırmıyor, bunu böyle bilmek ve unutmamakta fayda var.

RÜŞVETİN BELGELERİ ABD’YE TESLİM (Hürriyet)


Haber :
Türkiye’nin Irak özel temsilcisi Oğuz Çelikkol ABD’ye giderken Barzani’nin Irak Adalet Bakanı’na verdiği rüşvetin belgelerini de götürdü. Son açıklamalarıyla Türkiye’yi geren Barzani’nin Irak Adalet Bakanına “Kerkük’e Saddam döneminde yerleştirilmiş Araplar’ın yerlerini terk etmesi için yasa çıkarın” diyerek rüşvet verdiği ortaya çıktı. Türk istihbarat birimlerinin ele geçirdiği banka dekontları bir süre önce görevinden istifa eden Bakan Haşim el Şebli’ye gönderdiği 500 bin dolar tutarındaki rüşveti belgeliyor.


Yorum :
<ı>Barzani’nin tehdidinin arkasında kendine göre güvendiği birtakım alavere ve daleverelerin olduğu muhakkak. Ancak bunlar diplomatik kanallardan doğrulanıp tescilleninceye kadar sadece bir iddiadan öteye geçemez. Aceleci davranmamak ve hissi hareket etmemek durumundayız.



TERÖRÜN ARKASINDA ABD VAR (Milli Gazete)


Haber :
Başta PKK olmak üzere ABD dünyaya hükmetmek için terörü hem kullanıyor hem üretiyor. Terör olaylarındaki artışın ve Barzani’nin çıkışlarının arkasında da Irak ve Afganistan’daki kitlesel terörün mimarı Amerika var. İçinde Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğini açıklayan ABD’nin PKK’yı himaye ettiği kesinleşmişken hükümetin Irak’taki kukla hükümete nota çekmesi, gülünç bir tepki olarak yorumlandı.


Yorum :
<ı>Tarih boyunca güçlülerin ayakta kalması için, ortaya çıkabilecek diğer güçleri yok etmek üzere kullanılan bir yöntem budur. İnsanı insana, toplumu topluma, devleti devlete kırdırmak. Bütün bu olup bitenlerden sonra Amerika’nın bir numaralı terör üreticisi olduğu ve bunu kullandığı tabii ki söylenebilir, ama asla kanıtlanamaz ve kanıtlansa da üzerine gidilemez. Güçlü devlet olmak zaten bu demektir. Tarih boyunca hemen hemen her dönemde de haklılar güçlü olmamış, güçlüler de haklı olmamıştır.

GÜL : BU İŞİN ŞAKASI OLMAZ (Milliyet)


Haber :
KDP liderinin ne dediğini bilmediğini söyleyen Gül, bazı konular şaka götürmez. İleriyi görmeden konuşuyor, sonuçları hesaplayamıyor, dedi.


Yorum :
Dışişleri Bakanı elinden geleni yaparak kesinlikle bunu cevapsız bırakmamalıdır. Ayrıca peşini takip etmeli ve devamını da getirip unutulmaya terk etmemelidir.


IRAK’A İKİ HAFTA SÜRE (Radikal)
OPERASYON İMASI (Vatan)
IRAK’A İKİNCİ NOTAYI MGK VERDİ (Zaman)

Haber : Türkiye PKK’nın Kuzey Iraktan çıkarılması için adım atmayan Bağdat yönetimine karşı sertleşiyor. Artan terör ve Barzani’nin açıklamaları üzerine Irak’a verilen notanın ardından dün de MGK komşu ülkeyi uyardı. MGK üç aşamalı eylem planını devreye soktu. PKK’yı engellemediği için nota verilen Irak iki hafta izlenecek. Siyasi baskıyı ekonomik ambargo takip edecek. Son aşamada ise sınır ötesi operasyon var.

Yorum : Türkiye’de iç politik tartışmaların dozu, dış politikayı unutturacak raddeye geldi. Bu kadar kendimizden geçmemiz doğru değil. Neticede dünyada tek başımıza yaşamıyoruz. Dostlarımız, düşmanlarımız, komşularımız var. Her şey bizimmiş gibi bir paylaşamamazlığın içinde olmamıza siz bir anlam verebiliyor musunuz?



AKP PARMAK HESABI YAPIYOR (Cumhuriyet)

Haber : Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 367 oy gerektiği tezi AKP’yi farklı hesaplar yapmaya itti. Seçimi tartışmalı olmaktan çıkarmak isteyen AKP, Anavatan, DYP ve Bağımsızlardan gelebilecek oylar için formül arıyor. Anavatan Partisi AKP ile pazarlık kozlarını elinde tutmak için kararını son ana kadar açıklamayacak.

Yorum : Anayasa’nın bir boşluğundan yararlanarak olmayan şeyi varmış gibi ortaya çıkıp zihinleri bulandırmak serbest de buna tedbir aramak hata mı? Elbette bu iddiada bulunanların daha sonra da yaygaraya devam edecekleri düşünülerek bunun önüne geçmenin demokratik yolları aranacak.


BAVULDAN AVUKATIN CESEDİ ÇIKTI (Hürriyet)

BAVULDAKİ CESET (Posta)


Haber : Gülsen Özay’ın arabasının bagajına koymak istediği bavuldan kan sızdığını tesadüfen gören polisler bir cinayeti aydınlattı. Polislerin açtığı bavulda 2 Nisandan beri kayıp olan Avukat Uğur Özdemir’in cesedi vardı. Gülsen Özay bana tecavüze yeltendi başına sopayla vurdum ve eşarpla boğarak öldürdüm, cesedi de araziye atmak için bavula koydum, dedi.


Yorum :
<ı>Bu tür cinayetlerde anlayamadığım bir nokta var. İnsan kızgınlıkla öfkesine hakim olamadığı bir anda cinayet işleyebilir. –Allah kimseyi buna mecbur etmesin– zor bir durum. Fakat daha sonra sanki kurtulabilecekmiş gibi farklı planlar yapılıyor. Profesyonel katiller için bu söz konusu olabilir ama, sıradan herkes niye böyle bir hesap içine giriyor, bilemiyorum.


<ı>

<ı>

<ı>

İDAM MEKTUBU 24 YILDA ÖZGÜR (Sabah)

Haber : 1983’te idam edilen teğmen Ömer Yazgan’ın infazdan önce eli kelepçeli yazdığı mektubu sakıncalı diye 24 yıl sonra ailesine teslim edildi.

Yorum : <ı>İnsanlar işledikleri bir suç yüzünden ceza alabilirler. Bu ceza idam bile olabilir. Ceza hukuki olarak bir suçun karşılığı verildiği için bir hak ihlali değil, adaletin yerine gelmesini sağlayan bir araçtır. Ancak bir idam mahkumunun mektubunun ailesine verilmemesi bir kişilik hakkı ihlalidir. Savunulacak sebepler bulunsa bile bu bir suçtur.

DELİNİN ZORUNA BAK (Star)

Haber : Diyarbakır uçağı 178 yolcusuyla kaçırıldı. 1988’de de uçak kaçırmaya kalkışan meczup bu kez kısmen başarılı oldu. Barzani yüzünden gerilen ortamı daha da gerdi.

Yorum : <ı>Akıllılara bile laf anlatılamadığı bir dönemde deliye ne diyeceksiniz ki…

<ı>

<ı>

ESRARENGİZ ÖLÜM (Takvim)

Haber : 5 Nisan : Başkomiser Marancı, büyük bir uyuşturucu operasyonunu bitirdi. 8 Nisan : Evinde ayakları ve başı bağlanıp şakağından vuruldu. Geçen hafta şebekeye ağır bir darbe vurarak 12.960 kilo asetik anhidrit ele geçiren başarılı polisin sol şakağından vurulmuş olması infaz şüphesini güçlendirdi.

Yorum : <ı>İlk bakışta akla gelen ihtimallerden biri elbette bu olabilir. Ancak olayın detayları bilinmeden peşin hüküm vermek yanlış sonuçlar doğurabilir. Öte yandan böyle bile olsa bu tür haberlerin uluorta kamuoyuna duyurulmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Zaten böyle bir şeye teşebbüs edenlerin amacı, korku salıp üstlerine gelinmemesini sağlamaktır. Bir gazetede bunun haber olarak yayınlanması, katillerin işini kolaylaştırırken, emniyet teşkilatının işini zorlaştırır. Görevlilerin şevkini kırar, halkın umudunu yitirmesine sebep olur.


İKİ YÜZLÜ BATI
(Türkiye)


Haber :
AB’den ifade özgürlüğüne ve bilimsel araştırmalara büyük darbe. Bize 301’i kaldırın diye dayatan Avrupa, sözde soykırım iddialarını reddedenlere 3 yıla kadar hapis cezası vermeye hazırlanıyor.


Yorum :
<ı>Bu ilk kez karşılaştığımız bir şey değil. Batı bunu hep yapıyor. Neticede salt doğru bir Batı anlayışı henüz insanlığa hakim kılınamamış. Çıkar ilişkileri hâlâ birinci sırada.



SİVİL UYARI (Bugün)
Haber : Milli iradeyi tehdit eden mitingcilere karşı demokrasi yandaşları birleşti. Yüzlerce sivil toplum örgütü TBMM’ye saygılı olun mesajı yağdırıyor.
Yorum : Demokrasiyi, halkın kendi kendini yönetmesi olarak öğrenmiştik. Bu doğrultuda milletin görüşüne de milli irade dendiğini düşünüyorduk. Ancak, Türkiye’de daha çok güçlü iradenin sözü geçiyor veya geçsin isteniyor. Sesi çok çıkan, çok gürültü yapan, baskın kabul ediliyor veya edilmek isteniyor. Mitingler seçim kararını ve sonucunu etkileyecek eylemler değildir. Ama öyle olsun isteniyor. Saygılı olma ve saygıyı teşvik etme olgunluğu pasif bir eylem kabul edildiği için ses getirmiyor. Halbuki demokrasi, bu gibi olaylarada meydana gelen haksızlığı gidermek, güçlü azınlığın güçsüz çoğunluğu ezmesini önlemek için ortaya konmuş bir sistemdi. Adımız demokrasi, ama yönetim anlayışımız aynı olsun diyenlere anlatılacak çok şey var.

SUÇ İŞLİYORLAR (Vakit)


Haber :
14 Nisan’da düzenlenecek ADD maskeli mitingin organize işler olduğu ve bu organizasyonda rol alanların suç işledikleri bildirildi. Sezer’in ADD’ye maddi yardımda bulunarak Teziç’in mitinge katılım çağrısı yaparak, Eruygur’un da ajite edici bir miting düzenleyerek suç işledikleri ifade ediliyor.


Yorum :
<ı>Bu yapılanların yasal olması düşünelemez. Ancak yasayı burada uygulaması söz konusu olanlar da işin içinde olunca, başkalarının söylemesi bir anlam taşımıyor. Sözgelişi bir öğretim üyesine böyle bir eyleme katılmaktan dolayı rektörlük soruşturma açacaksa, ya da bir rektör hakkında YÖK takibata geçecekse, YÖK zaten rektörlerle birlikte bu olaya destek olduğunu açıklıyor, ne yapılabilir ki?

<ı>

“KANALTÜRK’E MİLYON DOLAR AVANS VERDİK” (Yeni Şafak)


Haber :
CHP’nin ekranımız emrinizde diyen Kanaltürk’e büyük para desteğiyle karşılık verdiği ortaya çıktı. CHP 8 ay öncesi seçimlerde yayınlanması muhtemel reklamlar ve bazı hizmetler için 3 milyon dolar ödediğini kabul etti.


Yorum :
<ı>Ticarette birinci kural, “alacağını mümkün olduğu kadar erken tahsil et, borcunu mümkün olduğu kadar geç öde” prensibidir. Görülüyor ki Kanaltürk kendine düşen kısmı gayet iyi bir şekilde becermiş. Seçimden sekiz ay önce 3 milyon dolar gibi bir paraya konmuş. Kötü tüccar CHP ise parasını aylar öncesinden kaptırmış… acaba öyle mi?

<ı>Kanaltürk bir yapım firması değil ki en azından yapılacak bazı prodüksiyon masrafları karşılığı avans verilsin. O bir Televizyon kuruluşu. Reklamı sadece yayınlayacak. Yani herhangi bir maliyet, bir harcama söz konusu değil. O zaman geriye şu kalıyor. Kanaltürk muhalif bir kanal olarak CHP’nin yapamadığı kadar hükümete karşı muhalefet yapıyor. CHP de yapması gerekeni birilerine yaptırmış olmanın bedelini ödüyor herhalde…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..