Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '11

 
Kategori
Spor
 

12 Dev Adam "yine" kaçacak bir fırsatın arifesine geldi

12 Dev Adam "yine" kaçacak bir fırsatın arifesine geldi
 

Polonya yenilgisini üçüncü periyodun son 20 saniyesindeki hakem skandalına bağlayabiliriz. Zaten ülkemizde başarıların temel ölçütü saha dışında aranmıyor mu? Fakat sanırım artık bu tam olarak aradığımız cevabı bize vermiyor.

İstikrarsızlığımızı yaratan şey hakem olamaz.

Karşılaşmanın sona ermesine 12 saniye kala aldığımız molada son hücumu nasıl yapacağımız üzerine Orhun Ene’nin tahta üzerine çizdiği oyun Kerem Tunçeri’nin sahada gerçekleştirmiş olansa bizim çok önemli sorunlarımız vardır demektir ve bu şekilde turnuvanın sonuna kadar gidebilmek de mümkün değildir.

Oysa geçen sene yine bu tarihlerde oynadığımız Dünya Kupası yarı finalinin son hücumunda Kerem Tunçeri doğru oyunun nasıl olduğunu uygulamalı olarak göstermiş, takımı finallere ve Dünya İkinciliğine taşımıştı.

Üç sayılık atış yüzdemizin 4/16 ile %25 olduğu ve Tunçeri’nin önceden denediği iki atışı girmediği bir maçta son hücum uzun mesafeli şuta bırakılır mı?

Her şey bir tarafa varsayalım ki istatistiksel olarak çok daha iyi bir yüzdeye sahipken bile son hücum tercihi şansa bırakılmadan içeri kat edilerek tamamlanmalıydı.

Turnuva öncesinde grubumuzdaki maçlara Portekiz ve Büyük Britanya serisi ile başlamanın bir avantaj olduğunu düşünenler vardı. Sporda istikrarı yakalamış ülkelerin milli ve kulüp takımları için bu yorum uygun düşebilir ancak bizim gibi günü gününe uymayan, ne zaman nasıl kimi yenip, kime yenileceği önceden kestirilemeyen takımlar için gerçek başka bir yerdedir.

Takımımız ilk iki maçında ritim kazanmak bir yana özellikle dünkü Polonya karşılaşmasıyla motivasyonu da zayıflamış göründü. Savunmada o kadar isteksiz oynadı ki ilk üç periyotta faul sayılarını bile tamamlamada güçlük çekti.

Devre sona ererken İzzet Türkyılmaz’ın yakın savunmasında yediğimiz turnike basket tam bir tecrübe ve konsantrasyon eksikliğiydi.

Bu maça Polonya’yı ortak eden nedenlerden bir diğeri de ilk iki periyotta pota altı hücumlarında istediğimiz sonucu alamamamızdı. Özellikle Ömer Aşık, Oğuz Savaş ve Enes oyunun bu bölümlerinde %50’nın altına şut yüzdesinde kaldılar.

Enes’in ikinci yarı düzelmesi, Preldzic’in arzulu oyunu, İlyasova’nın sayı katkısı, genel 23/28’lük serbest atış isabet oranı milli takımımızın pozitif taraflarıydı.

Preldzic’in uzunlarımızdan daha fazla ribaunt alması ilginç istatistiklerdendi. Ancak toplamda 21’e karşılık 31 ribaunt fazla toplamamıza karşın bu karşılaşmayı kaybetmiş olmamız da düşündürücüdür.

Karşılaşmanın genelinde Enes’i bir yana koyacak olursak uzun oyuncularımız vasatı geçemedi. Hidayet ağırlığını koyamadı. Ender Arslan, Kerem’in dinlendiği bölümlerde doğru oyunlar kuramadı. Dahası savunmayı bir türlü sertleştiremedi.

Hakemlerin çaldığı düdüklerin büyük bölümü centilmenlik dışıydı. Elbette Oğuz Savaş’a verilen faul bu anlamda tartışılabilir.

Rakibimiz Polonya ise maçın başından sonuna kadar savunmada sert ve gayretliydi. Üçüncü periyotta denediği 0/3’lük üç sayı atışının girmemesi ve milli takımımız lehine hızlı hücumlara dönüşüp 8-0’lık seriyle geri düşmesiyle kazanacaklarına ait izlenimi bir anda kaybettiler. Ancak takımımızın uzunlarının dikkat eksikliği nedeniyle pota altından buldukları sayılarla tekrar dengeyi kurup maçı da kazandılar.

Berisha, Hrycaniuk ve kritik faul atışlarının hepsini sayıya çeviren Szewczyk bu maçın Polonya adına başroldeki oyuncularıydı. Szewczyk aynı zamanda milli takımımızın bu maçı kazanması adına çok önemli hatalar da yaptı.

Şimdi turnuvada öyle bir noktaya geldik ki hem en büyük favorilerden bir tanesini yenmemiz hem de diğer takımların kendi aralarında oynayacakları maçlardan bizim lehimize sonuçlar çıkması gerekiyor.

Yine kaçan bir fırsatın arifesine geldik. Bütün potansiyelimiz ve elimizden gelen bu mudur? Dünya ikincisi olan bir takım bu Polonya’yı yenemez mi?

Peki, tartışmaya neresinden başlayalım, en kolay yeri hakemlerden mi?

Yoksa?

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..