Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

12 Eylül darbesini başaran ''Bizim Çocuklar'' kimlerdi?

12 Eylül darbesini başaran ''Bizim Çocuklar'' kimlerdi?
 

Darbeler enkazlar bırakıyor


Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım......Oskar WILDE

Türkiye'de gerçekleşen tüm darbeleri yaşayan biri olarak maalesef devamlı ülkemin ödediği demokratik ve ekonomik bedeller yüzünden sıkıntılar yaşadım. Hatta hayatımın akış çizgisi darbeler nedeni ile değişti, üstelik olumsuz yönde. Belki de bu yüzden en çok demokrasi ve insan haklarına değinen kitapları ve filmleri tercih ettim hayatım boyunca.... Bunun yanısıra hem darbeyi yapan hem darbeye maruz kalanlardan en önemli kişilerle yakın dostluğum olmuştu. Bu çelişkiyi rahmetli babam Cemil Davutoğlu ile birlikte üzülerek yaşamıştık. Yazımda sözünü etmek istediğim ise arkasında altıyüzellibin kişiyi tutladıktan sonra dünyanın en dehşet verici hapishanelerinde insanlara işkence eden onları öldüren ailelerini darmadağın eden ve ülkeyi bir kaosdan çıkarmak için bahanesiyle daha beter bir kaosa sürükleyen 12 Eylül'ün beş generalin yarattığı demokrasi yıkımıdır.

O anarşi yıllarında daima  uykuya geçene kadar Ankara'da atılan bombaları saymak gibi bir alışkanlık edinmiştim. İkinci gün gazeteleri takip ederek gece olanları anlamaya çalışırdım..Evim Kızılay'a çok yakın olan Yücetepe mahlesinde olduğu için bomba sesleri çok duyulurdu. 12 Eylül gecesi yine saydım ama bu sefer rekor bir sayıya gelmiştim saat on buçuktan itibaren gece yarısına kadar tam 34 bomba atılmıştı ve sesler bize çok yaklaşmıştı, artık resmen çok korkmaya başlamıştım.. Doğal olarak uykum kaçmış ve saat  gecenin ikisini geçmişti. Uyuyabilmek için radyoyu açtım o zamanlar TRT'lerden başka kanal pek yoktu. Ancak radyo ve müzik de uyumamı sağlayamadı. Böylece saat dörde beş kala civarında radyodan Org.Kenan Evren'in bildiri okumasını duyarak gidip babamı sevinçle uyandırdım. Balkona çıkıp sevinç çığlıkları ve yükseltilmiş radyo sesi ile çoğunluğu emekli subay olan komşuları uyandırdık..

Çok sevinmiştim artık arabamla işe giderken yakılan otomobil lastiklerinin içinden geçemeyip Ankara'nın bilmediğim semtlerine doğru kaçmayacaktım, ellerinde taşlarla gençler aniden karşımıza çıkıp bağırıp çağırıp kovalamaca oynamayacaktık, geceleri o kadar çok bomba patlamayacaktı, geçmemizin yasaklandığı cadde ve sokaklar olmayacaktı, hergün bankalar soyulup insanlar kaçırılmayacaktı.. En önemlisi ise her gün birçok tanımadığım kişinin ölümüne yaralanmasına artık ağlamayacaktım... Zaten herkes yeter artık kim ne yaparsa yapsın bu kavgayı bitirsin kan dökülmesin noktasına geldiği için ilk günler sevinç içinde geçti...

Ancak ülkemde halkı paramparça eden olaylar bitti diye sevinirken çok vahim hadiseler olmaya başladı. Özellikle solcu gençlerin büyük bölümü hapishanelerden çıkamadı, sakat kaldı ve idam edilenlerin sayısı da bayağı  çok oldu... Ülkücülerinde bir bölümü aynı işkencelere maruz kalsalarda onların sayısı çok azdı..Zamanla bu darbenin ABD destekli olduğu bilgileri gelmeye başladığı gibi çeşitli yazarlar 11 Eylül günü Org.Tahsin Şahinkaya'nın ABD'den döndüğünü ispatladılar. Hatta pek çok gazeteci 12 Eylül'ü yazarken; CIA Türkiye eski direktörünün ABD başkanına ''Our boys did it'' (Bizim Çocuklar bunu başardı) dediğine kitaplarında yer verdiler. Burada bizim çocuklardan kasıt bence daha çok bir kişi idi. O kişiyi çok çok yakından tanıyan biri olarak sözü edilen eğer başarı ise,  onun olduğundan hiç kuşkum yok. Ancak  daha sonraki kararları beş general kendileri  verdiler. Ona sadece hapis hayatı yaşatmadılar.

Türkiye'de 1947 yılının sonunda ABD Kara Harp Akademilerinde ve Piyade Okulunda eğitim için gönderilen kurmay 16 subaydan biri idi o. Kansas'da Kara Harp Akademisinde Özel Harp eğitimi alan bu çeşitli rütbedeki subaylar Georgia'da Piyade okulunda da patlayıcılar dahil her türlü silah eğitimi aldılar. Bunların içindeki ondört kişi 27 Mayıs darbesini planlayıp yürütenler arasındadır Ancak bunlardan biri hariç hepsi solcu idi. Tek sağcı olan ve adından herzaman  darbenin güçlü albayı diye söz edilen ise 27 Mayıs'ın diğer kurmayları ile anlaşmazlığa düşerek Hindistan'a görev adı altında sürgüne gönderilmişti.. 27 Mayıs ihtilalini de diger yandan 12 Eylül'ü de planlayıp yürüten o olmasına rağmen nedense sonra sözü dinlenmemiştir.

Her kesin yakından tanıdığı bu isim 12 Eylül darbesi iyice sağlamlaşana dek aranmasına rağmen  gelip teslim olmadığı gibi çok yakını olduğu bilinen bir siyasetçinin Ankara'nın göbeğindeki evinde konakladı. Teslim olduktan sonra da önce bir ay Uzunada'da daha sonra Ankara Askeri Dil Okulunda ve hastalık bahanesi ilede Mevkii Hastanesinde misafir edildi... Güya idamla yargılandı ama rahatlıkla beraat etti..Ziyaretçileride rahatlıkla onu görebildiler... Zaten Kenan EVREN'in devre arkadaşıydı.. Aynı zamanda Kenan Evren'i emekli ettirmeyip EGE Ordusunu kurdurarak Evreni komutan yapanda oydu..

Yazımı okuyanlar buda nereden çıktı diyebilirler... Ancak o günleri yakınen bilenler beni anlayacaklardır.. Çünkü anarşinin zirve yaptığı 1978- 1979- 1980 yıllarında artık o da kendi örgütüne hakim değildi. Özellikle ''Balgat Katliamı'' diye anılan solcuların gittiği kahvehane baskının olduğu gün onu ziyarete giden babama ''Bunlar beni aştılar, kendi başına kötü işler yapıyorlar'' diye yakınmışdı. O zaman daha Ağustos.1978 idi.. Ve parti genel başkanı olarak basına yaptığı açıklama da çok müteessir olduğunu belirtiyordu. Sonraki yıllarda vahşet şimdiki gibi iyice arttı.. Aslında o ülkesini çok seven biriydi... Ne yazık ki ülkesini kominizmden korumak diye başlayan çalışmaları onu darbe yapma noktasına getirdi... Evet sözünü ettiğim 16 kurmay subaydan 12 Eylül'e damgasını vuran bir kişi idi, yani '' our boys'' diyince önce akla gelmesi gereken.

Keşke 12 Eylül hiç olmasaydı.. Eğer 12 Eylül olmasa idi bugün PKK'da olmazdı. Son günlerde zirveye çıkan acıları hiç yaşamazdık. Eğer 12 Eylül olmasaydı 5 generalin istekleri doğrultusunda hazırlanmış bir Anayasamız olmazdı. Hiçdeğilse muhalefet partilerinin ittifakı ile hazırlanmış 1961 anayasası hala yürürlrkte olurdu. Belki birkaç maddesi değişerek düşünce özgürlüğünü içeren yeniliklerde yapılırdı.. Eğer 12 Eylül olmasaydı demokrasimiz enkaz halini alıp yeniden canlandırmak için bunca uğraşı boşa harcanmazdı. Şimdi 12 Eylül sabahı o kadar çok sevindiğim için çok pişmanım. Ayrıca hergün o dönemin yok ettiği hayatların acılarını okudukça pişmanlığım artıyor... Şimdiki aklımla düşününce çok utanıyorum.. Darbelerin yaydığı korkuları yaşayanlar, işkenceleri, hakaretleri yaşayanlar, ülkesinin dışında yaşamak zorunda kalanlar, dinleri, dilleri başka diye ezilenler; bu ülkede adı aznlık olan gayrimüslimler kısa bir süre de olsa darbeye sevindiğim için lütfen beni affediniz... Bütün vesayetler demokrasi katilidir... Ben artık ömrümün sonuna yaklaşırken demokrasi enkazları değil huzur ve barış arıyorum...

 
Toplam blog
: 16
: 614
Kayıt tarihi
: 08.06.08
 
 

Ben 68 kuşağından olup ülke, çevre ve kadın sorunlarına aşırı duyarlı biriyim. Ayrıca siyaset en ..