Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '12

 
Kategori
Siyaset
 

12 Eylül değil, 13 Eylül ve sonrası yargılanıyor…

12 Eylül değil, 13 Eylül ve sonrası yargılanıyor…
 

Bir yargı süreci başladı. Ülkemde hayretler içinde izlediğim olaylara bir yenisi daha eklendi. Medya almış  sazı eline gümbür gümbür çalıyor. bende “çal davulcu çal” diye sesleniyorum.  Acaba  davulun sesi binlerce elektrosazın içinde duyulurmu. Hiç sanmam lakin biz davulu usulune uygun çalalım.

Acaba yapılan yargılama 12 Eylül sabahını mı, yoksa 13 Eylül ve sonrasını mı kapsıyor. Gerçek olan13 eylül ve sonrası. Bir gün değil .Ondan sanrası yargılanıyor. Bu gerçeği bir ortaya koyalım. 13 Eylül ve sonrasında yapılanları tasvip etmek tabiki mümkün değil. İşkenceler, işkenceler altında ölümler, insanlık onuruna yakışmayan davranışlar. Bunları tasvip etmek zaten mümkün değil. Tüm insanlık bu tür davranışları bugüne kadar kınamış ve bundan sonrada kınayacaktır.

Problem 11 Eylül yargılanmadan, 13 eylülün yargılanmasında. 11 Eylül ve öncesini yargılamadan 13 Eylül yargılanabilir mi. 12 Eylül 1980 de yirmi yaşında delikanlıydımve üniversitede okuyordum. 1978-1979 yılında ülkemde olanları gören insanlardanım. Şimdi Kenan Evren yargılanıyor.  12 Eylül öncesi yaşadığım olaylara şöyle bir göz atalım diyorum. Toplum olarak kusura bakılmasın ama unutmayı severiz. Balık hafızalı olmayı severiz. Ama asıl gerçek; Allah(c.c)ın hiçbir ayrıntıyı unutmayan  gücün sahibi olduğu ve  Kirâmen Kâtibîn meleklerine yazdırdığıdır.

12 Eylül öncesindeyiz. Bursa makina Fakültesinde okuduğum yıllar. Bahar mevsiminde bir öğleden sonra. Sol cenahtan  S. ve  F. isimli iki arkadaş yanıma geldi. Sohbet ediyoruz. Bir sonraki tenefüs  sağ cenahtan M. isimli arkadaşlara saldıracaklarını benimde yanlarında olmamı istediler.Ya arkadaşlar etmeyin. Yanlış iş, polis yanıbaşımızda anında gelirler. Doğru iş değil. Kaba kuvvetle olmaz dedimse de  başaramadım. Ertesi tenefüs yumruklar atılmaya başladı. Fakat polis zaten çok yakındıve anında geldiler. Kavgaya karışanları topladı ve emniyete götürdü. Şimdi düşünüyorum Kenan Evren veya asker kökenli birisi orada mı diye sorguladığımda bugün yargılanan insanlar Allah(c.c)  şahitki orada yoklardı. Kavga sonrası bana düşen görev mi. F. isimli arkadaşın anneciğine üzücü haberi vermek düşmüştü.

Başka olay mı. Heykel den Setbaşına doğru eve gidiyorum. Silah sesleri ile irkildik. Hava yeni kararıyordu . Setbaşına geldiğimde emniyetsağlanmıştı. Yine baktım oradada Kenan Evren yoktu. Bir pazar sabahı Teleferik bölgesine çıkmıştık. Sol cenahtan arkadaşlar kitap satıyorlar. O sırada gencecik bir kişiyi orada kafa kola almaya çalışıyorlardı. Oradada baktığımda Kenan  Evren yoktu. Kanlı bir mayıs öncesi  paramız kalmamış bir binanın merdiven boşluklarını boyayacağız. Binada sol derneklerin olduğu bir  bina. 30 Nisan gecesi boya yapıyoruz.Dernekteki insanlar pankartlar hazırlıyorlar. Sabaha karşı İstanbul a gidecekler.  Sol şarkılar çalınıyor. Baktım yine orada da Kenan Evren yoktu.

Rahmetli nenem Hamzabey’de oturur. O evre mahalleler artık bölünmeye başlamış. Hamzabey o evre sağ cenahın elinde . M. isimli sağ cenahtan arkadaş nasıl bilgi aldı ise  benim zaman zaman neneme Hamzabey’e ziyarete gittiğimi öğrenmiş. Oraya gitme sana orada saldıracaklar diye beni uyardı. Çocukluğumun bir kısmının geçtiği mahalleye artık girmem yasaklanmıştı. 12 eylüle kadar artık nenemi göremedim. BaktımKenan Evren orada mı orada da yoktu. Annem neneme gidiyordu.  Oda sokaklarda Kenan Evren’i görmemiş. Ben,  F. ve M. isimli arkadaşlar Tıp fakültesine geçtik. Orada  siyasetten uzaklaşacağım. Kararım bu.Lakin ismimiz gitmiş. Bir gün sağ cenah  bana saldırmaya  karar vermiş. Yıllar sonra bu saldırıyı M.isimli arkadaşın engellediğini öğrendim. Baktım o sırada olan kavgalardada asker ve Kenan Evren yoktu. Bugün mü . Bu dört insandan biri profesör olmak üzere üç uzman doktor ve birde İngiltere de hayatını sürdüren bir mühendis var. Bugün yine onları görsem yine aynı şekilde kucaklarım. M.isimli arkadaşla ayrı saflardaydık ama  hep dost kaldık. İşte o gün becerilemeyen buydu.

Sadece ufak basit anektotlardan bahsettim. Ülke kan gölüne dönmüştü. Siyasi beceriksizlikler hat safhada idi. mahalleler bölünmüştü. 11 eylül sabahı durum böyleydi. İşimize gelsede gelmesede kavgalar olurken hiç birinde Kenan Evren yoktu.  O evre maaalesef sağduyu hakim olamamış ve çirkinlikler diz boyu. Şayet 11  Eylül sabahı için suçlu arıyorsak bir toplum  bir bütünüyle suçlu idi. Bu gerçeği kimse göz ardı etmesin. 11 Eylül ve öncesi yansız sentez edilmelidir.  Duyarlı bir toplum olmayı becerememiştik. Bugünde beceremiyoruz.

11 Eylül ve öncesi sorgulanmadan inanın 13 Eylül sorgulanamaz. 12 Eylül hiç sogulanamaz.  12 Eylül tek gün. Öncesi ve sonrası ise bir süreç. 13 eylül ve sonrasına hep karşı geldim. 11 Eylül ve öncesinide yaşadım.  12 Eylüle asla vicdanımda karşı gelemedim. Darbe güzel değildi. Fakat adım adım geliyordu. 12 Eylül zeminini biz yok edemedik. Toplum olarak suçluyuz. Bugünde yapılan yanlışı o günde yaptık.  “Ötekileştirdik”. Anlamaya bugünde çalışmıyoruz. ” Bilemedik ki oda bir insan”.   İnsana değer vermeyi bilemedik.  13 Eylülün suçlusunu arıyorsak  suçlusu belli. Suçlusu 11 Eylüldür.  12 Eylül mü.  “O” da keşkemizdir. Kenan Paşam biliyorum ki sen suçlusun. Lakin senin kadar bizlerde suçluyuz. Şahit arıyorsak “Allah(c.c)  yeter.  Sağ duyunun hakim olacağı günlerin gelmesi dileğimle…

www.selcukefendi.com sayfasında yayınlanmıştır.

 
Toplam blog
: 81
: 1191
Kayıt tarihi
: 13.02.11
 
 

Ben kimim? Ben 55 yaşında hekimlik sanatını icra eden bir kişiyim. Adım Selçuk Şensöz. Bugün için..