- Kategori
- Seçim
12 Haziran 2011 Pazar sabahı erkenden oyumu kullandım
Oyumu kullanacağım Deneme Lisesi’ne gittiğimde saat tam 8’di ve oy kullanacağım 4656 numaralı sandıkta birkaç kişi kuyrukta bekliyordu. Kuyruktakiler de sandık görevlileri de sabah mahmurluğunu üzerlerinden atamamışlardı.
Seçmen kağıdımı, nüfus cüzdanımı verdim, adımı listeden buldular. Liste kapıda asılı olanın aynısıydı çok küçük fontlarla yazıldığı için kapıda adlarını arayan seçmenler gibi görevli de zorlanıyordu. İyi bir sayfa tasarımıyla, fazla kağıt bile harcanmadan daha büyük fontlar kullanılabilirdi.
Oy pusulasını ve EVET mührünün olduğu yeni kaşeyi aldım. Yukarıdan basınca EVET mührünün basılacağını uyardılar. Ben de bildiğimi söyledim. Dün akşam Twitter’da haberleşmiş, YouTube’den videosuna bakıp nasıl kullanıldığını öğrenmiştim. Yanımda cep telefonumun olup olmadığını sordular, evde bırakmıştım.
Oy pusulasını sandık kurulunun önünde incelemeyi unuttuğum için kapalı bölmeye gidince dikkatlice baktım, herhangi bir işaret yoktu. Bu kez oy pusulasındaki parti logoları renkli basıldığı için daha kolay algılanıyordu. Ancak bağımsız adayların adları o kadar küçük puntolarla basılmıştı ki. Kapalı bölmeye asılmış milletvekili adları da görünmeyecek kadar küçüktü. Neden böyle saçmalıklar yaparlar anlamak olanaksızdır. Evet kaşesini partimin logosunun altındaki daire üzerine koyup üzerine bastım ve EVET yazısının çok net olduğunu gördüm. Düzgünce katlayıp zarfa koydum.
Kapalı bölmeyi kaplayan malzeme gereğinden fazla kalın. Kapalı bölme mührün nereye basıldığının görülmesini engelleyecek yarı saydamlıkta olsa daha güvenli olurdu. Daha önceden verilmiş hazır oy pusulalarının rahatça cepten çıkartılmasını, gizlice sokulmuş cep telefonu ve kameraların kullanımını önlerdi.
Kapalı bölmeden çıktıktan sonra oyumu tam saydam olan sandığa attım. Sandık listesinde adımın karşısını imzaladım. Görevimi yapmış olmanın rahatlığıyla eve döndüm.
Ankara, 12 Haziran 2011