12 Haziran’da “armudun sapı, üzümün çöpü” deme lüksümüz yoktur…

12 Haziran 2011 Pazar günü sandığa gideceğiz ve kimileri gitmeyecek. Sandığa gidenlerin büyük çoğunluğu 3 partiye (AKP, CHP, MHP) oyunu verirken, bir bölümü bağımsızlara verirmiş gibi yapıp bir partiye (BDP) oy verecek, küçük bir bölümü de seçilme şansı olan veya olmayan bağımsız adaylar için oyunu kullanacak, geri kalanlar da barajı aşma şansı olmayan partilere, yalnızca partilerin kitle büyüklüğünü belirlemek için oy verecekler. 

Yüzde 10 baraj ülkemizin yarım demokrasisinin en önemli engellerinden biridir. Yüzde 10 baraj, oyu yüksek olan partilerin yasa zoruyla oyu düşük olan partilerin oyunu çalmasıdır, baraj bir hırsızlık yasasıdır. 

Ancak gerçek olan şudur, 12 Haziran 2011 günü de yüzde 10 baraj vardır. Bu gerçeği gözardı etmeden yüzde 10 baraja sıkıca sarılan iktidar partisine ders vermek zorundayız. Bunun içinde oyları boşa gitmeyecek şekilde iktidar partisine karşı birleştirmeliyiz. 

Hiçbirimizin 12 Haziran’da “armudun sapı, üzümün çöpü” deme lüksümüz yoktur. Gücümüzü iktidar partisinin gücünü azaltmak için mantıklı şekilde birleştirmeliyiz. Şu anda yüzde birlerde ya da altında oy alacak partiler var, bu partiler içinde ülke sevgilerinin büyüklüğü kocaman yüzdeli partilerle karşılaştırılamaz derecede yüksek olanlar var. O partilere oy verenlerin önem verdiği değerlere hepimiz saygılıyız ama seçim sistemi yüzünden boşa gidecek oylar iktidar partisine yarayacaktır. Zaten yüzde 10 barajına böylesine sıkı sıkı sarılmasının nedeni budur. 

Hiçbirimizin 12 Haziran’da “armudun sapı, üzümün çöpü” deme lüksümüz yoktur. Yüzde birkaç oy alacak partilere verilen oylar kanatlanıp uçacak ve iktidar partisinin oylarına eklenecektir. Akıllı davranalım, partimizle bağımızı kopartmayalım ama oyumuzu kendimize yakın olduğunu düşündüğümüz muhalif partiye verelim. 

Şİmdiki iktidar partisinin yeniden tek başına iktidar olmasından daha tehlikeli durumlar da vardır: 330 milletvekili kazanmasının kötü sonuçları bellidir hele bir de 367 milletvekili olursa birçok şeyin sonu olabilir. Hem de aklımıza bile gelmeyen birçok özgürlük ve hak elimizden uçabilir. 

Hiçbirimizin 12 Haziran’da “armudun sapı, üzümün çöpü” deme lüksümüz yoktur. Hele “ben beğenmedim, sandığa gitmiyorum.” demek “ben oyumu iktidar partisine verdim” demekle aynıdır. Şimdi ayrıntılarla uğraşmak zamanı değildir, ülkemizi kurtarmak için birleşmek zamanıdır. 

Ankara, 31 Mayıs 2011