Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

15 Şehidin sorumlusu aranıyor...

Beceriksizliğe mazeret aranıyor...

Dünden bu yana, bütün televizyon kanallarını bugün sabahtan beri de hem televizyon kanallarını hem de yazılı basını izliyorum.

Hamasi manşetler atan gazeteler... Bayraklara sarılı şehit canazeleri... Cenaze başında ağlayan şehit anneleri, eşleri ve kucaktaki bebeler ve "şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganları... Bunlar, otuz yıldır kimbilir kaç kez yaşadığımız ve bilmem kaç zaman sonra tekrar yaşamamız olası olan olaylar...

Bir önceki bloğumda, PKK olaylarının altında yatan gerçekleri açıklamaya çalıştım ama sanırım fazla dikkati çekmedi.

Bugün de, bu genel çerçeve içinde kendi beceriksizliğimizi dile getirmek istiyorum. Konuyu dağıtmamak için düşüncelerimi üç ana başlık altında toplamaya çalışacağım.

1. Karakolların yerleri :

Askerlikte, bir konu hakkında karar vermeden önce bir durum muhakemesi yapılır ve buna göre karar verilir, bildiğim kadarı ile...

Bildiğim kadarı ile, kurmay subay olmak için Harp Akademileri'ne giren kurmay adaylarına verilen ilk derslerdendir, "Durum Muhakemesi" yapmak.

Durum muhakemesinin, verilecek karara etki eden en başta gelen faktörler; "Düşmanın İmkan ve Kabiliyetlerı", "Hava Durumu" ve "Arazi Şartları"dır.

Bunlar incelendikten sonra, "Dost Durumu" yani "Kendi Durumumuz" incelenir.

Sonra kendi durumuz ile düşman durumu karşılaştırılır; düşman imkan ve kabiliyetleri sıralanır, karşısına "Kendi Hareket Tarzlarımız" konur ve bu hareket tarzlarımızın "faydalı" ve "zararlı" yanları belirlenerek karara varılır.

Şimdi Aktütün'deki karakolların yanlış yerlere konulduğu itiraf ediliyorsa, bu karakoların yerlerinin tespitinde kurmay subay görüşü alınmamış demektir. Çünkü yukarıda açıklamaya çalıştığım "Durum Muhakemesi" ve "Karar" sürecini daha Kara Harp Akademisi'nin henüz altı aylık öğrencisi bile kolaylıkla yapabilir.

2. Karakolların yerlerinin değiştirilmesinin maliyeti:

Karakolların yer değiştirilmesindeki arazi ve hava şartlarının engelleyici ve geciktirici yanını anlarım; ama bu yer değiştirmeyi "mali yetersizliğe" bağlamanın mantıksızlığını anlayamam.

Önceki Genelkurmay Başkanı için alınan bilmem kaç milyarlık makam aracını konu etmeye hiç gerek yok; bu açıklamayı yapan askeri kişinin altındaki makam aracının maliyeti bile, Aktütün'deki gibi dört karakolun yeniden inşasına yeter de artar bile.

Sanırım bir de çeşitli yardımlarla oluşturulmuş ve şu anda da varlığını sürdüren ve adı "Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendir Vakfı" olan bir vakıf var. Karakol yapımı, bu vakfın harcama kalemleri içinde yer alamaz mı?

Şayet zengin bir iş adamı olsaydım, hemen on karakol yapımı için Türk Silahlı Kuvvetler hesabına yeterli parayı yatırırıdım.

Ya da hep beraber, karakol yapımı için kampanya açalım.


3. Bu vatan, uğrunda kanlar döküldükçe mi vatandır?

Bu sabah, sabah programlarından birinde, bir aklı evvel şöyle diyor: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır... Eğer uğrunda ölen varsa bu topraklar vatandır"

Kurtuluş Savaşı'da verdiğimiz canlar, bu toprakları "vatan" yapmaya yetmedi mi? Daha ne kadar can vermemiz gerekiyor, bu toprakları "vatan" yapmak için?

Çözüm bulamıyorsun, öyleyse sür öne yaşamının baharını yaşayan gençleri... Sür ki, döktükleri kanla "bu toprakları vatan yapsınlar"... Sonra cenaze törenlerinde, "şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganları ile yeri göğü inlet...

Olmaz böyle şey...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..