Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '16

 
Kategori
Güncel
 

15 Temmuz Darbe girişimi nedeniyle;kim ne dedi, neler söylendi, neler konuşuldu - 8

15 Temmuz Darbe girişimi nedeniyle;kim ne dedi, neler söylendi, neler konuşuldu - 8
 

2016 Türkiye askerî darbe girişimi ya da darbecilerin verdiği adıyla Yurtta Sulh Harekâtı, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askeri darbe teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı.

Bu kanlı darbenin başlangıcından itibaren darbe girişimi için kimler neler söyledi bununla ilgili bir yazı dizisi oluşturarak sizlerin bilgisine sunmaya devam ediyorum.

Bugün de Yenikapı konuşmalarına devam etmek istiyorum.

7Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı’da düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde yapılan konuşmaları sunarak değerlendirelim:

Genelkurmay Başkanı Hulisi AKAR’ın Konuşması

Bugün burada 7 Ağustos demokrasi ve şehitler  mitinginde Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta Kademesi ile birlikte sizlerle beraber olmanın onur ve heyacanını yaşıyoruz.

15 Temmuz günü ülkemizin tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış bulunan bir grup illegal çete mensubu terörist hain (FETÖ), tarihimizde görülmemiş bir şekilde vatanımıza, milletimize, cumhuriyetimize bu zilleti ve rezaleti yaşatmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin şan ve şerefle dolu geçmişine kara bir leke sürmüşlerdir.

Her yönüyle millî ve yerli olan yüksek siyasi liderlikçe verilen direktifler doğrultusunda, asil milletimiz ve onun bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçek evlatları ile emniyet mensupları kahramanca ve ferasetle bu hain girişime karşı koymuşlardır.

Türk Silahlı Kuvvetlerine ve bağrından çıktıkları milletimize ihanet eden bu alçaklara layık oldukları cevap tereddütsüz bir şekilde alanda verilmiştir.

Bu rezaleti, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, mazisi şan ve şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetlerine ve asil milletimize yaşatan hainler en ağır şekilde cezalandırılacaklardır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Burada özellikle şunu da belirtmek isterim; 15 Temmuz akşam saatlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan illegal çete mensubu terörist hainlerin (FETÖ) darbe girişiminin halkımızın “Peygamber Ocağı” olarak adlandırdığı Türk Silahlı Kuvvetlerinin, vatanını, milletini, bayrağını seven ezici çoğunluktaki mensuplarıyla kesinlikle hiçbir alakası yoktur.

Bu nedenle sizlerin, yüce milletimizin, asker elbisesi içerisine girmiş eli kanlı caniler, hainler ile görevinin başında olan, ülkemizin bekası için, aynı zamanda bölücü terör örgütü ve sınırlarımızın hemen yanı başındaki diğer tehditlerle de canla başla mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakâr mensuplarını çok iyi ayırt ederek davranması bu zor süreçte bizlere güç ve moral vermiştir.

Bizlere gösterdiğiniz bu yakın ilgi, güven ve sevginin de ülkemizin ve asil milletimizin birlik, bütünlük ve güvenliği bakımından hayati önemi haiz olduğunun da bilincindeyiz.

Asil milletimizin gözünü budaktan esirgemeden canı pahasına; millî iradenin hakimiyeti ve demokrasinin idamesi için gösterdiği kahramanlık ve fedakârlık her türlü takdirin üzerindedir.

Bundan dolayı, bir kez daha sizlerin şahsında asil milletimize saygı ve şükranlarımı sunuyorum.

Milletimizin bu tavrı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne bağlı/sadık ezici çoğunluğunun devleti ve milleti ile birlikte hareket etme yönünde takındığı tutum ile bütünleşerek, tarihsel niteliğimiz olan ordu-millet kavramının daha da güçlenmesini sağlamıştır.

Dolayısıyla, Ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği “Hâkimiyet Milletindir” düsturu bizim en temel anlayışımızdır; bu anlayışımız sonsuza dek değişmeyecektir.

Milletimizin bağrından çıkan, Bayrak, Vatan , Devlet ve Millet için “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışıyla, ibadet vecdi ile görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri tüm personeliyle demokratik hukuk sistemi içerisinde Devletimizin ve yüce milletimizin emrinde, görevinin başındadır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha sizlerin huzurunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve devletimizin başına bela olan bu hain şebekenin girişiminin bastırılmasında, bilahare temizlenmesinde başta zatıalileri olmak üzere, canlarını ortaya koyarak mücadele eden aziz milletimiz ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Emniyet teşkilatımızın kahraman ve fedakâr mensupları ve diğer devlet kurumlarımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır; gazilerimize acil şifalar diliyor, en kalbi duygularımla sizleri ve sizlerin şahsında Yüce Türk Milletini saygıyla selamlıyorum.

Zafer, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, asil milletimizin yüksek değer ve hedeflerine inananlarındır.

Asil milletimizin, sizlerin yolu ve bahtı açık olsun.

CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun konuşması

İstanbul Yenikapı’da düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde bir konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. O zaman yapacağımız ilk iş camide siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak onları başka yerde bağımsız bir şekilde aramamız lazım.” dedi. 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde yaptığı konuşma şöyle: 
Sayın Cumhurbaşkanım, saygıdeğer eşleri, önceki Cumhurbaşkanımız, TBMM’nin Sayın Başkanı, Sayın Başbakan ve saygıdeğer eşleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Sayın Başbakanı, MHP’nin Sayın Genel Başkanı ve sevgili yurttaşlarım, hepinizi selamlıyorum, hepinize selamlarımı, saygılarımı ve muhabbetlerimi sunuyorum. 
Bugün bizim demokrasi tarihimizin önemli bir günüdür. Bugün Türk siyasal hayatı demokrasi tarihinde önemli bir olaya imza attı. 15 Temmuz akşamı TSK içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Parlamentoya darbe yapmak istedi. Daha doğrusu size, bize, hepimize darbe yapmak istedi. Ama çok şükür, özellikle buradan TBMM’yi 15 Temmuz akşamı sabaha kadar açık tutan ve yöneten TBMM Başkanına yürekten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. 
Parlamenter sistemimize karşı bir darbe yapmak istediler. Bizim cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir bu. 240 şehidimiz var. 240 aslanımızı toprağa verdik. 240 demokrasi şehidimize Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Onlar bizim demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutmayacağız ve unutturmayacağız. Demokrasinin kahramanlarıdır onlar. 
TBMM, Gazi Meclistir. TBMM Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş bir meclistir. TBMM sabaha kadar çalışarak, darbecilere karşı dik durarak, sadece kendi onurunu değil sizin seçip parlamentoya gönderdiğiniz milletvekillerinin onurunu ve milletimizin onurunu korumuştur. 
O nedenle parlamentoda grubu bulunan 4 siyasi partinin liderleri ve 4 siyasi partinin milletvekilleri darbeye karşı açık, net bir tavır koymuşlardır ve darbeye karşı demokrasi bildirgesini hep beraber imzalamışlardır. 
Gönül ister ki, bu güzel toplantıya bu güzel mitinge, bu güzel beraberliğe eşlik etmek 
için sadece parlamentoda değil, parlamento dışındaki Genel Başkanlar da burada olsaydı, son derece mutlu olurdum. Çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu söylüyor; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyor. Bizim için söz konusu vatandır, sonuna kadar vatana sahip çıkacağız. 
Artık 15 Temmuz’un bir özelliği var. 15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz’da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü, bu uzlaşma kültürünü daha da ileriye taşıyabilirsek çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi hep birlikte bırakmış olacağız.
Değerli arkadaşlarım, neden ve niçin bu noktaya geldik? Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedaviyi güzel yapalım. Güzel bir atasözümüz var. ‘Bir musibet bin nasihatten evladır’ diye. Dolayısıyla ben dahil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dahil bütün siyasi parti Genel Başkanlarının, yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götürmemiz lazım. 
Nedir bu dersler, bunları kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu meydanı dolduranlar sadece sizler dinlemiyorsunuz, 81 ilde bizi vatandaşlarımız dinliyorlar ve onlar da bize kulak asıyorlar, kulak veriyorlar ne söylüyorlar diye. Ne dedik? Bir musibet bin nasihatten evladır. Demek ki, bir musibetle karşı karşıya kaldık. O zaman neler yapmalıyız, neleri söylemeliyiz? 

Sizin için 12 madde hazırladım, benim görüşüm, partimizin görüşü. 12 maddeyi diğer liderler de kabul ederlerse sözüm söz, göreceksiniz Türkiye gerçekten de çağı yakalamış, gerçekten de uzlaşma kültürünü benimsemiş, gerçekten de sokaklarında, caddelerinde, parklarında, fabrikalarında güler yüzlü insanların olduğu, yaşadığı bir Türkiye haline gelecektir.

1- Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayalım. Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adliyeye sokarsak adaleti bulamayız. Askeriyeye, kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. O zaman yapacağımız ilk iş camide siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak onları başka yerde bağımsız bir şekilde aramamız lazım. 

2-Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil, bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var. 

3-Siyasette özeleştiri yapmak ve geçmişi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Eğer geçmişi iyi tahlil edebilirsek, gelecekte çok daha güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz. Tarihin tekerrürünü değil, tekerrür ettirmemeliyiz tarihi, milleti kardeş kılma yolunda kararlılığımızı sürdürmeliyiz.

4 Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Yani liyakat sisteminden vazgeçmemeliyiz. İnancımız da bunu böyle öngörüyor zaten. Liyakat sistemi önemlidir. İşi ehline ver diyor yüce yaradan. İşi ehline verdiğimiz zaman göreceksiniz ki Türkiye çok daha güzel yönetilecektir. Bu bizim tarikattan, bu bizim cemaatten, bu bizim partimizden değil, kim o işi yapıyorsa işi ehline teslim etmek gibi bir geleneği artık Türkiye’de başlatmak zorundayız. Garibanın oğlu, sizin çocuklarınız KPSS’de beklerken, sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp eğer sınav yapıyor ve devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek durumundayız.

5- Her şartta, her koşulda demokrasiye sahip çıkmalıyız. 15 Temmuz darbe girişimi demokrasinin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. 15 Temmuz darbe girişiminde halk direnme gücünü kullanarak, tankların önüne çıkarak, canını siper ederek demokrasiyi savunmuştur. Canını siper eden, tankın üstüne çıkan, mücadeleyi yapan herkese kadın-erkek, yaşlı-genç herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz bir tarih yazdınız. Türkiye’ye bir tarih kazandırdınız.

Değerli arkadaşlarım, sadece darbe değil, demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz. Demokrasi milletin iradesidir. Milletin iradesi üzerindeki her türlü gölgeye son vermeliyiz. Bu azim ve kararlılıkla yola çıkmalıyız. Onun için diyoruz, ‘Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi’ diyoruz. Birinci sınıf demokrasi diyoruz. 21. yüzyılın insanı tam demokrasiye layıktır ve bunun mücadelesini vermeliyiz.

6- Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken 1921 yılında bir anayasa yaptılar. Anayasanın birinci maddesi şudur; “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyor. Evet, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bakın hakimiyet milletindir değil, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyor. Milleti yüceltiyor, vatandaşı yüceltiyor. Dolayısıyla hiç bir kimseye, hiç bir aileye, hiç bir gruba, hiç bir zümreye imtiyaz tanınmıyor. Vatandaşlar eşittir, vatandaşlar birliktedir. Kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün vatandaşlar kanun önünde eşittir. Cumhuriyetin eşitlik değerlerine, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir değerlerine hepimizin sonuna kadar sahip çıkması gerekiyor. 

Değerli arkadaşlarım, Gazi Mustafa Kemal dedi ki; “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”. Eğer Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiyse cumhuriyet bizimdir, cumhuriyet bizim alın terimizdir. Cumhuriyeti korumak, yaşatmak hepimizin görevidir. Elbette ki, tek başına bunları Mustafa Kemal Atatürk yapmadı. Cephede milletin makûs talihini yenen İsmet İnönü’ler, Fevzi Çakmak’lar, Rauf Orbay’lar, Kazım Karabekir’ler, Fahrettin Altay’lar hepsi cumhuriyetin kuruluşunda büyük emekleri vardır. Cumhuriyetin şu özelliği daha var. Ne dedik? Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir cumhuriyet. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamazdı. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı, Sayın Karaman TBMM Başkanı olmazdı. Eğer Bugün Cumhuriyet olmasaydı, Sayın Binali Yıldırım Başbakan olamazdı. Eğer bugün Cumhuriyet olmasaydı, Anadolu’nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye Genel Başkan olmazdı. Cumhuriyet bu kadar değerli, bu kadar önemlidir. O nedenle hepimiz cumhuriyete ve demokrasiye birlikte sahip çıkacağız. 

7- Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız. 150 yıllık parlamenter sistemimiz var, 150 yıl. Ve 15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi dik durarak, onurlu durarak bombalar yağarken, kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş Savaşı’nı nasıl yönettiyse bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttü. Bu nedenle açık ve net söylüyoruz; parlamenter sistemimizi daha da güçlendirmeliyiz.

8- Medyanın özgürlüğü. Bakın değerli vatandaşlarım, 15 Temmuz akşamı bağımsız medya olmasaydı belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi. Vatandaşlar sokağa davet edildi. Tankların üzerine çıkıldı. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı. Göğsünü siper etti tanklara ve mücadelesini yaptı. O nedenle parlamenter sisteme karşı yapılan bu darbe girişimine parlamento dik durarak gerekli cevabı vermiştir.

Değerli arkadaşlarım, medya özgürlüğünün bir diğer önemi de şudur; biz siyasetçiyiz, eksiğimiz olabilir, hatamız olabilir, yanlışımız olabilir ama bunları dile getirecek olan medyadır. Medyanın bağımsızlığına bütün siyasilerin saygı duyması ve önem vermesi lazım.

9- Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı. Bakın değerli arkadaşlarım, FETÖ terör örgütü ordunun içinde yuvalandı. FETÖ terör örgütü yargının içinde yuvalandı, FETÖ terör örgütü devletin her kademesinde yuvalandı. Biz buna daha önce F Tipi Örgütlenme diyorduk, şimdi Fetullah Gülen Terör Örgütü olarak tanımlanıyor. Savcı da iddianamesini böyle yazıyor. Yargının bağımsızlığı neden önemlidir? Adalet istiyoruz. Adaleti nerede tecelli ettireceğiz? Mahkemede tecelli ettireceğiz. Eğer bir hakim vicdanıyla değil, bir hakim Pensilvanya’dan aldığı talimatla karar veriyorsa o hakim hakim değil, o mahkeme de mahkeme değildir. O nedenle yargı bağımsızlığı çok önemlidir. Ve hepimiz bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Hemen şunu ifade edeyim, yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin belli bir görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir.

10- Değerli arkadaşlarım, laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar, milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik, inanca saygı demektir ve insana saygı demektir. O nedenle bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Kula kulluk yapmak değil, kula kulluk yapanların nasıl bir anlayışta olduklarını hep beraber gördük.

11- Demokrasinin güçlenmesine sadece bugün için değil, gelecekte de katkı vermek zorundayız ve demokrasinin güçlenmesi için mutlaka ama mutlaka sorgulayan bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekir. Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür yetişmeli, fikri hür yetişmeli çocuklarımız. Çocuklarımız birilerinden talimat alıp onun gereğini yapmamalı. Alınan talimatı, en azından kendi aklında bunu ölçmeli ve tartmalı. Ne diyor yüce yaradan? “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” diyor. Aklımızı kullanmanın yolu eğitim sistemini de bu şekle getirmektir. Çocuklarımız akıllarını kullanmalılar, dünyaları sorgulamalılar. Bakın, elin oğlu Mars’a uzay aracı gönderiyor, biz 21. yüzyılın Türkiye’sinde bir darbe girişiminin Türkiye’ye maliyetini görüyoruz. O nedenle hep beraber eğitim sistemini de güçlendirelim, gelecekteki demokrasimizi güçlendirmek ve derinleştirmek için bu çabayı hep birlikte gösterelim.

12- FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt, geçmişte Balyoz davası dediler, Ergenekon davası dediler, Casusluk davası dediler hiçbir günahı olmayan, devlete sadakatle bağlı olan pek çok subayımızın ki eski bir Genelkurmay Başkanı da dahil tamamını hapse attılar. O dönem en çok itiraz edenlerden birisi bizdik. ‘Yanlış yapıyorsunuz’ demiştik. Şimdi, onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. Tamamının FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür. Bir devlet adalet üzerinde soyluluk kazanır. Bir devlet adalet üzerinde devlet olur. O zaman buradan çağrı yapıyorum. Sadece size değil bütün Türkiye’ye. Sadece Türkiye’ye değil bütün siyasi liderlere. Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim. İtibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur.

Aziz kardeşlerim, değerli dostlarım, devlet haksızlıklarla mücadele ederken hukukun dışına çıkmamalıdır. Lütfen bu sözümü çok dikkatli dinleyin. İçimizden bir kişinin bir tek kişinin bile emeği, eseri, zamanı ziyan olduğunda bu tüm Türkiye’nin ortak kaybıdır. Tekrar ediyorum, bu ülkede bir kişi bile haksızlığa uğradığında, bir kişi bile mağdur olduğunda bu tüm Türkiye’nin kaybıdır. Bu nedenle ülkemizi yeniden inşa ederken yeni mağduriyetler yaratmamalıyız. Hukuk diyoruz, hukukun üstünlüğü diyoruz, adalet diyoruz, devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır. Hani deniyor ya adalet mülkün temelidir yani adalet devletin temelidir.

Sevgili dostlarım, 12 madde halinde yol haritamızı açıkladım. Eksiği olabilir, fazlası olabilir ama Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak hepimizin ortak görevidir. Benim de görevim, iktidardakilerin de görevi, sivil toplum örgütlerinin görevi, vatandaşın görevi. Buradan söz veriyorum ve şunu söylüyorum, hep birlikte mücadele edelim. Hep birlikte gereğini yerine getirelim.

Sevgili dostlarım, görüyorum ki bu meydanda en ön safında kadınlarımız var, tıpkı darbe gecesi tankların önünde durdukları gibi. Bundan büyük bir gurur duyuyorum. Bir toplum için nezaketin, şefkatin, sevginin kaynağı olarak gördüğüm kadınlarımızın hayatın her alanında daha çok var olmalarını bize eşlik etmelerini gönülden diliyorum. Kadınlarımızın desteği, katkısı, katılımı bizim için vazgeçilmez değerdedir. Hiç kimse unutmasın bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o ülke mutlu bir ülkedir. Bu ülkenin yiğit kadınlarının evladı olmaktan, kardeşi olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Çünkü hepimiz bu toprakların çocuklarıyız. Bu toprakların çiçekleriyle, türküleriyle, annelerimizin duaları ve ninnileriyle büyüdük. Birlikte kardeşçe yaşadık. Birlikte kardeşçe yaşayacağız. Birlikte kardeşçe mücadele edeceğiz. Bu topraklar bereketli topraklardır. Bu topraklarda Yunuslar var, Mevlanalar var, Hacı Bektaş-ı Veliler var, Neşet Ertaşlar var, Erzurumlu Emrahlar var, Ferhatlar var, Şirinler var. Bu topraklardan çıktı. Bu topraklarda huzur içinde, barış içinde demokrasimizi güçlendirerek farklılıklarımıza saygı göstererek birlikte mücadele etmeliyiz.

Sözlerimi Nazım Hikmet’in Milli Kurtuluş Destanı’ndan bir bölüm okuyarak sonlandırmak istiyorum.

"Dörtnala gelip uzak Asya’dan/Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/Bu memleket bizim/Kapansın el kapıları/Bir daha açılmasın/Yok edin insanın insana kulluğunu/Bu davet bizim/Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine/Bu davet,/Bu hasret bizim".

Evet, bu hasretle hepinizi, muhabbetle kucaklıyorum. Hepinize en içten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Allah bir daha Türkiye’ye böyle acı olaylar yaşatmasın. Hep beraber, hep birlikte yürek yüreğe, omuz omuza, kol kola demokrasimize saygılı olalım ve demokrasimize sahip çıkalım.

Hepinizi en içten selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun var olun. 

MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin konuşması

Bu mahşeri kalabalığı, yere göğe sığmayan bu izdihamı tazimle selamlıyorum.

Yurdumun her köşesinden gözü kulağı burada olan kardeşlerimi bağrıma basıyorum.

Heyecanınız güç veriyor, nurlu geleceği ve zorla dayatılan geceyi aydınlatıyor.

Tüm Türkiye’yi hasretle kucaklıyor, hepinize sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum.

Göğsümüzü kabartacak bu ihtişamlı coşkudan görüyorum ki,

Üzerimizde oynanan oyunlara,

Aramıza sokulmak istenen fitnelere rağmen cesaretle dik durdunuz.

Al bayrağımızı gururla yükselttiniz.

Şehitlere yüreklice sahip çıktınız.

Kardeşliği inançla savundunuz.

Hainlere dersini çekinmeden verdiniz.

Teröristlere haddini bildirdiniz.

Yenilgi nedir tanımadınız, ben de varım ve buradayım dediniz.

Yıkılmadım ve ayaktayım diyerek Yenikapı’ya koştunuz, yeni bir dirilişin müjdesini verdiniz.

Bahtiyarım, çünkü Türkiye’mizin şahlanışını gururla izliyorum.

Mutluyum, çünkü millet burada, irade burada, inanç burada, bükülmez bilek, eğilmez baş, yenilmez milli kudret burada, bu meydandadır.

Türkiye tüm güzellik ve görkemiyle yeni bir sefere Yenikapı’dan başlamaktadır.

Türk milleti kaderine sahip çıkmaktadır.

Hepinizle övünüyorum, Türk milletiyle iftihar ediyorum.

 Değerli Kardeşlerim,

15 Temmuz’da felaketimizi projelendirdiler.

15 Temmuz’da son nefesi vermemizi gözlediler.

Fethullahçı Terör Örgütü, milletimizin helali olan savaş uçaklarıyla saldırdı.

Helikopterler tepemizde uçuştu, bombalar, kurşunlar üzerimize yağdı.

15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilmişti.

İstanbul, 16 Mart 1920’de işgale uğramıştı.

Biliniz ki, 15 Temmuz yeni bir istila denemesi, yeni bir kıyım ve yıkım hamlesiydi.

Mondros’ta çerçevesi çizilip Sevr’de dayatılan imha planları 15 Temmuz’da yeniden gün yüzüne çıkarıldı.

Su uyur düşman uyumaz sözü bir kez daha anlam ve karşılığını buldu.

Zalimler, hainler, emperyalizmin maşaları bu defa Türk askeri kılığına girdiler.

Milletin silahını yine millete çevirdiler.

Milletin imkânlarını kullanarak yine millete öldürücü darbe vurmak istediler.

Alim ve hoca görünümlü bir terörist, sığındığı Pensilvanya’dan estirdiği beddua seanslarıyla, nefret söylemleriyle, öfke nöbetleriyle çetesine, cinayet örgütüne Türkiye’ye vurun emri verdi.

İblise ruhunu satan bu vaiz, Müslüman görünümlü bu voyvoda; vadanllıkta, ihanette Türk ve Türkiye düşmanlığında doruğa çıktı, fitne ve münafıklıkta rekorlar kırdı.

Haçlı emellerinin taşıyıcılığını yapan FETÖ Türkiye’nin kalbine nişan aldı.

Tarihi Şark Planı’nın hissedarları FETÖ’yü Türk milletine saldırttı.

 Türk vatanını çekemeyen, üzerine çöreklenmek isteyen, milletimizin varlığından rahatsız olan ne kadar kanı bozuk olan çevre varsa FETÖ’nün sırtını sıvazladı, eline silah tutuşturdu.

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü;

627 yıl önce Kosova’da mağlup olanların yeni bir kakışmasıdır.

620 yıl önce Niğbolu’da ezilenlerin tekrardan başını kaldırmasıdır.

572 yıl önce Varna’da, 563 yıl önce İstanbul’da, 490 yıl önce Mohaç’ta döktükleri kanda boğulduklarını sandıklarımızın yeniden karşı harekâtıdır.

15 Temmuz’da TBMM’yi, emniyet ve istihbarat kuruluşlarını bombalayıp, sivil ve masum vatandaşlarımızı katledenlerle; 101 yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusudur.

Bunlar Müslüman Türk’ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen yaratılmışların en aşağısı, en alçağıdır.

Ama unuttukları, ihmal ettikleri Türk milletinin asaleti ve gücüdür.

15 Temmuz’da tankın önüne milli vicdan dikildi.

15 Temmuz’da mütecaviz ve melun girişime millet dur dedi.

Demokrasinin namusunu, Cumhuriyet’in şeref ve kazanımlarını sizler korudunuz, milli sipere sizler yattınız.

Helal süt içmiş hangi vatan evladı, 15 Temmuz akşamındaki böyle bir tablo karşısında suskun kalabilirdi?

Kim, milletimize biçilmek istenen bu kefeni kader diye kabul edebilirdi?

Hangi millet ve vatan sevdalısı kardeşim olanları hazmedebilirdi?

Tanı ağarmayan zifiri geceye mahkum etmek istediler, itiraz ettiniz.

İradenizi çalmak istediler, reddediniz.

Yeri geldi tankın önüne yattınız.

Yeri geldi kurşunların üzerine tıpkı gül bahçesine girercesine yürüdünüz.

Ateşe, kine, nifaka kafa tuttunuz, ihanete bu aziz vatanı dar ettiniz.

Çünkü siz Türk milletisiniz.

Çünkü siz Türkiye’siniz.

Sizler büyük bir ecdadın, muazzam bir tarihin mirasçılarısınız.

Demirlemiş düşman gemilerini parmağıyla işaret eden Turgut Reis, Preveze’de haçlı donanmasını deviren Barbaros aynen sizin gibiydi.

Müslüman Türkü Avrupa’ya taşımaya yemin ederek canlarını Hakk’a emanet etmiş Akıncı Beyleri sizler gibi inanç doluydu.

Bağrına saplanan oklara rağmen surlara bayrak diken şehit sancaktarlar da sizin gibi şanlıydı.

İzmir’in işgaline hayır deyip silahına sarılan Hasan Tahsinle; Ankara’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda hainlere tek başına direnen ve ardından şehit düşen Astsubay Ömer Halisdemir aynı kahramanlık destanının farklı zamanlarda yaşayan neferleridir.

Şehit Özel Harekatçı polislerimiz arasında bulunan Demet Sezen, Gülşah Güler ve 2 çocuk annesi Sevda Güngör;  96 yıl önce düşman karargahının on adım önünde şehit düşen Tayyar Rahmiye Hanım kadar cesaret ve korkusuzdu.

Ankara Gölbaşı Özel Hareket Daire Başkanlığına F-16 uçaklarıyla saldırıp 51 evladımızı şehit eden hainler, onların destekçileri, yardım ve yataklık yapan işbirlikçileri asla Türk milletini pes ettiremezler, sırtını yere getiremezler.

Türk milleti küresel mahfillerde yazılan senaryoların farkındadır.

Dost görünümlü düşmanları, Müslüman kisveli müşrikleri, ağlaya sızlaya merhamet istismarı yapıp sonra da terörizmin sofrasına hizmetkarlık yapan takiyye ustası hainleri tanımaktadır.

Bu vatan üç beş teröristin keyif ve sözde vaazlarıyla düşmeyecektir.

Zira bu vatan, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Ve üzerinde yaşadığımız topraklar vatandır, nitekim tertemiz şehit kanıyla yoğrulmuş, karılmış ve karışmıştır.

15 Temmuz’da şehit olan 239 kardeşimizin sımsıcak kanı toprakla buluşmuş, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olduğunu, bölünmeyeceğimizi, parçalanmayacağımızı adeta tescillemiştir.

FETÖ ve ihanet yoldaşı PKK, IŞİD, PYD ve YPG’nin şehit ettiği tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

15 Temmuz terörist saldırısında yaralanan vatandaşlarımıza şifalar temenni ediyorum.

Diyorum ki, şehitler ölmez vatan bölünmez.

 Aziz Vatandaşlarım,

Bugün düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi’yle Türkiye tek yürek olduğunu göstermiştir.

Ayrımız, gayrımız yoktur.

Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur.

Ecdadımızın hayır duaları, şehitlerimizin hatıra ve vasiyetleri hepimizin namusuna emanettir.

Birliğimizi kıskançlıkla, kararlı bir şekilde korumalıyız.

Kutuplaşma ve cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz.

Şehitlerimizin ruhları,

Şehit analarının gözyaşları,

Yetimlerinin yürek yaraları,

Nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, yanımızdadır ve aramızdadır. 

Sizler darbe heveslerini teröristlerin kursaklarında bıraktınız.

Devlete ve millete meydan okuyan çürümüşleri elinizin tersiyle ittiniz.

Bu nedenle 15 Temmuz bir milat, bir dönüm noktasıdır.

Nereli olursanız olunuz,

İster güneyden, ister kuzeyden,

İster doğudan, ister batıdan,

Kim olursanız olunuz,

Ülkemin neresinde doğarsanız doğunuz,

Kökünüz, kökeniniz, mezhebiniz ne olursa olsun,

Vatanım, bayrağım, milletim, demokrasim, şehitlerim, kardeşliğim ve mukaddesatım demek için Yenikapı’yı doldurdunuz.

Bu ruh devam ettiği müddetçe hiçbir hain bize yanaşamayacaktır.

Milli birlik ve kardeşliğimiz sağlam kaldığı, hatta sürekli tahkim edildiği sürece hiçbir çıldırmış, hiçbir hayasız ve vicdansız Türkiye’ye saldırmayı aklından bile geçiremeyecektir.

Yeni bir sayfa açalım, milli bir uzlaşmayla, hukukun üstünlüğünü gözeterek, insan hak ve özgürlüklerini muhafaza ederek geleceğin yol haritasını çizelim.

Türkiye’nin tarihsel haklarını lekelemeye cüret edenleri şaşkına çevirelim.

Bu arada Türk askeri topyekûn darbeci ve suçlu görülmemelidir.

Ordu-millet dayanışması canlandırılmalı, Mehmetçik gözden ve gönülden çıkarılmamalıdır.

Bu sisli ve tereddütlü ortamda, mazlum vatandaşlarımız ve kamu görevlileri mağdur edilmemelidir.

Suçsuzu suçludan ayıracak adalet şuuru eksiksiz ve faal olmalıdır.

Yeni manda özlemlerine geçit vermeyelim, bu milleti himayesi altına almaya kalkışan vesayetçi odaklara şans tanımayalım.

Bizanslı Diyojen’in nesli fırsat kollamaktadır; ve de 15 Temmuz bunun ispatıdır.

Tekfurların varisleri devrededir, İstanbul’u kaybeden Konstantin’in torunları iştahla dağılmamızı beklemektedir.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa karşısında kabuslar gören Viyana,  Boğaz’ın sularına gömülmüş Kraliyet donanması, Anadolu’dan defolup giden yedi düvel tarihsel hesabı görmek için sabırsızdır.

Nene Hatun, Aziziye tabyalarından sökülüp atılan Ermeni çeteleri karşısında nasıl devleşmişse, bizler de Türkiye karşıtı cepheye öyle hareket etmeliyiz.

Anımız birdir, adımız birdir, atimiz birdir; biz Türk milletiyiz.

Yedi bölge, dört mevsim, 81 vilayetle Türkiye’yiz.

Kültür ve medeniyet beşiği bu topraklarda yeni bir Fetret Devri’ne izin veremeyiz, vermeyeceğiz.

Taht kavgası değil, talih ve tarih ortaklığıyla istikbale yürümeli, istiklalimizi müdafaa etmeliyiz.

Tükenmemiş düşmanlıkların hedefindeyiz.

Unutulmamış yenilgilerin karşı mevziisindeyiz.

Bugün yaşadıklarımızın kökü geçmişte, derinlerdedir.

Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş husumet saklandığı yerden yeniden doğrulmuştur.

Bu tam bir hesaplaşmadır.

Biz hasbi olursak, biz kesrete yüz çevirip vahdet denizine hep birlikte açılırsak bizi kimse yenemez, bize kimse boyun eğdiremez.

Bin yılın kaynaştırdığı Türk milleti oyunları boşa çıkaracaktır. Bunun şartı kısır ve sanal çekişmelere son verilmesidir.

Tuzaklar tümden bozulacaktır.

Millet yediden yetmişe yeniden doğacak, tereddüt ve tehditlerin perdesini yırtıp atacaktır.

Tarih boyunca, “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” ecdadımızın bizlerden beklentisi budur.

Dikkat ediniz:

Şehadet deyince,

Gazilik deyince,

Al bayrağı görünce,

İstiklal marşını duyunca,

Gözleri hasretle yaşarmayan,

Göğüsleri gururla kabarmayan,

Yürekleri coşkuyla çarpmayan,

Vicdanları titremeyenle paylaşacak ekmeğimiz olmayacaktır.

Onları iyi belleyiniz.

Onlar asla ve asla bizden değildir.

Onlar kuzu postuna bürünmüş kripto canavarlardır.

Vatan sahipsiz değildir.

Millet yetim değildir.

Devlet öksüz değildir.

İçten ve dıştan kuşatılan Türkiye; iman, sadakat ve sevda dolu milli kalplerle yükselecek, yükseldikçe başı arşa değecektir.

15 Temmuz’da yaptınız, bundan sonra da çemberi yaracak ve ülkeyi kurtaracak olan gene sizlersiniz.

Başarmaktan başka çaremiz yoktur.

Bağımsız yaşamaktan başka seçeneğimiz yoktur.

Devleti kanser gibi sararak yok oluşumuzu projelendiren FETÖ ve efendilerini tasfiye ve telin etmekten başka yol da bulunmamaktadır.

Tuzaklarla dolu engelleri aklımızla, ferasetimizle, faziletle bereketlenmiş kalplerimizle birer birer aşıp mutlaka Türkiye’yi sonsuzluğun ufuk çizgisine taşıyacağız.

Muhtaç olduğumuz kudret, inanç, cesaret ve müjde İstiklal marşımızın satırlarında vardır:

Korkma, diye başlıyor İstiklal marşımız, Korkma!

Korkma, varsın ihanet karanlık sokaklarda kol gezsin,

Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin,

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Fethullahçı Terör örgütüyle birlikte küresel güçlerin tetikçiliğini yapan diğer cinayet ve ihanet çetelerinin kökünü hep birlikte kurutmak zorundayız.

Aksi halde yarın Mahkemeyi Kübra’da bunun hesabını veremeyiz.

Bize vatan bırakan şehitlerimizin yüzüne bakamayız.

Hala teröristbaşı Gülen’i ülkemize vermemek için bin dereden su getiren ABD’ye, 15 Temmuz’u anlamayan Vatikan kafasına, darbecileri kollayan ve açık tavır göstermeyen tüm ülkelere karşı Türkiye’nin büyüklüğünü gösterelim.

Bir olalım, diri duralım.

Türkiye Cumhuriyeti var olacaktır, teminat sizlersiniz.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacaktır, güvence yine sizlersiniz.

Diyorum ki, birlik ve dayanışmamız daim olsun.

Rabbim aziz milletimden razı olsun.

Biliniz ki, inanıyorsanız üstünsünüz, zaferi kazanacak olan da sizlersiniz.

Bugün değeri çok daha iyi anlaşılan bir mücadelenin kahramanı ve devletimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının aziz hatırasını bir kez daha saygı ve şükran duygularımla anıyorum.

Bu vesileyle, tarih boyunca Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bugün teröristlerle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi, aziz vatandaşlarımızı ve gazilerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum.

15 Temmuz’dan beri 22 gündür tutulan demokrasi nöbetinin ve bugünkü mitingimizin hayırlı olmasını niyaz ediyor, emeği ve katkısı geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Şu anda Türkiye’nin birçok meydanında bizleri izleyen vatandaşlarıma en kalbi duygularımı iletiyorum.

Sözlerime son verirken hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, her birinizi Allah’a emanet ediyorum.

Ne Mutlu Türküm Diyene.

 Yenikapı’da yapılan yukardaki konuşma ve  açıklamalarda özetle  şu mesajlara yer verildiğini görmekteyiz:

Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar’ın mesajları:

1- FETÖ tarihimizde görülmemiş bir şekilde vatanımıza, milletimize, cumhuriyetimize bu zilleti ve rezaleti yaşatmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin şan ve şerefle dolu geçmişine kara bir leke sürmüşlerdir.

2-FETÖ darbe girişiminin halkımızın “Peygamber Ocağı” olarak adlandırdığı Türk Silahlı Kuvvetlerinin, vatanını, milletini, bayrağını seven ezici çoğunluktaki mensuplarıyla kesinlikle hiçbir alakası yoktur.

3-Asil milletimizin gözünü budaktan esirgemeden canı pahasına; millî iradenin hakimiyeti ve demokrasinin idamesi için gösterdiği kahramanlık ve fedakârlık her türlü takdirin üzerindedir.

4- Tarihsel niteliğimiz olan Ordu-Millet  kavramının daha da güçlenmesi sağlamıştır.

5- Zafer, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, asil milletimizin yüksek değer ve hedeflerine inananlarındır,

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mesajları

1--Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”. Eğer Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesiyse cumhuriyet bizimdir.

2-Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.

 İlk iş camide siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak.

3-TBMM, Gazi Meclistir.

4-15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize

5- Bir musibet bin nasihatten evladır.

6- Liyakat sistemi önemlidir. Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız.

7-Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi’ diyoruz.

8-Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.

9-Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız.

10- Yargı bağımsızlığı çok önemlidir. Ve hepimiz bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz.

11- Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini kullanarak, inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı işin içinde olanlar, milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük.

12-Çocuklarımız irfanı hür yetişmeli, vicdanı hür yetişmeli, fikri hür yetişmeli.

13- Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim. İtibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur.
14-Hiç kimse unutmasın bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o ülke mutlu bir ülkedir.

15- Hep beraber, hep birlikte yürek yüreğe, omuz omuza, kol kola demokrasimize saygılı olalım ve demokrasimize sahip çıkalım. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ninmesajları:

1-Heyecanınız güç veriyor, nurlu geleceği ve zorla dayatılan geceyi aydınlatıyor.

2- Mutluyum, çünkü millet burada, irade burada, inanç burada, bükülmez bilek, eğilmez baş, yenilmez milli kudret burada, bu meydandadır.

3- Türkiye tüm güzellik ve görkemiyle yeni bir sefere Yenikapı’dan başlamaktadır.

4- Türk milleti kaderine sahip çıkmaktadır. Hepinizle övünüyorum, Türk milletiyle iftihar ediyorum.

5- Mondros’ta çerçevesi çizilip Sevr’de dayatılan imha planları 15 Temmuz’da yeniden gün yüzüne çıkarıldı. Su uyur düşman uyumaz sözü bir kez daha anlam ve karşılığını buldu.

6- Türk vatanını çekemeyen, üzerine çöreklenmek isteyen, milletimizin varlığından rahatsız olan ne kadar kanı bozuk olan çevre varsa FETÖ’nün sırtını sıvazladı, eline silah tutuşturdu.

7-15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü;627 yıl önce Kosova’da mağlup olanların yeni bir kakışmasıdır.

8-15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü;620 yıl önce Niğbolu’da ezilenlerin tekrardan başını kaldırmasıdır.

9-15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü;572 yıl önce Varna’da, 563 yıl önce İstanbul’da, 490 yıl önce Mohaç’ta döktükleri kanda boğulduklarını sandıklarımızın yeniden karşı harekâtıdır.

10-15 Temmuz’da TBMM’yi, emniyet ve istihbarat kuruluşlarını bombalayıp, sivil ve masum vatandaşlarımızı katledenlerle; 101 yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusudur.

11- Bunlar Müslüman Türk’ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen yaratılmışların en aşağısı, en alçağıdır.

12- Ateşe, kine, nifaka kafa tuttunuz, ihanete bu aziz vatanı dar ettiniz.Çünkü siz Türk milletisiniz.Çünkü siz Türkiye’siniz.

13- Demirlemiş düşman gemilerini parmağıyla işaret eden Turgut Reis, Preveze’de haçlı donanmasını deviren Barbaros aynen sizin gibiydi.

14- Bağrına saplanan oklara rağmen surlara bayrak diken şehit sancaktarlar da sizin gibi şanlıydı.

15-15 Temmuz’da şehit olan 239 kardeşimizin sımsıcak kanı toprakla buluşmuş, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olduğunu, bölünmeyeceğimizi, parçalanmayacağımızı adeta tescillemiştir.

16- Diyorum ki, şehitler ölmez vatan bölünmez.

17- Sizler darbe heveslerini teröristlerin kursaklarında bıraktınız.Devlete ve millete meydan okuyan çürümüşleri elinizin tersiyle ittiniz.

18- Yeni bir sayfa açalım, milli bir uzlaşmayla, hukukun üstünlüğünü gözeterek, insan hak ve özgürlüklerini muhafaza ederek geleceğin yol haritasını çizelim.

19- Bizanslı Diyojen’in nesli fırsat kollamaktadır; ve de 15 Temmuz bunun ispatıdır. Tekfurların varisleri devrededir, İstanbul’u kaybeden Konstantin’in torunları iştahla dağılmamızı beklemektedir.

20- Anımız birdir, adımız birdir, atimiz birdir; biz Türk milletiyiz.Yedi bölge, dört mevsim, 81 vilayetle Türkiye’yiz.Ne Mutlu Türküm Diyene.


Halkın birbirini sevmesi ve birlikte hareket edebilmesi için bu güzellikleri devam ettirmeliyiz.

 Vatan sözkonusuysa gerisi teferruattır.

 

KAYNAK:İNTERNET

 (Devam edecek)

 
Toplam blog
: 40
: 195
Kayıt tarihi
: 21.09.15
 
 

Üniversite mezunu olup,öğretmenlik yapmaktayım. Kitap okumayı ve yazı yazmayı seviyorum. Vatanımı..