Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

15 yaşa mektup

Çarpışma gibi bir şey benden istenilen…15 yaşınla yüzleşmek; yüzleşmek demek bir parça da yüzleştiğin şeyi kabullenmektir. Kabullenmek de artık canının daha az acıyor olması demek değil midir? Yüzleşmek kaçmaktan vazgeçmektir. Ve ben hala kaçıyorum ve halen o ergen ruh hali; ara sıra mideme giren bir kramp yada bir baş ağrısı gibi bazen içimdeki bene giriyor. Biraz bekleyince çıkıp gidiyor olsa da canımı acıtıyor.

Benim 15 yaşlarım, duygusal dalgalanmalarımın en çok olduğu dönemimsin sen. Feniletilamin hormonunun salgılanmasını beklediğim yıllar yada sık sık Feniletilamin hormonunun salgılandığını yani aşık olduğumu zannettiğim yıllar. Hala mı Feniletilamin’in nasıl bir şey olduğunu bilmediğimi sorabilirsin bana, cevabım hayır, artık o delilik noktasının ne olduğunu biliyorum ve sen bana ara sıra uğradıkça hayatımda bir kez yaşadığım, hormon seviyemin en üst seviyede olduğu halimi özlüyorum ve acaba diyorum. Sen gidince de yok öyle bir şey deyip otomatiğe bağlıyorum kendimi biranda. Artık ‘ne ve nasıl olacaklar’ yok hayatımda, ‘acaba şöyle olsaydı nasıl olurdular’ var sadece.

Bu şehirde doğdum bu şehirde öleceğim, İstanbul; hala içimi titreten, gözlerimi dolduran şehir. İstanbul’a ulaşma ve kavuşma arzusu,seninki gibi canlı ve dinamik değil artık; arka bahçemde ancak ergen ruh hali moduma girdiğimde aralanan çıkış kapısından içeri giren bulutlu bir yaz güneşi, nem kokusu ve bohemian rhapsody sadece.

Hala hiç değişmeden bugünlere gelen ortak yanlarımızda var seninle, mesela hala dünyadaki katliamlara kendi hayal alemimde son veriyorum. 15’li yaşlarımda Kosovanın kurtuluşu, şimdi ise Lübnan'daki savaşa son veren, dünyayı kurtaran kadın! Her ikisinde de tek başına kahraman olan ben.

Ve hala Oscar törenlerinde, bir ara tuvalete gidip; Oscar'ı kazanan ben oluyorum ve aynaya bakarak teşekkür konuşmamı yapıyorum, dönem dönem teşekkür ettiğim kişiler değişse de kurgu aynı, hayal aynı, mekan aynı…

Ve İsmail, bırakmak istemediğim sigaram. Bırakamadığım değil bırakmak istemediğim İsmail. Her yerde sağlığa zararlıdır yazıyor ama… Bu gidişle de her ikisi de bırakamayacaklarımın başında olacak.Bu noktada senden farklı olmak için neler vermezdim ancak hala İsmail’in duygusal olarak nasıl olduğundan öte fiziksel olarak nasıl olduğu ve nasıl konumlandığı ilgi alanım.

Tam olarak idrak etmesem de artık biliyorum ki nehrin yönünü değiştiremiyorsun, "hayat böyle bir şey işte" demekten başka çare yok: İstiyorsun, elde ediyorsun, sıkılıyorsun ve yeni bir şey daha istemeye başlıyorsun. 15’li yaşlarım hep 30’lu yaşlarını bekledin, o zaman yırtacağını, o zaman mutlak mutluğu tadacağını zannettin. Ama bir hata ettin, yanlış dua ettin Yaratana, sen mutluluk diye dua ederken annen huzuru da ekledi dualarına. İkisi birarada diye bir hayatın olmadığını bilemedin, bilemediniz. Yine tam idrak etmemiş olsam da eğitim, meslek, evlilik, iş ve para gibi maddi girdilerin mutlak mutluluk olmadığını kabullenmiş durumdayım. Ve seninle aynı hatayı yapmaya devam ediyorum. Şimdi de 40’lı yaşlarımı bekliyorum, sadece huzura ihtiyaç duyacağım, tüm istenç bağlarımın yavaş yavaş kopmaya başlayacağı çağlarımı… Aynı hata geleceği bekleyip anı ıskalamak! Ve biliyorum ki benim gibi bir kişinin anı yakalayabileceği tek bir an var: Ölüm anı...

Annem ikinci çocuğu doğur diyor, ikinci çocukla ergen ruh hali sona erermiş, tüm acabalar, hayaller silinir, geriye sadece gerçekler kalırmış. Hala ne kadar çok ortak yönümüz var değil mi, anneme kulak asmıyormuş gibi yapıp, ağzından çıkan her şeyi kılavuz yapıyoruz.

Ama bu sefer annemi dinlemeyeceğim, etkisinden kurtulmaya çalışsam da arka bahçemi yıkmayacağım. Biliyorum arka bahçemdesin 15 yaşım; bazen kar yağsa da, bazen güneş açıp bahçemdeki çiçekler öyle güzel kokmaya başlıyor ki, çiçeklerin kokusu çocuğumun kokusuna karışıyor. Çocukken oyuncak bebeğim için yaptığım battaniyeden ev, artık gerçek bir çocuğa ve gerçek bir yuvaya dönüştü. Sen de benim 15’li yaşlarım ara sıra gelen baş ağrısına değil burnuma gelen hafif ve tatlı bir çiçek kokusuna dönüş.

 
Toplam blog
: 3
: 876
Kayıt tarihi
: 03.11.06
 
 

1979 İstanbul doğumluyum. 5 yaşında bir kızım var...