Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '17

 
Kategori
Efsaneler
 

15.000 Yıllık Yaradılış Hikayesi

15.000 Yıllık Yaradılış Hikayesi
 

Batık Kıta Mu


1926 yılında bir İngiliz Subayı olan James Churchward “Kayıp Kıta Mu” adlı kitabında kadim Mu kıtasının batış hikayesini anlatırken Naakal rahiplerinden de bahseder.

Aden Bahçesi’ne ev sahipliği yaptığını söylediği ve 64 milyon insanın yaşadığı Pasifik Okyanusu’ndaki Mu Kıtası, Churchward’ın anlatımına göre günümüzden 50.000 yıl önce tek bir gecede gelen büyük bir doğal felaket sonucu okyanusa batmış. Kıtanın batmasıyla birlikte Naakaller rahipleri kadim bilgeliği dünyanın çatısı olarak tabir edilen Tibet’e taşımışlar.

Mu ana kıtası batmadan önce Maya, Uygur ve Atlantis kolonilerini de kurmuş. Mu kıtasının batmasına sebep olan doğal felaket Meksika ve civarıdna da bazı jeolojik kanıtların gösterdiği gibi büyük bir sel felaketine sebep olarak Maya kolonisinde de büyük yıkıma sebep olmuş. Ancak kadim bilgelik Orta Amerika’da Naguel rahipleri tarafından da korunmuş. İlginçtir ki Tibet’teki Naakal rahipleri, Mayalarda Naguel olarak geçerler. Hem isim hem de öğretilerinin içeriklerindeki benzerlik şaşırtıcıdır. Daha da ilginci Mu Kıtası’ndan ve onun hikayesinden ilk defa bahsedenin James Churchward olmasına karşın yıllar sonra Meksika’da arkeolojik kazılar yapan Niven’in de Ana Kıta Mu ile ilgili kadim Naakal dilinde yazılan tabletler bulmuş olmasıdır. Niven hem Churchward’ın hikayesini teyit eden kanıtlar ortaya çıkarmış ancak bu kanıtların Meksika’dan çıkması Maya kolonisinin varlığına işaret ediyor gibidir.

James Churchward işi gereği Tibet’te görevlendirildiği dönemde Tibet rahipleriyle tanışır ve bir süre sonra onlar ile sağladığı güven ilişkisi sonucu dünyanın bilinmeyen kadim geçmişine dair bilgiler ona aşikar kılınır. Gerçi dünyanın yeni bir uyanış dönemine girmesinin arifesinde olduğu için bu bilgilerin Churchward ile paylaşıldığı da söylenir.

Kısacası Mu batınca oradan kaçan yönetici bilge rahiplerin Tibet’te kayda aldıkları 15.000 yıllık metinler Churchward’a açılmış. Tabii bu tabletleri okuması için de Naakal dilini öğrenmesinden sonar...

Mu ve Naakaller üstüne bu kadar bilgiden sonra Naakal tabletlerindeki Yaradılış’a dair anlatıma bir bakalım…

 

"Başlangıçta evren yalnızca bir ruhtu. Hiçbir hayatiyet belirtisi yoktu; dingin, ıssız ve sessiz. Uzayın enginliği boş ve karanlıktı. Yalnızca Yüce Ruh,  Kendiliğinden var olan Kudret, Yaradan, Yedi Başlı Yılan dipsiz karanlıkta hareket ediyordu.

Âlemleri yaratma arzusu duydu ve âlemleri yarattı ve üzerindeki canlılarla birlikte Dünya’yı yaratma arzusu duydu ve üzerindeki tüm canlı varlıklarla birlikte dünyanın yaratılışı şu şekilde oldu;

Yedi Başlı Yılan’ın yedi en yüksek akıl niteliği yedi emir verdi."

 

Hiçlikten varlığa geçişten bahsediyor bu metinlerde. Kur’an-I Kerim’de Zariyat Suresi'nin 47. ayetine diyor? "Semayı azametle Biz kurduk ve ona durmadan vüs'at veriyor ve genişletiyoruz." Bu da Big Bang ile başlayan Yaradılış’ın bir “taşma” yani südur, olduğuna işaret ediyor gibi. Yani Yaradılış bir çoğalma değil taşma olayı. Yani bardaktan boşalan suyun taşması ve geniş bir alana dökülmesi misali.

Peki Naakal tabletlerindeki yaratma arzusu… Tasavvuf’ta bilinmekliğini isteyen ve Evreni yaratan Allah'ın Kur'an'ı Kerim'deki yaradılış anlatımına benzemiyor mu? BEN GİZLİ BİR HAZİNEYDİM, BİLİNMEK İSTEDİM.

 

Tevrat’ta Yardılış söyle açıklanıyor…

Yar.2: 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.

Yar.2: 3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

Burada da bir yedi var. 6 günde Yaradılış ve sonra Tanrı’nı işini bırakıp 7nci günde dinlenmesi.

 

Peki Kur’an nasıl anlatıyor?

Araf suresi 54.ayet ise diyor ki; “Şüphesiz ki Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratmış*, sonra arşın üzerine istiva etmiş

Yine 6 günde Yaradılış ve 7nci gün istiva ediş.

 

7 sayısının gizemi her yerde olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor. Hakikat tek olduğuna göre tüm hakikati arayış yolları hakikati arayışın farklı versiyonları değil mi?

İnka, Maya, Tibet, Çin, Sufi, Mısır, Kabala, Afrika ve Kızılderili öğretileri, Şamanizm vs vs... Tüm kültürlerde benzer anlatımlar var. Evet, hakikat aynı ve tek... Bu yüzden ben diğer kanalları da incelemek lazım. Zira hepsi aynı okyanusa çıkan nehirler.

Allah istese tek bir inancı hakim kılar ve gerisini yok etmez miydi? Elbette ki her şeye Kadir olan, “Ol” deyince olduran Allah istese yapardı.. Ancak hepsine izin verdiğine göre herkese kendine ulaşmak için şans verdiğini düşünüyorum. Herkese göre farklı yollar var. Farklı yollar olduğuna göre de herkes için O’na varmak mümkün olsa gerek. Yeter ki, kişi ulaşmak istesin. Her şey niyet ile başlıyor, inanç dolu bir gayret ile kısmetine varıyor.

 

Sevgiler,

Kenan

 

NOT: Bu yazımı beğendiyseniz bu sayfanın altındaki ÖNERİLERİNE EKLE’ye basarak ya sosyal medyada paylaşarak daha fazla insana ulaşmasına yardımcı olabilirsiniz.

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..