Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

15 Temmuz'da Demokrasi kazandı

15 Temmuz'da Demokrasi kazandı
 

Ben eğitim görmüş bu yüce milletin bayrağına ve toprağına hayranım. Dini, ırkı, mezhebi, rengi ne olursa olsun tüm insanlarını seven ve saygı duyan sade bir vatandaşım. Bu koca memlekette Al bayraklarının direklerinden başka dikili bir ağacım da yoktur. Bu son günlerde yaşanan bu darbeleri asla uygun görmüyor ve hiç birini de alkışlamıyorum. Lanetlıyorum  doğrusu.

27 Mayıs 1960 larda rahmetli  Adnan Mendes’e karşı yapılan askeri darbeyi çok iyi anımsıyorum. O yıllarda ben bir ortaokul öğrencisi idim.”Devletin parası kalmadı” diyerek vatandaşlardan para topladılar. Rahmetli annem bir çift küpesini ve parmağındaki bir altın yüzüğünü devlete armağan etmişti. Darbeden önce Adnan Menderesi gazete köşelerinde göklere çıkaranlar 27 Mayıs’tan sonra bir çoğu  “U” dönüşü yaptılar. Eğer bu darbe gerçekleşmiş olsaydı bugünkü gazetecilerimizin çoğu yine  bir “U” dönüşü yaparlardı. Çiçeklerle kuyruğa geçeceklerdi. Mevcüt hükümete bin bir eksik ve kusur bulurlardı. Çok şükürki bu darbe gerçekleşmedi.

Yaşadığım darbeler:

27 Mayıs ihtilali (1960)

22 Şubat Talat Aydemir’in ayaklanması (1963)

20 Mayıs ikinci Talat Aydemir Ayaklanması ( 1963)

12 Mart  Muhtırası (1971)

12 Eylül Kenan  Evren Darbesi (1980)

28 Şubat Post Modern Darbe (1997).İyice anımsıyorum o günlerde Başbakan olan Prof.Dr. Necmettin Erbakan’a yüzüne doğru hiç utanmadan küfredenler vardı. Sonra onu palan-pandıras altaşağı ettiler. Bu dönem “Post Modern Darbe” olarak tarihe geçti. Rahmetli Erbakan istifa etmek zorunda kalmıştı.

Peki bu darbeleri yapan kişiler, komutanlar ve hakimler, savcılar şimdi nerelerde? Adnan Menderes ve iki arkadaşını dar ağacına gönderenlerin adları, esamesi bile okunmuyor.

Ama rahmetli Adnan Mendres’in adı caddelere, bulvarlara ve Üniversitelere verildi. Şimdi Aydın’da memlekete hizmet veren Adnan Menderes Üniversitesi vardır. Gururla Aydın’a hizmek veriyor. Kenan Evren’in ve arkadaşlarının nasıl öldüklerini hepimiz yaşadık. Aradan 30 yıl geçtikten sonra mahkeme mahkeme dolaşıp durdular. Hak ve adalet hiç bir zaman kaybolmaz. Kim ne ekerse günün birinde onu biçer. Ah yerde kalır mı? Bir de“alma mazlumun ahını  bir gün çıkar aheste aheste”!…    

15 Temmuz 2016 gecesi uzun bir gece oldu. Türkiye bir kanlı darbeyle uyandı. Sabahlara kadar top ve uçak sesleri altında hepimiz heyecanlı dakikalar yaşadık.

TRT’de okunan bir bildiri bir askeri darbenin gerçekleştiğini söylüyordu. Darbeci askerlerin bildirisini TRT’den sipiker bir bayan (Tijen Karaş) okuyordu. Heyecanlı, isteksiz okuduğu her halinden belli idi. Sonradan da  itiraf etti. “Beni ölümle  tehdit ettiler, okumak zorunda idim” dedi… Ama ne de olsa bir bayandı. Çok şükür ki bu bildiri  demokrasiyi benimsemiş Türk milleti  tarafından şiddetle ve azimle uygun görmedi ve püskürtüldü. O gece koca TBMM uçakların attığı  bombalarla sarsıldı. TBMM‘nin kuruluşundan bu yana 96 yıl geçti. Yapılan darbelerden böyle yobazca, vahşice ve haince böyle bir zülüm görmedi. Uçaktan atılan bombalarla TBMM’ni yerle bir ettiler. Çok şükür ki burada ölen olmadı.  

Aslında seçilmiş bir hükümeti topla, tüfekle ve uçaklarla devirmeye gerek yok. Memlekette  demokrasi vardır. Bu hükümetin kusurları varsa bir başka seçimde sandık başına gider, özgürce oyunu kullanırsın. Hükümetler seçimle gelir ve seçimle giderler. Burada Gazi M. Kemal Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Hakimiyet  kayıtsız, şartsız milletindir”. Bilmiyorum başka söze gerek var mı?

Bu darbe hazırlıklı idi, kim nederse desin, ne söylerse söylesin bu askeri darbe ufak, tefek adamların işi değildir. Bu darbe veya  hükümete tarşı olan ayaklanma  kemler tarafından  yapıldıysa   iyice araştırılmalıdır.  Adalet ve hukuk   bağlamında  gerekli  cezasını  almalıdır. Rusya, Cia, İŞİD,  Pkk, Feto, İsrail, ABD,  Fransa  gibi   devlet ve örgütlerin  parmağı da  olabilir.  Çünkü  Türkiye'nin   düşmanları  çoktur...  Bu ayaklamada  adı geçen örgütlerin bu  gibi kimler  tarafından   yapıldığı  Genel Kurmay Baklanlığı  ve  MİT gibi  kurum  ve kuruluşlar  tarafından  iyice   araştırılmalı ve incelenmelidir.    Peşin  hükümlere varmadan  iyice  araştırlmalıdır. Gerçekler  ne ise  sağlıkla ortaya çıkkılmalıdır.  Gerekli  cezalar  ona göre     adilane verilmelidir. Bu  darbenin  içinde çok sayıda  generaller  , Amiraller, Albaylar,  yarbaylar , kurmay   rütbeli subaylar vardır. Kahraman   ve soylu  bir Türk Ordusu   içinde  böylesine kişilerin bulunması  cidden   insanı düşündürüyor ve üzüyor... Bu darbe kunusu   ciddi  bir iştir,  aceleye getirilmemelidir... Alınan  kararlar  verilen cezalar -sağlıklı olmalıdır...Yapanlar cezasını    en ağır bir şekilde almalıdır...Birmlik vebarberlik içinde yaşamalıyız. Çünkü   TÜRKİYE hepimizindir. Gİdeceğimiz başka bir  Türkiye de  yoktur...Türkiye    bir  Afrika ölkesi  veya  SURİYE değildir...

Baksanıza Uçaklar planlı olarak İncirlik’ten kalkıyorlar, Ankara’da TBMM’ni bombalarken, Çankaya’da Genelkurmay Başkanlığı’nın önünde tanklar boy gösteriyor. İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nün yolu eli silahlı  askerlerle yolları kapatıyorlar. Ankara’da Genel Kurmay Başkanı rehin alınıyor. Üstelik darbe girişiminde adı şanı beli Orgenereller, Tümgeneraller, Tuğgeneraller ve Amirallarin adı geçiyor. 37 Üst rütbeli asker vardır. Bir vatandaş olarak ben bunu şerefli Türk Ordusuna hiç yakıştıramadım. Üzüldüm ve unutandım doğrusu…  

Demek ki bu askeri darbe öyle sıradan basıt bir şekilde planlanmamıştır. Bildirileri bile  profesyonel cümlelerle başliyordu. Çok açık ve yüksek ifadeler vardı. Çok şükür amacına ulaşamadı…Bazılarının keyfi kursaklarında kaldı…

Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın duyarlı; sakin ve sağduyulu konuşmaları, demokrasiye inanmış vatandaşlarımızın kadın, erkek demeden eldeki bayraklariyla tankların önüne geçmelerine aşkışlanacak bir kahramanlıktır. Darbeyi kabul etmeyen bazı ordu mensupları ve emniyet teşkilatının katkılarıyla bu darpe püskürtüldü.  

Bu kan dökücü gecede 161 vatandaşımız, askerimiz ve polimiz şehit oldu. Ayrıca 1154  yaralı vatandaşımız vardır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Yüce Türk milletine ve saygıdeğer acılı ailelerine de başsağlığı diliyorum. Ayrıca TBMM  üyelerine de geçmiş olsun diyorum.

Bu kanlı darbede eli, parmağı olanlar mutlaka cezalarını bulmalıdır. Hak ve hukuk   çerçevesi içinde adeletle cezalarını almalıdırlar. Emniyet konusunda görevini ihmal edenler ve zaafı olanlardan da bir hesap sorulmalıdır. 17.07. 2016 akşamı Diyanet Başkanımız Sayın Mehmet Görmez’le yapılan bir röpdortajda, Sayın Görmez aynen şöyle diyordu: “Şuçlular kim ise hak ve adalet içerisinde cezalarını almalıdırlar. Dinimzde kin, nefret ve intikamla hiç bir kimseye ceza verilemez. Camilerimizde okunan salaların vatandaşlarımıza manevi bir kuvvet verilmesi için okunuyordu. Bunun başka da bir amacı yoktur “ diyordu.   

Ayrıca TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın birleştirici ve yapıcı konuşmaları takdirle karşılandı. Camilerde ezanlar okundu. Bu halkın   kahramanca direnişi idi… Yalnız bir Mehmetciğin kafası kesildi, ona çok üzüldüm. Mehmetçikler ne yapsın, komutanlarının emrindedir…Bu vahşice eziyet yapılmamalıydı. TBMM de grubu bulanan partiler bir noktada birleştiler. AKP, CHP, MHP ve HDP parti başkanlarının TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın huzurunda bir araya gelip, birlik beraberlik vurgusu içinde hareket etmeleri sevindiricidir. Keşke bu birlik ve beraberlik platformu Ankara Garı’nda 105 vatandaşımızın ölümünden sonra yapılsaydı daha iyi olurdu. Hani bir söz vardır: “Bade harebül Basra (yani Basra  yandıktan sonra ne çare?). İnşallah  hayırlı olur ve bir daha da böyle bir darbe girişimi yapılmaz. Bu acı olaylardan ders almamız gerekir. Yalnız baştaki Sayın idarecilerimizin  biraz olsun düşünmeleri gerekmez mi? Birlik ve beraberliğe  ihtiyacımız vardır. Türkiye çok zor günler yaşadı. Eğri oturup  doğru konuşalım. Hakkı, adaleti elden düşürmeyelim diye düşünüyorum. İlerde yapılacak yargılamalar adalette ve hukuka uygun olmalıdır. Suçlu veya suçlular kim ise cezasını çekmelidir… Memleketin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır.  Hep berüabear DUAedelim,  Yüce Mevlam  şu gützelim  Mamlekete  birlikt  ve beraberlik versin.  Sevgi ,saygı ,barış ve kardeşlik sevgisini  versin Yüce Allah'ım  diye    dua edelim...Sonuç olarak bu  hain darbeciler   başarıya ulaşmamışlardır. Bu acıların sonunda demokrasi kazanmıştır..

Tekrar şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılara ayrı ayrı acil şifalar diliyorum, yüce milletimize ve ailelerine baş sağlığı  diliyorum. Aziz milletimize geçmiş olsun diyorum. Bir daha böylesine acı bir olayın meydana gelmemesini temeni ediyorum.

Abdülkadir GÜLER 

17. 07.2016-  SÖKE

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..