Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '21

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

16- Savaşlar:

16- Savaşlar:

          Bir insanın doğası ile tüm insanoğlunun doğası farklıdır diyemeyiz. Çünkü insan doğası, dünyanın her yerinde aynıdır. Bu yüzden iki insan arasındaki kavga ile iki ülke arasındaki savaş da aynıdır.

 

          Bir insanın tüm insanoğlunu ve bir ülkenin de tüm dünyayı temsil ettiğini duymak sizi şaşırtmasın! Çünkü hepimiz ortak bir hayat yaşıyoruz. Farklı ülkelerde ve farklı kültürlerde olsak da...

 

          “Her toplumda insan ne kadar egoist ise o kadar acımasızdır.” diyebiliriz. Egoistliğinin seviyesine göre bir birey toplumda üst seviyelere çıkar. Örneğin egosu az olan kitleler yiyecek, aile ve cinsellik arzularıyla tatmin olur. Biraz daha fazla egoist olanlar toplumda zengin olmak isterler. Daha da egoist olanlar ise toplumda itibar sahibi olmak ve toplumu kontrol etmek isterler. Örneğin sanatçılar ve politikacılar gibi... Çok daha fazla egoist olanlar da bilmek isterler. Böylece hayatın nasıl işlediğini ve arkasında olanları keşfetmek isterler.

 

          Dolayısıyla toplum içindeki birey ile herhangi bir ülke arasında fark yoktur.

 

          Sıradan insanlar kendi aralarında kavga ederler. Egoları daha yüksek olan politikacılar da kendi aralarında tartışırlar. İki insan arasında kavga olurken, iki ülke arasında da savaş meydana gelmektedir. Ama mantık hep aynı mantıktır. Çünkü egolar savaşmaktadır. “Kim daha güçlüdür? Kim daha yücedir?” savaşıdır bunlar. Bu yüzden toplumsal hiyerarşide yükselenler giderek daha da egoist olurlar. Bu da çok normaldir. Tıpkı doğada cansız (kitleler), bitkisel (zenginler), itibar ve kontrol sahibi olmak isteyenler (hayvanlar) ve bilenler (insan) seviyeleri olduğu gibi... Aslında fiziksel bedenimiz de tüm bu hiyerarşiyi içinde barındırır: kemiklerimiz (cansız seviye), saç ve tırnaklarımız (bitkisel seviye), etimiz ve organlarımız (hayvansal seviye), düşüncelerimiz (insan seviyesi)...

 

          Dolayısıyla her birimiz tüm dünyayı içinde barındıran ve içinde hisseden varlıklarız. Ama egolarımızın bayalığı birbirinden oldukça farklıdır.

 

          İnsanın doğası haz alma arzusu olduğu ve bunları tatmin etme dürtüsüyle yaşadığı için arzularını edinmek ve haz almak uğruna elinden geleni yapar. Ortaya çıkan şey de süreklilik arz eden çatışmalardır. Bu yüzden iki insan arasındaki kavga ile iki ülke arasındaki savaş bir ve aynı şeydir!

 

          Doğamızın egoist işleyişini algılayıp bununla nasıl yaşamamız gerektiğini anlamadığımız sürece ne birey ile birey arasındaki kavgalar, ne de toplumlar arasındaki çatışmalar son bulacaktır. Ticari savaşlar da, kanlı savaşlar da kesintisiz devam edecektir.

 

          Mutlu olmamız gereken koşul şudur ki insanoğlunun egoist gelişimi artık son buluyor. Bu nedenle insanoğlu artık haz alabilecek hiçbir şey bulamayacaktır. Bu bakımdan bize sayısız ızdırap getiren egoist doğamızın nasıl çalıştığını kavramalıyız. Bizim kontrolümüz dışında hayatımızı idare eden içsel bir gücün olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu yeni anlayışla hayatımızı nasıl dengeleyebileceğimizi öğrenmeliyiz. Aksi taktirde bireysel, aile, toplum ve dünya olarak ızdıraplarımız artacaktır.

 

          Doğamızın işleyişini anladıkça da toplum hayatının, toplumun bireylerinden başka kimsenin elinde olmadığını çözeceğiz. Toplumları hiçbir ülkenin politikacısının ya da liderinin kurtaramayacağını anlayacağız. İlerleyen yıllarda da toplumların inşa ettiği tüm sistemlerin işe yaramayacağını göreceğiz.

 

          Ümit edelim ki, insanoğlu olarak mutluluğumuzun insan ile insan arasındaki iyi ilişkilerden ve anlayıştan kaynaklandığının farkına bir an önce varalım. Egoist doğamızla nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenelim.

 

 
Kayıt tarihi
: 04.02.17
 
 

Ashburton High School (Londra), John Ruskin College (Londra), ODTÜ İşletme (Ankara), Macquarie Univ..