Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

17 Haziran Pazar

17 Haziran Pazar
 

Özel günlerin kendine has özel bir anlamı kadar, özel bir sevinci, özel bir mutluluğu, özel bir burukluğu ve özel bir hüznü de vardır.

Her şey yolunda olduğu zaman olayların gerçek değerini tam olarak fark edemeyiz. Sevinçle, heyecanla babamıza aldığımız bir hediyeyi, öpücüklerle ona sunmak, mutlu bir aile ortamı içinde açılan hediyelerin coşkusunu yaşamak, elbette ölçülemeyecek kadar büyük bir haz yaşamamıza sebep olur.

Yine de yaşadığımız bu mutluluğun tam olarak tadını ve kıymetini anlayamayız. Ne zaman ki bu tabloyu oluşturan unsurlardan biri eksik olursa, o zaman elimizde olmayan sebeplerle kaybettiğimiz şeylerin değerini daha iyi anlar, mutluluğun kıymetini bilmemiz gerektiğini düşünürüz.

Babasına hediye alma imkânı olmayan bir çocuğun yaşadığı düş kırıklığıyla, hediye verecek babası olmayan bir çocuğun hayal dünyasındaki depremlerin sarsıntısından çoğu kez haberimiz bile olmaz.

Birkaç gün önce şehit olarak ebediyete uğurladığımız askerlerimizin yavrularının şahsında Babalar Günü’nü şu veya bu sebeple kutlayamayan bütün evlatların acısını kuru kuruya da olsa paylaşmak istiyorum.

Babalar gününde bir kerecik bile babasına hediye alıp verememiş, ona sarılıp bu özel gününü kutlayamamış, fakat buna karşılık bugün sıcacık bir yuvada, huzur içinde Babalar Günü mutluluğunu yaşamış bir baba olarak, Tanrım’a şükretmeyi bir borç biliyorum.

BABAMLA BİR DAKİKA (Star). Lösemili 14 minik yürek bugün babalarıyla aylar sonra ilk kez kucaklaşacak.

*****

Dünkü gazetelerde yer alan ABD senaryosuyla ilgili değişik tartışmalar yaşanmış olmakla beraber, konunun ciddiyetini sanki algılamamış gibi bir halimiz var. Bazen film senaryolarını bile daha derin tartıştığımızı düşününce, neden bu konuya bu kadar uzak kaldığımızı tam anlayamıyorum.

Tabii âfetler için bile önceden tedbir almaya yönelik çalışmalar yapılırken, kimimizin dost, kimimizin müttefik saydığı ABD’de gündeme getirilen bu senaryo için bu kadar sessiz kalışımızı, kaderciliğimize ve ileriye yönelik planlı bir çalışma yöntemini henüz kendimize ilke edinemeyişimize bağlıyorum.

SENARYOYA MİLLİ ÖFKE (Bugün). NeoCanlar’ın kıyamet senaryosu nefretle karşılandı Uzmanlara göre senaryonun sızdırılmasının altında başka kirli hesaplar var.

KARANLIK SENARYONUN DAVETİYE METNİ (Zaman). Amerika’daki Hudson Enstitüsü’nün düzenlediği skandal toplantı için katılımcılara davetiye gönderildiği ortaya çıktı. İlginç isimlerin iştirak ettiği seminerin davetiyesinde terörist saldırıdan suikaste kadar birçok başlık var.

*****

Bugün aynı zamanda Üniversiteye giriş için seçme sınavı vardı biliyorsunuz. Bir buçuk milyonu aşkın öğrenciyi ve velilerini ilgilendiren bu konuda, yaklaşan seçimler dolayısıyla bazı siyasi partilerin gerçekleşmesi pek de mümkün olmayacak bazı vaatlerde bulunduğunu da görüyoruz.

Hiçbir konuda kalıcı çözüm oluşturma gayretiyle, milli bir politika oluşturup, sorunlarımızı milletçe gidermek için bir gayret sarfetmediğimizden, siyasi partiler seçim propogandalarında “ne kandırırsak kârdır” kabilinden bir şeyler söylüyorlar. Kimimiz inanıyoruz, kimimiz inanmıyoruz.

Bir sonraki seçimde iktidara oynayan partiler hep değiştiği, siyasi ortam bir öncekinden çok farklı bir yörüngeye oturduğu için, ne vaatlerin takipçisi oluyoruz, ne de partiler kendi programlarında ısrarcı oluyorlar.

Her seçim döneminde siyasi atmosfere göre bazı istekler veya vaatler ön plana çıkıyor, bir sonraki seçimde ise bunlar bazen el, bazen yer değiştiriyorlar.

Üniversite sınavları, sadece bize has bir durumla, çarpık bir yöntemi devam ettirmekten başka bir şey değildir. Bunu bir parti propogandasından öteye, milletin mutlaka çözülmesi gereken bir sorunu olarak ele almak zorundayız.

BATSIN BU SINAV (Güneş). Beceriksiz siyasetçi ve bürokratların elinde dünyanın en abuk sistemi haline getirilen ÖSS bugün milyonlarca kişiye bir defa daha işkence çektirecek.

*****

Günlerden beri an be an seçime yaklaşıldığı halde, herkesin dilinde “seçim olursa..” şartına bağlı cümleler eksik olmuyordu. Sanki seçimlerin yapılmayacağı, yaptırılmayacağı gibi bir hava hakim olmuştu.

Gerçi böyle bir durumda çözümün ne olacağı konusunda kimsenin aklına demokratik bir fikir gelmezken, yine de kolaylıkla seçimin olmamasını bile kabullenebilecek bir toplum görüntüsü çizdik. Demokrasiye ve savunduğumuz değerlere karşı bağlılığımızı tam olarak gösteremiyoruz. Birileri çok çabuk ve çok kolay bizi yolumuzdan alıkoyabiliyor.

Dün ilk kez neredeyse bütün partiler ortaya çıkıp seçime yönelik ilk adımlarını attılar. Aslında bütün partiler dediysek de ortada başa güreşen iki parti var. Bütün anketlerde barajı kesin olarak aşan ve sıralaması da belli olan bu iki parti Ak Parti’yle CHP.

Arkadan barajı aşma çabasında olan MHP ile Genç Parti geliyor. Bir de baraj sorununu farklı bir yöntemle aşmaya çalışan DTP’nin bağımsız adayları var. Seçimlere kadar durumda bazı değişiklikler olması normal karşılansa da sıralama pek değişecek gibi değil.

CHP İLE BİRLİKTE ÜLKE KAZANACAK (Cumhuriyet). Baykal 22 Temmuz’da Tüdkiye’nin kaderinin belirleneceğini vurguladı.

DÜŞMANI DIŞARIDA ARAMAYIN (Güneş). Bahçeli Çünkü Apo’ya sayın, şehide kelle diyen AKP zihniyeti Türk milleti için başlı başına bir tehlikedir.

ERDOĞAN DTP’YE GÖZ KIRPTI (Güneş). DTP ile koalisyon kurar mısınız sorusuna neden olmasın cevabını verdi.

NİHAYET SEÇİM HAVASI (Radikal). Köşk seçiminin tıkanmasından sonra rejim ve hukuk tartışmalarına kilitlenen siyaset, nihayet seçime ve sonrasına ilişkin kozlarını açmaya başladı. Erdoğan ve Gül CHP’ye, Baykal da AKP’ye sert sözlerle çattı.

MİLLETTEN KAÇMAYIN (Türkiye). Başbakan Erdoğan muhalefet liderlerini halka şikâyet etti. Birileri artık halkla işini halledemediği için ikide bir Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor.

*****

Aslında karanlık senaryolar sadece ABD’de yazılmıyor. Türkiye’de gelişen olaylara da akıl erdirmek o kadar kolay değil. Günlerce irtica odakları tarafından bombalandığı düşünülen Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay baskınlarının arkasında hiç umulmadık isimlerin olabileceği gibi bir durum ortaya çıktı.

Cephanelik gibi bir eve yapılan baskın sonrasında, sorgulama derinleştikçe bazı ipuçlarına ulaşılıyor gibi. Keşke bütün karanlık olaylar aydınlatılabilse ve gerçekler su yüzüne çıkabilse..

KARANLIK ADAM SORGUDA (Vatan). Danıştay’a düzenlenen kanlı baskınla adını duyuran emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin Ümraniye’deki gecekonduda ele geçen patlayıcılarla ilgili göz altına alındı.

OPERASYON ZIRHLI EVDEN BAŞLADI (Yeni Şafak). Danıştay tetikçisi Arslan ili ilişkisi ortaya çıkınca sorgulanan ve intihara kalkışan emekli yüzbaşı Tekin emekli astsubay Yıldırım’ın bombalarıyla ilgili olarak yeniden göz altına alındı.

*****

Diğer gazete manşetleri de şöyle :

KARIN MANAVDA MAL MI BE ADAM (Hürriyet). Polis memuru boşanma davası açtığı karısı için mal aldım, beğenmedim, iade ediyorum, deyince hakim kocayı önce azarladı, sonra da tazminat ve nafaka ödemeye mahkûm etti.

ŞEKERİM O GÜN 400’E ÇIKTI (Milliyet). Başbakan makam aracının balyozla açıldığı gün yaşadığı sağlık sorununa açıklık getirdi.

AFFET BİZİ MEHMET (Posta). Sezen Aksu önceki akşam verdiği konserde terörle mücadelede şehit olan Mehmetçikler için yazdığı şiiri okuyunca İstanbul Harbiye’deki Açık hava Tiyatrosunu dolduran 5 bin kişiyi ağlattı.

BODRUMLU SHAKİRA (Takvim). Lüks deyince akla St. Tropez geliyordu. Artık Bodrum var. Dünya starları milyarderler Bodrum’dan ev alıyor. İşte son isim Shakira…

Yarın yeniden beraber olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..