Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '11

 
Kategori
Şiir
 

17.Nisan-Köy Enstitülerinin kuruluşu

17.Nisan-Köy Enstitülerinin kuruluşu
 

17 Nisan demek uyanmak demek, aymak demek
Bir yurdun öğretmenlerini okula çağırmak demek 

İsmet İnönü, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç elele
Çağırdı yurdumuzun zeki ilkokul mezunlarını eğitime. 

Atatürk, ölmeden önce uyanık çavuşları göreve çağırdı
Hepsine görev verdi, eğitmen olarak köylere atandı. 

Köy Enstitüleri 17.Nisan 1940’da yasayla açıldı
Projeye M. Eğitim Bakanı olan H.Ali Yücel arka çıktı. 

Koskoca Osmanlı Devleti yıkılırken okuyanı yüzde beşti
Cahiliyet yüzünden koca bir devlet 600 yıl sonra göçtü. 

Yeni Cumhuriyetin büyükleri bu durumu gördüler
Aydın bir dünyanın temellerini Enstitülerle ördüler 

Her şeyden önce bir öğretmen köyü bilmeli köye gitmeli
Köyden gelmeli ama bilgisiyle köylüye önderlik etmeli 

Köylerden, sağlam uyanık kız ve erkek çocuklar toplandı
Yurdun her yanında 21 Köy Enstitüsünde eğitim başladı. 

Eğitim başladı diyoruz ama, okul yok yatacak yer yok
Bu kadar yoklukta gençler için yapacak iş elbette çok 

Hepsi de kollarını sıvadı, okullarını yeniden yaptılar
Çevresini cennet gibi ağaçlarla süsleyip donattılar. 

Başta İsmail Hakkı Tonguç başusta her yere yetişti
Öylesine sevildi ki, başı göklere erişip arşı alayı geçti. 

Tam 21 Köy Enstitüsü yurdun her yanında sıralandılar
Türkiye’nin dört bir ucunda iri inciler gibi yer aldılar. 

Kızılçullu, Kepirtepe, Aksu, Arifiye, Beşikdüzü, Cılavuz
Çifteler, Dicle, Düziçi, oldular Köy Enstitüsüne kılavuz. 

Arkasından Gönen, Hasanoğlan, İvriz, Akpınar, izledi
Akçadağ, Ortaklar, Pamukpınar ben de varım dedi. 

Pazarören, Pulur adeta hepsi de birbirleriyle yarıştılar
Savaştepe de her yerde uygarlıkta birbirlerini aştılar. 

Hocaları: Ş. Tekben, H Arman..bu okulları sevdiler
Yıllar içinde öğretmen yetiştirmeğe kendilerini verdiler. 

Nice canlar yetişti, yurdun dört bir yanına dağıldılar
Köylerde kalıp, kendi gibi köy çocuklarını okuttular. 

Onlar sadece öğretmen değildi, her sanatı kaptılar
Tarımcılık, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik yaptılar. 

Köyde, önder oldular her şey onlardan sorulurdu
Terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık çok az bilinirdi. 

Marangozluğu, müzik aletleri çalmasını öğrettiler
Yiğittiler, yurdun hiç gidilmemiş köylerine gittiler. 

Sanatta da birinciydiler, Aşık Veysel öğretmenleri
Saz, mandolin çalmak, tiyatro yapmak dertleri. 

Nice nice değerli büyük, insanlar yetiştirdiler
Hem ellerine marifetli, hem de aydın kişiydiler. 

İş içinde eğitim ilkesi burada uzun yıllar uygulandı
Sonra ağaların şikayeti üzerine bu okullar kapandı 

Tam 14 yıl bir efsane olan bu okullar yıkıldı gitti
Yerine öğretmen okulları kuruldu ama devrim de bitti. 

Atatürk’ün düşüncesi kaldı yobazlık yüzünden yarım
Bu yüzden ben eğitim tarihine biraz da utançla bakarım. 

Mahmut Makal, Mehmet Başaran, yetişen o insanlar
Talip Apaydın, Fakir Baykurt ve nice nice aydınlar 

Şimdi eski okullarını her 17 Nisan’da ziyaret ederler
“Bu duvarları biz ördük, bu ağaçları biz diktik derler” 

Evet onlar bir vatan inşa ettiler, emanet edip gittiler
Bazıları da emanete hepten hiyanet edip içine ettiler. 

Daha başka söyleyecek söz mü var Atatürk’den ne kaldı
Devrimlerden ne kaldıysa yobazlar onu da elimizden aldı.

Erdal Ceyhan 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..