Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

17 Nisan

17 Nisan
 

Bu ülkenin tarihinde benim için önemli üç tane 17 Nisan var.

-17 Nisan 1890, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) doğdu.

- 17 Nisan 1940, Köy Enstitüleri kuruldu.

- 17 Nisan 1993, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü.

Hepsi de ülkemizin tarihinde çok etkili olmuştur.

* TURGUT ÖZAL'ı anlatmama gerek yok, çok yakın bir tarih ve bir çoğunuz biliyorsunuzdur.

20 yıl önce bugün geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. Olumlu olumsuz bir çok işe imza attı, bir çok ilki getirdi ülkeye. Ben ona oy verenlerdenim. Sonradan pişman da oldum buna, ama bugünkü iktidarı görüp yaşadıktan sonra neredeyse zemzem suyuyla yıkanmış gibi geliyor bana Turgut Özal.

* KÖY ENSTİTÜLERİ, Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere açılan okullardır. Tamamen Türkiye'ye özgü bir proje olan bu okullar, köylerden seçilen zeki ilkokul mezunu çocukları yetiştirerek tekrar köylerine dönüp öğretmenlik yapması amacıyla kuruldular. O dönemde okur yazarlık oranı % 5 bile değildi ve halkın % 80'i köylerde yaşıyordu. Geleneksel öğretmen okullarından yetişenler için köylere gidip öğretmenlik yapmak istenmeyen bir işti. Gönüllü ve özverili öğretmen sayısı çok azdı.

Yirmi bir bölgede açılan Köy enstitülerinde kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş içinde eğitim ilkesi uygulanıyordu. Her enstitünün kendine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin % 50'lik kısmı temel örgün eğitim, geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.

1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.

Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanlığı döneminde dünya klasiklerini Türkçe'ye tercüme ettirmişti. Köy enstitüleri öğrencileri her sene 25 tane klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entelektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu. Aşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu.

Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyorlardı. Daha sonra kahvaltı ardından zorunlu okuma saati vardı. Kahvaltıyı kendilerinden önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenci arkadaşları hazırlıyordu.

Bu bakımlardan köy enstitüleri uygulamalı eğitim yaparak öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olmuştur.

Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti.

2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru 1945 yılında Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Türkiye'den Kars, Artvin ve Ardahan'ı ve Boğazlarda askeri üs istemesi üzerine, Milli Şef de ABD'den askeri destek istemişti. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD, Truman Doktrini ile yardıma başlamıştı ama karşılığında Türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini ve Milli Şeflik, "5 yıllık kalkınma planları" ve "Köy Enstitüleri"leri gibi Sovyet sistemine benzer uygulamaların kaldırılmasını talep etti.

1946 yılında hükümetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla, müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişiklikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu "iş için iş içinde eğitim" ilkesinden uzaklaştırıldı. Önceleri yaratıcılığın ön plana çıktığı eğitim anlayışının yerine giderek geleneksel, ezberci eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954'te kapatıldılar

Köy enstitüleri üzerine bir çok kitap okudum, ama beni en etkileyeni Sabahattin Eyüboğlu'nun Mavi ve Kara adlı deneme kitabıdır. Bu güzel adamın anlatımıyla sanki gözünüzün önünde canlanıyor tüm serüven.

* HALİKARNAS BALIKÇISI...

Benim en sevdiğim ailenin en önemli bireyi.

2.Abdülhamit döneminin devlet adamlarından Şakir Paşa'nın en büyük çocuğudur. Bodrum'u ülke turizmine kazandıran, oradaki uygarlıkları ortaya çıkartan, Mavi Yolculuğun babası (gerçek Mavi Yolculuk!), ressam, yazar, gerçek bir aydındır.

Bu ailenin hemen tüm bireyleri sanata yeteneklidir. Uluslararası bir ressam Fahrünnisa Zeid, Türkiye'nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya, gravür sanatçısı Aliye Berger, yine uluslararası ressam Nejad Devrim ve Tiyatro sanatçısı Şirin Devrim bu aileden çıkmıştır.

Halikarnas Balıkçısı'nı ben ilk, orta okul 2.sınıfta tanıdım. Yani şimdiki sisteme göre 7.sınıfta. Türkçe öğretmenimiz, çok sevdiğim Nurhan Karal her hafta bir kitabın başından bir bölüm okurdu, gerisini ise "Merak eden alıp okusun" deyip bırakırdı. Bir hafta da, Balıkçı'nın AGANTA BURİNA BURİNATA romanının başını okumuştu. Öyle akıcı, öyle merak uyandırıcıydı ki ertesi hafta başında aldığım harçlığımı bu kitaba yatırdım ve bir çırpıda okuyup bitirdim. Deniz insanlarını bir çocuğun gözünden anlatıyordu. Sünger avcılarının zorlu hayat mücadelesini, vurgun yemiş sünger avcısının ailesinin yaşadığı dramı gözler önüne seriyordu.

Bir daha da peşini bırakmadım Balıkçı'nın, birçok kitabını, mektuplaşmalarını, hakkında yazılanları, döneminin diğer aydınlarının hikâyelerini hep okudum, hâlâ okuyorum.

Hâlâ okuyorum, çünkü yok artık böyle insanlar. Televole kültüründen, internet msn dilinden hiç bir şey anlamıyorum ben. Sanat, edebiyat, aydın olmak o kadar ucuzladı, ayağa düştü ki tahammül edemiyorum.

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..