Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

17 Şubat Cumartesi

17 Şubat Cumartesi
 

Çankaya bir hapishanedir (Gözcü)

Cumhurbaşkanlığı seçimine iki ay kala, Çankaya'ya kimin çıkacağı tahminleri, tartışmaları devam ederken, bugünkü Gözcü gazetesinde 7. Cumhurbaşknı Kenan Evren'in demeci manşet oldu.

Kenan Evren'e göre, Çankaya yüksek bir makam ama, bir nevi modern hapishane... Yetki ve özgürlüğünüz kısıtlı, bir yere çıkamazsınız, sinemaya gidemezsiniz, canınızın istediği gibi eğlenemezsiniz, bu yüzden imrenilecek bir yer değil.

Evren Paşa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da yol gösteriyor: Ben onun yerinde olsam başbakan olarak kalırım. Cumhurbaşkanlığını istemem. Çünkü cumhurbaşkanının yaptırma yetkisi yok, ama başbakanın var.

Bilindiği gibi sosyal hayatta insanlar nedense başkalarının tecrübelerine ve öğütlerine pek kulak asmıyorlar. Herkes kendi şansını deneyip, söylenenlerin doğru olup olmadığını bizzat görmek istiyor. Sanki Tayyip bey de öyle yapacak gibi....

YENİ OYUN KAPIDA (Cumhuriyet)

Başbakan Erdoğan'ın barışa katkısı olacaksa Kürt yönetimiyle görüşebileceklerini söylemesi üzerine Ankara'da hükümet, asker, cumhurbaşkanlığı arasında bir Kürt çatlağı oluştuğu haberi dünkü Cumhuriyet'in manşetiydi.

Bugün aynı konuyu gündeme getiren Cumhuriyet'in manşetini, Genel Kurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın sözleri oluşturmuş... ABD'deki temaslarına devam eden Büyükanıt, yeni bir oyunun sahneye konmak istendiğine dikkat çekti.

Son zamanlardaki Kürt konferanslarıyla PKK, insan hakları ve azınlıklara indirgenerek uluslararası platforma taşınmak isteniyor. Türk milletinin uyanık olması lazım diye konuştu.

Talabani'nin ve Barzani'nin PKK'yı desteklediğini belirten Büyükanıt, C-4'leri bile onlar veriyorlar dedi.

KURTLAR VADİSİ TARTIŞMASI (Vatan)
KURTLARKİMLERİ KORKUTTU (Güneş)
AÇIKLAYIN TUTANAKLARI (Akşam)

Bir dizinin RTÜK baskısıyla yayından kaldırılması, sansür tartışmalarını başlattı. Kurtlar Vadisi, ilk bölümüyle reyting rekorları kırarken, ikinci bölümüyle halkın karşısına çıkamadı. Çünkü bir biçimde yayını engellendi.

Kamuoyu da âdeta ikiye bölündü. Kimisi dizinin bir dizi olduğu unutulup sanki gerçek gibi davranılmasından, kimisi bir sansür uygulanmasından şikâyetçi. Kimisi de bölücülüğü tahrik eden, toplumda yasadışı kahramanları teşvik ederek gençlerin aklını çelen bir dizinin bu ortamda yaratacağı zararlardan mustarip.

Vatan gazetesi, RTÜK uyarısıyla dizinin yayından kaldırılmasını çoğunluğun tepkiyle karşıladığını söylerken, iyi oldu diyenlerin sayısının da az olmadığını vurguladı.

Güneş gazetesi ise, PKK terörünün içyüzünü ve dış bağlantılarını anlatan dizinin neden yasaklandığı sorusuna vatandaşın cevap beklediğini belirtti.

Bu arada milliyetçi oyların önünü kesmek için dizinin kaldırıldığı iddiaları bile var.

Akşam gazetesi ise sansür iddialarını RTÜK'ün yalanlaması üzerine, kanalın kapanması tehdidi aldıklarını iddia ederek tutanakların yayınlanmasını istedi.

RTÜK'ün 15 bin şikâyet aldık demesi üzerine de, yüzbinlerin arzusuna 15 bin tercih edildi yanıtı verildi.

Biz Türkler niye yüzümüze gözümüz bulaştırmadan bir işi halledemiyoruz, ya da vur deyince öldürüyoruz, çözülmesi gereken en önemli mesele bu...

AĞABEY YÜREĞİ TÖREYİ YENDİ (Yeni Şafak)
TÖRENİN İFLASI (Bugün)

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da töre adına işlenen cinayetlere yıllardan beri kimse ses çıkarmadı. Ne hukukçular, böyle bir kanunsuzluğun uygulanmasını engelleme yolu aradılar, ne din adamları bu yapılanların inançlara ters düştüğünü söyledi, ne sosyologlar, bu devirde tutulan bu yolun çağdaş anlayışla bağdaşmadığını haykırdılar...

Sanki orada farklı bir devlet varmış da o sınırlar içinde yapılan işler kimseyi ilgilendirmezmiş gibi savsaklayıcı bir tavır sergilediler. Bu insanlık ayıbına, göz göre göre işlenen cinayetlere, çok sıradan bir basit suçmuş gibi bakılarak her şeye göz yumuldu.

İnsan hakları, kadın hakları, ezilen kadınlar adına yapılan bazı girişimler de cılız kaldı, desteklenmediği için hiçbir sonuç vermedi.

İnsan hayatını sonlandırmaya kimsenin hakkı olmadığı, her canlının başlıbaşına bir değer olduğu, cana kıymanın en büyük günah, en ağır suç, en haksız bir eylem olduğu zihinlerde yer etmedi. Tam tersine çocuklar ve gençler, töreye uygun yaşadıkça kişiliklerine kavuştuklarını zannettiler.

Silah onların elinde bir oyuncak, can almak, hakkı yerine getirmek kadar doğal, en yakın akrabanın canına kıymak adaleti sağlamak kadar kutsal belletildi onlara... Terör olaylarının bu bölgelerde bu kadar rahat gelişmesinde bile belki insan hayatının bir sinek kadar değer taşımamasının yeri ve etkisi vardır.

Kanunların ve en bağnaz inançların üstünde bir yer tutan töre, sanki bir düşüncesizlik düşüncesi. Yeni yeni bu mantıksızlığa başkaldıran, düşünerek, yapılan yanlışlığın farkına varan bazı insanlar var artık...

İzmir'de yaşayan Muş kökenli bir ailenin 17 yaşındaki kızı kaybolunca, amcaoğluyla kaçtığı tahmin edildi. Amcalar kızın ağabeyine, kardeşinin ayıbını temizle, biz de oğlumuzun ayıbını temizleyeceğiz dediler.

Ağabey törenin âdetlerini bildiği için bu teklifi kabul etti ve kızkardeşini öldürmeyi planladı. Bu arada teyzesi bir kere de kardeşini dinlemesini tavsiye edince, ağabey bunu uygun gördü. Kardeşini dinlediğinde ise hikâyenin daha farklı geliştiğini öğrendi.

Kızkardeşi kaçmamış, tam tersine amcaoğlu onu ilaçlı yiyecekle bayıltarak tecavüz etmişti. Bu da yetmezmiş gibi, dövmüş, mücevherlerini de almıştı. Sonra da yaptıkları anlaşılmasın diye töreyi devreye sokmuştu.

Ağabey bu şartlarda kardeşine kıyamadı, onu bir yurda yerleştirdi, aile meclisini de savcılığa şikâyet etti. Töreyi tersine çevirmeye çalışan bir ağabeyin hikâyesi böyleydi.

Ancak alışkanlıklarından vazgeçmeyi kolay başaramayan insanlar, bu gençlere yaptıkları kötülüğün farkına varmışlar mıydı? Yaptıkları hatayı anlamışlar mıydı, bu henüz belli değil. Çünkü bu insanların zihninde, en adi, en vahşi ve en alçakça bir eylem olan insan öldürmek, kahraman olmakla eşdeğer olduğu için, kişiliğini isbatlamaya çalışan bir yakın, bir akraba, bu tatlı rüyayı her an bozabilir.

Dileyelim ki böyle bir şey olmasın...

KALBİ AŞKLA ÇARPACAK (Posta)
İŞTE KADER BU (Vatan)
ONUN BABASI VAR (Star)

Evlenip mutlu bir yuva kurmayı düşleyen nişanlı Hale'nin hikâyesini dünkü Posta gazetesinin manşetinden sizlere iletmiştim. Kalp ameliyatı olmak için yapılan operasyonda, alınan kalbin damar sertliği olması dolayısıyla göğüs kafesi kapatılarak umutları başka bir kalbe kalan Hale'nin kısmetine, sevgilisi tarafından reddedildiği için intihar eden bir gencin kalbi düştü.

Posta gazetesiyle Vatan gazetesi aşka susayan Hale'ye bir başka âşığın kalbinin takılmasını manşet yaparken, Star gazetesi kızı için çile üstüne çile çeken babanın gayretini manşet yaptı. Zamanla yarışılması gereken bir ortamda bağışlanan kalbi özel uçak tutarak Gaziantepten İzmir'e getirten baba, kaybettiği oğlundan sonra bütün çabasıyla kızını hayata bağlamaya çalışıyordu.

Gerçekten kader, umutları sönen bir genç kıza sonunda gülmüş ve başka bir aileyi yasa boğan bir intihar haberi onun yaşama sevinci olmuştu.

7.4'LÜK İTİRAF (Milliyet)

Dünkü Radikal gazetesinin manşetinde, 17 Ağustos depremiyle ilgili açılan davaların sonuçlanamadan zamanaşımına uğramasını anlatan bir haber vardı. Milliyet bu konuyla ilgili Yargıtay 9. Ceza Dairesi başkanının görüşlerini manşete taşıdı.

Hasan Gerçeker yüzbinlerce dosyaya yetişemediklerini, depremle ilgili pek çok davanın sonuçsuz kaldığını, dolayısıyla adaletin yerine getirilemediğini, toplum vicdanını tatmin olmadığını belirterek, yargının çaresizliğini itiraf etti.

AL SANA SİVİL TOPLUM (Radikal)

Demokrasi bir anlamda sivil idare demektir. Türkiye her zaman övündüğü asker millet olma özelliğiyle, bir anlamda demokrasiyi henüz içine tam olarak sindirememiş, asker buyruğundan kendini uzak tutmayı becerememiştir. Yakın zamana kadar cumhurbaşkanlarımız hep asker kökenli olmuştur.

Sivil toplum örgütleri, demokrasinin önemli ögelerinden biridir. Son günlerde adları ortaya çıkan bazı sivil toplum örgütlerinin başında hep emekli askerlerin olmasını Radikal gazetesi bugün manşetten vermiş.

ALEVİ DEDELERİ KIZDIRAN TALEP (Sabah)

Aleviler'in Hacı Bektaş'tan sonra gelen kutsal isimlerinden biri olan Hubyar Sultan'ın varisleri, yaptıkları işleri Hubyar ticari markası altında birleştirmek istedikleri için Patent enstitüsüne başvuruda bulundular. Bu durum Aleviler'i kızdırdı.

Tokat'taki Hubyar Sultan dergahının adını ticari bir meta üzerinde görmek istemediklerini söyleyen Alevi yetkililer, Hubyar Sultan Alevi inanç merkezinin adıdır. Bir marka değil. sosyal bir olgudur. Kesinlikle bir kişi adına tescil edilemez derlerken, aile yetkilileri de bu bizim en doğal hakkımız, demektedirler.

KAR VADİSİ Mİ, KÂR VOLiSİ Mİ? (Hürriyet)

Afyonkarahisar'da 700 milyon dolarlık bir Kar vadisi yapma vaadinde bulunarak büyük bir heyecan uyandıran İskoç işadamının tartışılan bir geçmiş olması, Hürriyet gazetesinin bu soruyu sormasına sebep oldu.

İskoçyalı eski bir buz hokeyi takımı sahibi olan Tom Stewart'ın geçmişiyle ilgili bazı iddialar, kuşku doğurdu. Şimdiye kadar hiçbir projesi gerçekleşmeyen işadamının bir vurgun peşinde mi olduğu şüphesi, tedirginlik yarattı.

Tom Stewart ise bir örneği Dubai'de bulunan bu tesisin hizmete girmesiyle Afyon'u her ay 26 bin turistin ziyaret edeceğini iddia etti.

KOALİSYON NİKÂHI (Takvim)

Doğruyol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın kızının cenazesinde tabuta omuz veren biri olarak fotoğraf karelerine geçen başbakan Erdoğan'ın karagün dostluğu, bu kez Ağar'ın oğlunun nikâh töreninde gelinin şahitliğini yaparak sevinçli gün dostluğuna dönüşecek.

İki genel başkanın bu buluşması, kulislerde AKP-DYP koalisyonu şeklinde espriler yapılmasına sebep oldu. Gelinin ağabeyi 2004 yılında yapılan seçimlerde, Akparti Çankaya Belediye başkanı adaylarından biriydi...

ÇOCUKLAR MUTLU DEĞİL (Yeni Asya)

UNİCEF tarafından yapılan bir araştırmada, çocukların hayattan beklentilerinin giderek azalmakta olduğu belirtildi. Savaşlar, iç çatışmalar, şiddet ve cinsel istismarın bedelini daha çok çocuklar ödüyor.

UNİCEF raporuna göre OECD ülkelerinde her gün 15 yaşın altında 3500 çocuk ilgisizlik ve kötü muamele sebebiyle ölüyor. Trafik kazası, yangın, boğulma, zehirlenme, düşme gibi sebeplerle de 20 bin çocuk hayatını kaybediyor.

Rapora göre bu ülkelerde çocukların üçte birinden fazlası, son bir yıl içinde mutlaka şiddete maruz kalmış.

PARTİZANLIK YAPMADIK (Türkiye)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimlerde başarılı olup yeniden iktidara geleceklerini söylerken, en büyük özelliklerinin hiçbir zaman ayırımcılık ve partizanlık yapmamış ve milletin ideallerinden kopmamış olmalarını söyledi.

Bütün vatandaşları kucaklayan, her kesimin partisi olduklarını iddia eden başbakan, milletimizin hissiyatı doğru yolda olduğumuzu gösteriyor dedi.

SULTAN ABDÜLAZİZİN KANLI GÖMLEĞİ TOPKAPI SARAYINDA SERGİLENECEK (Zaman)

Dünkü manşetinde Abdülaziz'in intihar etmeyip öldürüldüğü iddiasını güçlendiren kanlı giysilerin bulunmasını manşete taşıyan Zaman gazetesi, bugün aynı konuya devam ederek, bu giysilerin Topkapı Sarayı'nda sergilenecek olmasını ilk haber yaptı.

Kültür ve Turizm Bakanının desteklediği bu kararla, giysiler sergilenerek, padişahın öldürüldüğü de tescil edilmiş olacak.

Yarın yeniden buluşabilmek umuduyla...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..