Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

175 yıllık turtaya yeni bir yorum lazım

175 yıllık turtaya yeni bir yorum lazım
 

Festival'in açılış teması bizim balonlar..


Yağışlı bir pazar ikindisi tabağımdaki Sacher Turta ile sessizce tartışıyoruz.

Kalın hamurlu, marmelatlı, çikolata şekerlemesi ile kaplı ve bol kremayla servis edilen bu ünlü tatlıyı oldum olası sevemedim. Sevene de rastlamadım.

Yaşlı turta beni huysuz soylulara özgü arogan bir tavırla ‘175 yaşındayım ve tabakta yarım bırakılmayı hak etmiyorum, kendine gel” diye azarlarken, ben de onu ‘yaşına hürmetim sonsuz turtacım ama üzgünüm senin yepyeni bir yoruma ihtiyacın var’ diyerek kızdırıyorum.

Avusturya’nın biblo kenti Salzburg’un ünlü Sacher Cafe’sindeyim. Turtasıyla aynı adı taşıyan Cafe’nin de en az 200 yıllık bir tarihi var. İki asırdır dekorasyonu değişmeyen, nesilden nesile bir geleneğe dönüşmüş bir mekan burası.

Karşımdaki masada yaş ortalamaları büyükten küçüğe 90, 60, 30 ve 10 olan dört kadın oturuyor. Küçük kızın ve biraz da annesinin gözlerindeki sıkıntıdan ve yarım bıraktıkları turtadan anladığım kadarıyla Salzburglu aile 4 kuşaktır her pazar beş çayında Sacher Cafe’ye gelip, Cafe Melange içiyor ve Sacher turtalarını yiyorlar…

W.A Mozart’ın doğum yeri, klasik müziğin başkenti Salzburg’un bir başka köklü geleneği de Salzburg Festivali.

Dile kolay bu yıl tam 90’ıncı yaşını kutluyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında; savaşa, savaş nedeniyle toplumun ve bireyin değerlerini hızla yitirmesine karşı bir protesto olarak dönemin müzisyen ve sanatçıları tarafından atılmış temelleri.

300 bin kişi geliyor!

Salzburg Festivali’nin Avrupa’daki etkisi o kadar büyükmüş ki, 1939 yılında Naziler, Salzburg’u işgal ettiklerinde ünlü propaganda bakanı Goebbels’in ilk işi, yandaş olmayan sanatçıları festivalden kovup, geride kalanlara ‘Alman sanatı ağırlıklı bir program’ hazırlamalarını rica etmek olmuş! Yurtdışından katılım yasaklanmış, protesto edip gitmeyen festival izleyicisinin boş bıraktığı koltuklarsa Almanya’dan trenle taşınan işçilerle doldurulmuş.

90 yıl boyunca savaşlara, krizlere meydan okumuş Salzburg Festivali ve bugün dünyanın en önemli ve prestijli müzik etkinliği olarak anılıyor.

Festival yöneticilerinden aldığım bilgiler şaşırtıcı;

Toplam 5 hafta süren festival için her yıl kente ortalama 250 - 300 bin turist geliyor.

Oteller bu dönemde fiyatlarını üçe katlıyorlar. (Ve bunu çekinmeden söylüyorlar.)

Gelenlerin büyük kısmı Avrupa ülkelerinden. ABD, Kanada ikinci önemli grup. Son dönemde Brezilya, Rusya ve Ortadoğu ülkelerinden de sanatseverleri ağırlıyorlar.

Festival 12 tarihi mekanda gerçekleşiyor. Konser, opera ağırlıklı toplam 200 etkinlik gerçekleştiriliyor.

Hazırlık aşamasında 4000 kişi gece gündüz çalışıyor.

Yaklaşık 300 bin bilet neredeyse satışa çıktığı hafta tükeniyor. Bilet fiyatları 4 Euro ile 400 euro arasında değişiyor.

Yıllık bütçesi 50 milyon euro.

Geçtiğimiz yıl Salzburg’ta yarattığı ekonomi ise 225 milyon euro büyüklüğünde.

Yoksa eksen mi kayıyor?

Rakamlar büyüleyici ama Salzburg Festivali bu başarıyı sürdürebilmek için değişime, yeniliğe olan ihtiyacının farkında.

Muhafazakar seyircisini ‘eksenimiz mi kayıyor’ endişesiyle tedirgin etmek pahasına, kazanmak istediği ve yenilik arayışındaki genç izleyici potansiyeli için, global bir oyuncu olmak için ‘yeni sesler – yeni renkler’ sunmak zorunda.

90. yaşına ‘Mitlerin Çöküşü’ gibi bir temayla giren Salzburg Festivali, belki de bu düşüncelerle devrimci bir karar aldı ve açılış programına genç bir Türk orkestrasını, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı davet etti.

BİFO’nun yer alacağı Açılış Partisi’nin tema fotoğrafı ise bu stratejinin bir aynası gibi…

Fotoğrafçı Andreas Herzau’nun Sarayburnu’nda çektiği kare, bizlere tanıdık. Halkımızın pek sevdiği bir eğlence türü olan ‘hedef balon’ fotoğrafının bulunduğu afişler , görene yaşama sevinci veriyor, ruhuna renkler serpiştiriyor.

Viyanalı Şef Sasha Goetzel yönetimindeki BİFO, 25 Temmuz’da 500 yıllık Felsenreitshule’de tam 2 bin 500 izleyicinin önünde efsanevi Salzburg Festivali’nin ilk konserini verecek. Seslendireceği ilk eser halk türkülerinin eşsiz senfonisi, Ulvi Cemal Erkin’in ‘Köçekçe’si olacak…

İçimi kıpır kıpır eden bu konserin heyecanıyla, küskün Sacher Turta’mdan bir çatal daha alıyorum ve fısıldıyorum; “Üzülme, herkesin değişime ihtiyacı var’….

P.S – Bu Pazar, BİFO'nun Salzburg’ta vereceği konseri izleyecek ve Art Niyet okuyucuları için bir bavul dolusu izlenim ve haberle döneceğim.

 
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

Milliyet Yazar..