Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '20

 
Kategori
Tarih
 

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi

18 Mart 2015 Çanakkale Deniz Zaferi
 
Çanakkale Savaşları
 
Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’daki cepheleşmenin soncudur. Bir tarafta Almanya, Avusturya- Macaristan ve İtalya’nın oluşturduğu İttifak cephesi; öbür yanda Fransa, Rusya ve İngiltere’nin oluşturduğu İtilaf (Anlaşma) cephesi. Bu ülkeler, yıllardır savaşa hazırlanıyorlardı. Savaş, Saraybosna’ yı ziyaret etmekte olan Avusturya veliahttı ve eşinin Sırp ulusçuları tarafından öldürülmesiyle 28 Temmuz1914’te başladı.
 
Osmanlı hükümeti, savaşa Balkan Savaşı’ndaki kayıplarını gidermek umuduyla girdi. Savaş başladığında Almanya’nın Amiral Souchon komutasındaki Goeben ve Breslau adlı son model savaş gemileri Akdeniz’de bulunuyorlardı.10 Ağustos 1914’te Enver Paşa’nın emriyle gemiler içeri alındı. Anlaşma Devletlerine, gemilerin satın aldığını açıklandı. Bugemiler, Enver, Talat ve CemalPaşaların emriyle 29, 30 Ekim’de Sivastopol ve Odesa’yı topa tuttu, böylece 11 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti savaşa girdi.(Cemil Koçak, Siyasal Tarih,1923-1950)
 
Çanakkale Savaşı, bir destandır. Bu destanın başkahramanı Mustafa Kemal’dir. Mustafa Kemal ‘e karşı olanlar, O’nun bu savaştaki başarısını küçümseyenler, başarıyı Çanakkale Savaşları komutanı Alman Sanders ’e mal etmeye kalkışarak tarihsel gerçekleri de yadsımaktadırlar(inkâr etmektedirler)  I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.İtilaf Devletleri’nin amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmekti. Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
 
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, İmparatorluk 'un eninde sonunda Almanya'nın ana gücü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
 
İtilaf Devletleri tarafından Akdeniz’de sıkıştırılan Almanya’ya ait Goben ve Breslav adındaki gemiler, Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a gelir. Bu gemilere, Osmanlı bayrağı çekilerek Yavuz ve Midilli adı verilir.  Bu gemiler, 29 Ekim 1914’de Karadeniz’e açılarak Ruslar’ ın Odessa, Sivastopol ve Navroski limanlarını bombalayıp İstanbul’a dönerler. Bu bombardımandan 5 gün sonra 3 Kasım 1914 ‘de İtilaf Devletler ’i, Çanakkale Boğazı’na girmeye çalışırlar.
 
Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir plan hazırlatmıştır. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçilmek zorunda kalındı.
 
Savaşa girmemeli miydik?
 
Bu savaşa katılmamak  “olmazdı” diyenler de “olurdu” diyenler de var. İsmet Paşa,I.Dünya Savaşı’na girmemeliydik, diyor. Mustafa Kemal Paşa gibi aklı başında, uzak görüşlü daha birçok kimse de aynı görüşteydi. Mustafa Kemal,1926’da “Hâkimiyet’i Milliye” ve “Milliyet gazetesi” nde yayımlattığı anılarında ‘Ben Umumî Harbin, müttefiklerimiz için netice verdiğine inanmıyordum’” diyor.( Şevket Sürreya Aydemir,1963, cilt:1,s.219) “Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’ na girmeseydi de yıkılacaktı. Nitekim sonradan ortaya çıkan  gizli anlaşmalar bunu doğrulamaktadır.(Sabahattin Selek,2011,cilt:1,s.7)”Savaş bittiğinde Cemal Paşa, Yakup Kadri’nin neden savaşa girdik sorusuna ‘aylık vermek için’ diye yanıt vermiştir. (F.Rıfkı Atay, Zeytindağı)
 
Savaşın gelişmesi
 
Çanakkale Savaşları komutanı Alman Sanders, çıkarmaların Saros Körfezi kıyılarına yapılacağını hesaplamaktadır ve 5. Ordu’nun ana kuvvetlerini bu bölgede toplamıştır. Saros Körfezi,Gelibolu Yarımadası’nın en dar bölgesidir. Buradan yapılacak bir çıkarmanın, yarımadayı savunan Osmanlı birliklerinin geri çekilme ve kara ikmal hattını kesmesi olasıdır. Ayrıca Mareşal Sanders  ’in savunma planı, elindeki kuvvetlerin önemli bir bölümünü geride, yedekte tutarak çıkarma kuvvetlerine ilerlemeleri sırasında taarruz etmeyi öngören, savunma ağırlıklı plandır. Osmanlı komutanlarıysa, çıkarmadan sonra, çıkarma kuvvetlerinin sahillerde elde edecekleri köprübaşlarıyla yoğun olarak destek alacaklarını, bölgeyi düşman saldırısına karşı korunacak duruma getirecekleri,  dolayısıyla savunma yerlerinden sökülüp atılmalarının çok güç olacağını düşünmektedirler. Onlara göre etkin bir savunma, hemen sahilde, daha çıkarma  sırasında yapılmalı, karşı tarafın kıyıda bir köprübaşı oluşturması önlenmelidir.(Alan Moorehead (1998). Gallipoli. WordsworthEditions,Vikipedi)
 
3 Kasım 1914 ‘te İngilizler,Seddülbahirve Kumkale tabyalarını topa tuttular. Mustafa Kemal, büyük bir ileri görüşlülükle düşmanın amacının ne olduğunu, hedefinin nere olabileceğini kestirmiş; komutasındaki kuvvetleri ona göre konuşlandırmıştır.ArıburnukıyılarındakiAnzaklar(Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği),Mustafa Kemal komutasındaki Türk kuvvetlerinin savunması karşısında yerlerine çakıldılar. Karaya çıkan İtilaf güçleri tutunamayarak geri çekildiler; ama 9 Şubat 1915 ‘te Boğaz’ın dış tabyalarını yıktılar.(Ana Britannica, cilt:9,s.5)
 
Arıburnu’ndaki Anzaklar25 Nisan 1915’te yaptığı çıkarmanın temel amacı ise önce, Kabatepe ile Küçük Arıburnu arasındaki kumsallık bölgeye çıkmaktı. İlk aşamada Conkbayırı-Kocaçimentepe çizgisi denetim altına alınıp, oradan Maltepebölgesi ele geçirilecek, böylece, Kuzeydeki Türk kuvvetlerinin Güneyde, Seddülbahirbölgesindeki Türk birliklerine yardımı engellenmiş olacaktı.
 
25 Nisan 1915 sabahı savaş gemilerinin, Türk mevzilerini sürekli vuran koruyucu ateşi altında, Anzak Kolordusu’nun 1. Tugayı’ndan 1500 kişilik ilk hücum dalgası, çıkarma botlarının bir şekilde kuzeye kayması sonucu, saat 05.00’te, Kabatepe bölgesi yerine Arıburnu kesimine çıkmak zorunda kalır. Bu noktada kıyı gözetlemesi yapan bir Türk takımının direnişine karşın, karaya çıkan Anzak birlikleri belirli bir noktaya kadar ilerledi Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı buldu. Diğer taraftan, Bigalı’da bulunan Türk ordusu yedeği 19. Tümen, 24-25 Nisan gecesi Conkbayırı yönünde tatbikat yapmaktaydı. Gün ağarırken, Anzaklar’ın Arıburnu’na gelmesi üzerine, 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, bir çıkarma yapıldığını anlayıp durumu ordu komutanına bildirir, ancak bir yanıt alamaz. Durum çok kritiktir.”Arıburnu, Anafartalar cepheleri  ateş içindedir.Gerginlik son haddine gelmiştir.Derhal karar vermek gerekir.Düşman denizden durmadan çıkarma yapar.Conkbayırı’nda iki taraf arasındaki mesafe 25-30 metredir...Mustafa Kemal kaygılıdır.Tehlike büyüktür.Ordu komutanı Mustafa Kemal’i çağırır,görüşünü sorar.Mustafa Kemal ,Liman Von Sanders’e görüşünü çekinmeden bildirir:
 
__Bütün mevcut kuvvetlerin benim kumandama verilmesinden başka çare yok!                                     __ Çok gelmez mi?                                                                                                                               __Az gelir!”(Şevket Süreyya Aydemir,Tek Adam, cilt:1,s.244)
 
Bir cephe komutanlığının Mustafa Kemal’e az geldiğini sonunda Liman Von Sandersdekabul etmek zorunda kalır ve Anafartalar grubu kumandanlığını da Mustafa Kemal’e verir.Mustafa Kemal, çok önemli taktik ve stratejik planlar yapar. Doğa koşullarına uygun olarak askerlerini konuşlandırır. MustafaKemal, kuvvetlerin konuşlanması konusunda cephe komutanı Liman Von Sanders’inplanlarını, savunma için uygun bulmamış; savaşın en zor anında üst düzeyde sorumluluk almaktan çekinmemiş, kendi planını uygulayarak düşmanın ilerleyişini durdurmuştur.
 
Zaman zaman tartıştığı, tasarladığı ve uygulamaya çalıştığı savaş planlarını beğenmediği Çanakkale Savaşları’nın Komutanı Liman Von Sanders, Mustafa Kemal için şöyle diyor:”
 
Anafartaçevresinde toplanan bütün birliklerin komutasını 19.Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey’e verdim.İlk askeri başarısını Trablusgarp’ta gösteren Mustafa Kemal, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliği taşıyordu.Daha 25 Nisan Sabahı 19.Tümenle ve hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden çatışmaya katılarak düşmanı kıyıya kadar püskürtmüş,bundan sonra üç ay süreyle kırılmaz bir güçle sürekli düşman saldırılarına karşı koymuştu.Ona tam anlamıyla güveniyordum.”(Liman Von Sanders,Türkiye’de Beş Yıl I,s.112)
 
Çanakkale Deniz Savaşı
 
Taarruza İngiliz ve Fransız donanmasına bağlı 16 gemi katıldı. Saat 11.30’dan itibaren 6 büyük İngiliz savaş gemisi ve bunlar arasında özellikle Queen  Elisabeth gemisi, tabyanın ateş menzilinden uzakta durarak Çanak ve Kepez Burnu’ndaki savunma tesislerini yoğun bombardıman altına aldı. Tabyalar üzerinde yoğun duman bulutları yükselmeye başlar Fakat İngiliz Fransız gemilerinin bulunduğu sular da ateş altındadır. Boğaz’ın her iki kıyısındaki obüs ve havan bataryaları mevzilerinden bir mermi yağmuru gemilerin üzerine yağar. Boğazın suları fıskiye gibi göğe fışkırdı, gemilerden dumanlar yükseldi. Agamemnon isabet aldı, Inflexible ’nin pruve direğinin üçayağı kopar, köprü üstünde yangın çıkar.(Yaşar Semiz)
 
Kara savaşlarının muzaffer komutanı Mustafa Kemal, deniz savaşları sırasında da önemli bir görevle oradadır. Kıyıların savunmasından sorumludur. Seddülbahir’e çıkarma yapan İngilizler ’i denize dökme emrini veren de odur. Deniz savunmasından sorumlu olan komutan Miralay(Albay) Cevat Çobanlı,  İtilaf Devletleri’nin Boğaz’a girişini engellemek için 2 Ocak 1915’te,Çanakkale Boğazı’nı mayınlatır. Nusret Mayın Gemisi, bu limana 8 Mart 1915 sabahı 05.00 dolaylarında toplam 26 mayını gizlice dökmüştür (Dz. Alb. Salim Besbelli - Çanakkale’deTürk Bahriyesi).
 
18 Mart 1915 ‘te Müttefik donanması,16 savaş gemisiyle Çanakkale Boğazı’na girdi. Ancak kıyı bataryalarının ateşi, denizaltı torpidoları ve mayınlar nedeniyle İngiliz –Fransız donanması dört savaş gemisini yitirdi, ötekiler de ağır hasar gördü.(Johannes Glasneck,1998,s.69) Düşman, Çanakkale’yi geçemeyeceğini anlayınca çekilmeye başlar.
 
18 Mart 1915 Çanakkale Savaşı komutanlarından Selâhaddin Adil Paşa o saatleri şöyle anlatmaktadır:“Dardanos ve Hamidiye arasında bulunan gözlem  mahallinden düşmanın, ateşleri ile an be an istihkâmlarımıza yaklaştığını ve bataryalarımızın yavaş yavaş ateşlerinin azaldığını görerek pek elim ve heyecanlı saatler yaşıyordum.
 
Savaş, İngiltere ve Fransa donanması için olumlu bir görüntü  veriyor gibiydi. O ana kadar kayıpları beklediklerinden çok az olmuştu. Ancak kırk askerleri ölmüş, hiçbir savaş gemileri saf dışı olmamıştı. Şayet o saatlerde filo istihkâmları aşıp geçebilse İstanbul düşmüş olacaktı.
 
Cevat Paşa (Çobanlı) 18 Mart’ı şöyle anlatır:“Mustafa Kemal’le birlikteydik. O kara yönüne, ben de deniz yönüne bağlıydım. Seddülbahir ’e gittik. Oradaki kıtaları teftiş edecektik. Uzakta düşman donanmasının ciddi bir savaş kararıyla ilerlemekte olduğunu görünce geriye dönüp Alçıtepe yolunu tuttuk. O sırada ilk düşman mermisi başımızın üstünden geçerek Alçıtepe’ye düştü.”
 
 O dakikaları bir de Mustafa Kemal’den dinleyelim:“Sahil savunması Cevat Paşa(Çobanlı)’nın emrinde bulunuyordu. Yalnız 18 Mart gününün sabahı Cevat Paşa(Çobanlı)Eceabat’ta bulunan karargâhıma gelmişti. Kendisine Seddülbahir bölgesindeki tertibatı göstermek üzere Alçıtepe’yegittik. Oraya vardığımız zaman düşman donanmasının açtığı ateşin altında kaldık. Söz konusu bölgenin savunmasıyla görevli 26’ncı Alay Komutanı’na gereken emri sözlü olarak verdim. Ve Cevat Paşa ile birlikte Eceabat’a döndük.”
 
Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa konuşmasını şöyle bitirmişti: “Mermilerimiz bir zırhlıyı batıracak güçte değildir. Sizlerden istediğimiz isabet kaybetmeseniz bile mermilerinizi gemilerin mümkün olduğu kadar yakınlarına düşürmenizdir.”
 
Deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Vikipedi,8 Mart,2013)
 
Adnan Ardağı, bu destanı  şu dizelerde dile getirmiştir:
 
Düşman kokar Arıburnu,/Kan yürür Conkbayırı  ’na,/Durur mu Mustafa Kemal        Bırakır mı işini yarına?/Her biri dağ gibi/Bu vatan çocuklarına.
 
Fahri Erşavas ’ın, dizelerinde de “Çanakkale Destanı” var.
 
    Er meydanında bulunmaz dengimiz…/Sen misin Mustafa Kemal’im “İleri ”diyen?     İste fırladık siperden./Sırtına yüklenmiş kahraman Seyit/276 kiloluk mermiyi. /Koşuyor bataryasına ateşler içinden   /Bu mermi denizlere gömecek/ Elizabet ’i Buve’yi…(Necdet Alpay,1980,s.37,39)
 
Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanı Hamilton, kendinden o kadar emindi ki, “Türkler geri çekilmek için vakit bulamayacaklardır… “Çanakkale geçilmezmiş! Göreceğiz bakalım, göreceğiz!.” diyordu. Sabaha karşı saat 5.15 civarında İngilizler ilk aşamada Gelibolu’ya yaklaşık 30 bin kişilik bir kuvvet çıkardı. “Çok başarılı bir çıkartma yaptık ” diye övünen Hamilton, askerlerinin iyi yetiştirilmiş olduklarından emindi. Bu yolla Türkleri yola getireceklerini sanıyordu. “Zırhlıları Boğaz’ı geçip Haliç’e ulaşsın” diye dua edip uykuya daldı. Ancak Çanakkale’de uyumayan bir komutan vardı: Mustafa Kemal… Nereden bilebilirdi ki orada bir Mustafa Kemal olacağını… Yarbay Mustafa Kemal’in o esnada orada bulunması, müttefikler için savaşın en acı şanssızlıklarından biri oldu.
 
Arapgirli Cevat Çobanlı’ nın Çanakkale Deniz Savaşları’ndaki görevi önemlidir. Bu görevde üstün başarı göstermiştir. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkış belgesini de Genelkurmay Başkanı olarak imzalar ve Mustafa Kemal’e başarılar diler.(Kurtuluş Savaşı’nın temelinde Arapgirli bir paşanın olmasından her Arapgirli gibi ben de kıvanç duyar, övünürüm.) Ne var ki Çanakkale Savaşları’nın önde gelen kahramanı Mustafa Kemal’ dir. Düşmanlarının da belirttiği gibi üstün yeteneği, bilgisi, öngörüşüyle düşmanın İstanbul’a girişini engellemiş; Savaş’ın sonucunu değiştirmiştir. Bakın bu konuda Sultan Abdülhamit ne diyor:
 
“…Mustafa Kemal Paşa, uzaktan yüzünü iyice seçemedim ama sıradan askerlere benzemiyordu; tehlikeli bir sessizliği vardı. Enver Paşa’nın kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım. Bunu Talat Paşa tutuyormuş. Bunlar küçük şeyler ! Çanakkale’de, İngiltere, Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu, donanmasını durdurdu, yüz geri etti ya, bana gerekli olan odur. Başarmaları için dua ettim.”
 
Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa'nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay'a şu emri verir:
 
“ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
 
1915’in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı, Kocaçimentepe, Kabatepe bölgelerinde, tarafların karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir. Bu çarpışmalar sırasında Türkler de, Anzaklar  da ağır kayıplar vermişlerdir. Ağustos ile birlikteyse savaş şiddetli çarpışmalara dönüşür. Tıpkı Seddülbahir’de olduğu gibi, Anzak ordusu da taarruz hedeflerine varamamış, çıktıkları yerlerde 3-4 km. lik bir mesafe ilerleyip, boşaltmaya kadar da o noktada kalmışlardır
 
Çanakkale Savaşları’nın sonuçları
 
.İtilaf kuvvetlerinin geri çekilmesi,9 Ocak 1916’da tamamlanır..(Ana Britannica, cilt:9,s.5)Çanakkale Savaşları’na 400 000 İngiliz,79 000’i Fransız birlikleri olmak üzere toplam 479 000 asker katıldı. Savaşta İngilizler ’in kaybı 205 000’i,Fransızlar’ın kaybı 47 000’i; Türkler’in kaybıysa 252 300’ü buldu.(Meydan Larousse, cilt:3,s.137)  Türklerin şehit, kayıp toplam 170 000; düşmanın ölü ve kayıp 122 000’dir.(I.Dünya Muharebesi’nde Türk Muharebesi, V. Cilt III. Kitap)
 
Kimileri, Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşları’nda önemli bir katkısı olmadığı görüşünü yerleştirmeye çalışırlar. Bu savaşta amacına ulaşamayan Churchill (Çorçil) bile Mustafa Kemal’i “Savaşın yönünü değiştiren bir kader adamı” diye takdir edip yüceltirken, hakkını teslim ederken, onlar “Çanakkale zaferinde Mustafa Kemal’in fazla bir rolü yoktu, o sadece bir yarbaydı” basitliğine ve yalanına sarılırlar.( Prof. Dr. Metin Kale, Cumhuriyet Gazetesi) “Oysa Miralay(Albay) Mustafa Kemal Ağustos 1915’te Anafartalar muharebelerinde parlak ve yürekli komutanlıkla, ,İstanbul’u kurtaran adam olarak tanındı.” (Sina Akşin, Yakınçağ Türkiye Tarihi I,s.60)
 
Kuşkusuz, Çanakkale Savaşı’nın en önemli sonucu, Mustafa Kemal’in askerî dehasını gözler önüne sermesidir. Çanakkale kara savaşlarında, düşman Mustafa Kemal tarafından durdurulmasaydı, Çarlık Rusyası müttefiklerin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, Ekim 1917 Bolşevik İhtilalı de olmayabilirdi.
 
Çanakkale Şavası, Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, Avusturya /Macaristan İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur.
 
Gelibolu’da düşmanı yenilgiye uğratan Anafartalar’da zafer meşalesini yakan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın da yolunu aydınlatmıştır.
 
Anafartalar ve Conkbayırı zaferleri olmasa, belki de Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’na, Cumhuriyet’e ve devrimlere giden yolda büyük Türk Ulusu’nu birleştirme olanağı bulamayacaktı
 
Çanakkale Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu, Çarlık Rusyası, Avusturya /Macaristan İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur.
 
Gelibolu’da düşmanı yenilgiye uğratan Anafartalar’da zafer meşalesini yakan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın da yolunu aydınlatmıştır. Anafartalar ve Conkbayırı zaferleri olmasa, belki de Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’na, Cumhuriyet’e ve devrimlere giden yolda büyük Türk ulusunu birleştirme olanağı bulamayacaktı
 
Bu nedenlerle Çanakkale bir destandır. Bu destanın başkahramanı da Mustafa Kemal’dir. Tüm cephelerde Osmanlı’yı yenen İtilaf Devletleri, Gelibolu’da, Mustafa Kemal’in askerlerinin direnişiyle karşılaşarak, geri çekilmek zorunda kalmıştır. Mustafa Kemal, Gelibolu’da Türk ulusunun kaderini değiştirmiş, bu ulusun yenilmezliğini, üstün komutanlık sanatıyla kanıtlamıştır Onun için Mustafa Kemalsiz “Çanakkale Zaferi” düşünülemez.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..