Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

1919'dan alıyoruz arkadaşlar!

1919'dan alıyoruz arkadaşlar!
 

 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kut-ül Amare zaferinin 100. yılı programında yaptığı konuşmada'Tarihimizi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum' demesiyle 1919'dan 2002'ye ulaşan bir zaman dilimi uçtu gitti.
 
Reddetmek böyle bir şey işte, ediyorsun, bitiyor.
Zamanı geri alıyorsun, 90 yıllık reklam arası mıydı neydi hani, pat, kaldığın yerden devam ediyorsun. 
'Koskoca Osmanlı İmparatorluğu'na "Hasta Adam" lakabı takılmışken, memleket dört bir koldan ele geçirilmişken, hazine meteliğe kurşun atarken, halk çaresizlik ve yokluk içinde kıvranırken' olan günlerden yeniden başlıyorsun.
Sen olsaydın ne yapardın o zaman mesela?
Düşün bir...
Takıp başına üzerinde kaşıkçı elması bulunan kavuğu, atıp omzuna samur kürklü kaftanı, (pembe incili de olabilir, tercih size kalmış), sıvazlayıp çember sakalı, "Destuuur!" sahyasıyla çıkıp selamlığa, hareme uğramayı da unutmayıp elbet, "Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!" der miydin mesela? Atlayıp atına göğüs göğüse çarpışır mıydın? Süngü takar mıydın?
 
Sen kabul etsen de etmesen de bu çıkmazın içinden çıkılmış işte. Çıkılmış ve bugünlere gelinmiş. Hattâ bu sayede 1919 öncesi olsa saraya girmeleri ne haddine olan 'Cumhuriyet'i beğenmezciler' de gelmiş tepemize tünemiş.
Yediği kaba etmek derler buna ya neyse.
 
Öyle reddetmekle silinse şu geçmiş, ah neler sileceğiz sen bir bilsen...
Biliyoruz ki Cumhuriyet Tarihini ve Mustafa Kemal Atatürk'ü 'YOK SAY'ıp, her şeyi 'YENİDEN BAŞLAT'mak tek derdin. Laiklik tekerlemeleri de o yüzden tekerlenip duruyor dillerde. Osmanlı tarihini anlatan dizilere o yüzden veriliyor el. 
Şanlı tarihimiz bir dönem şanlıymış evet, lakin kendi kendini yiyip bitirmiş. 
Ha, keşke kendisini yenileyip de bitirmeseymiş, o başka...
Zaten önemli olan milletin yaşaması değil midir? 
Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşlı bedeninden, yine kendi kanından canından bir bebek doğdu ve o bebeğin adı da Türkiye Cumhuriyeti oldu diye baksanız bu değişime daha akil olacak aslında...
 
Bilgisayar yazılımı mı hem bu tarih dediğin?
Öyle olduğunu varsayarsak görürüz tarihte kaç devletin START UP'ı var, kaç devlet GAME OVER oldu, kaç devlet LEVEL atlaya atlaya/atlayamaya atlayamaya, GÜNCELLEME yaparak ya da yapamayıp yok olarak attı imzasını tarih boşluğuna...
Teknolojiyi geçtim;
Benim de tarih bilgim pek kuvvetli değildir ama seninki benden beter çıktı be usta.
En azından ben ilkokuldan itibaren panoya yapıştırdığımız ÇAĞ'ları, Osmanlı Padişahları'nı,Kurtuluş Savaşı'nı anlatan fotoğraflı-bilgili şeritleri kat'iyen unutmadım.
Yaşımız büyüdükçe karşımıza çıkan ve Dünya Tarihi, Osmanlı Tarihi, Cumhuriyet Tarihi, İnkılâp Tarihi, İslam Tarihi olarak çeşitlenen tarih konularını unutmadım.
Normal Atlas'ın dışında bir de Dünya Tarihi Atlasımız vardı. En çok da oradaki görselleri unutmadım.
Kavimler göçünden tut da bugüne gelene kadar ne var ne yoksa harita üzerinde tarihleriyle gösterilirdi.
Bak sen onları da hatırlamıyorsun. Üniversiteye gidip gitmediğin şaibeli olsa da ilkokula gitmemiş olamazsın. Ha, senin gittiğin okulda ney nasıl öğretildi tabii onu bilemeyiz...
 
Tarihi 1919'da başlatmışız gibi davrandığımızı söyleyip bize kızıyorsun hep. Bak ama sen de tarihimizi 1299'da Osmanlı'nın kurulmasıyla başladı sanıyorsun. Üstelik bir de müslümanlığı 2002'de biz icat ettik diye dolanıyorsun. Hatlar karışıyor arada besbelli...
 
Bence sen oturmuşsun yönetmen koltuğuna, filmi kendi bildiğince çekmek istiyorsun.
"1919'dan alıyoruz arkadaşlar" deyip yıllardır çekilmiş olan bir filmi çöpe atmak istiyorsun...
Anlıyorum ki sen, tarihin hiç kimseye ait olmayan bir hazine olduğunu idrak etmek istemiyorsun.
Ya da etmiyorsun...
 
O zaman şu duayı oku derim ben sana:
Amentü billahi ve melâiketihi, ve kütübihî ve rusülihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi, hayrihî ve şerrihi mina'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevt. Haggun, Eşhedü en lâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühü.
 
Anlamına da bir göz at istersen:
Ben Allâh-ü Te'âlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allâh-ü Te'âlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şahadet ederim ki, Allâh-ü Te'âlâ'dan başka ilâh yoktur. Ve yine şahadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve peygamberidir...
 
Toplam blog
: 336
: 333
Kayıt tarihi
: 22.03.16
 
 

Bursa / Karacabey Lisesi / 1979 ..