Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

2/B'yi Anlamak - 2

Ülkemizde, tapulu tapusuz ormanların %97 si devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. %3 ü ise özel-tüzel kişilerin tapulu malıdır.

Devletin, yani hazinenin hüküm ve tasarrufunda bulunan ormanlar, sürekliliği sağlanmak, işlettirilmek, miktarının arttırılması, kollanıp korunması için Orman Bakanlığına, günümüz itibarı ile Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğüne(OGM) devredilmiş, bir nevi bedelsiz kiralanmıştır.

Kendisine bedelsiz olarak emanet edilen ormanları görevleri doğrultusunda işleten OGM, zaman içinde bazı orman ve parçalarını koruyamamış, koruyamadığı bu yerler orman olma özelliğini kaybetmiş, tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanları veya toplu yerleşim alanları haline dönüşmüştür.

OGM, orman niteliğini kaybetmiş ve tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanları veya toplu yerleşim alanları haline dönüşmüş olan bu yerleri, buraların artık orman vasfında olmadığı, yeniden orman haline getirmesinin de pek mümkün bulunmadığı, orman haline getirse bile “astarının yüzünden pahalı” olacağı, gerekçeleri ile ve kanuni dayanağı olan 2/B yasasını kullanarak asıl mal sahibi olan hazineye iade etmiştir. İşte bu iade edilen sahaların adı “hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan 2/B sahalarıdır".

Malum olduğu üzere “gecekondu” olarak bilinen mahallelerin arsalarının sahibi de hazinedir. Ankara’nın göbeğinde Dikmen Semti malumunuz. Ankara merkezden Gölbaşına doğru giderken bir kısmı görülen bu semt, önceleri tabiri caiz ise “dökülürken”, bu gün devletin desteği ve gözetimi ile “gecekondu dönüşüm projesi” adı altında lüks bir semt olma yolundadır.

Çankırı, Kastamonu, çorum, Sivas vs illerinden gelerek Ankara’ya kapağı atan insanlar, özde hazine malı olan, reel yaşamda ise güç-kuvvet-metazori ile bu hazine arazisini elinde tutan “kişi”lerden satın almışlar veya doğrudan işgal etmişler, başlarını sokacakları derme-çatma evlerini yapmışlar, her gelen sorumlu memura “hediyesini” de vermişler ve sonunda “Türk filmi” misali mutlu sona ulaşmışlar, kat mülkiyeti ile tapulu ve işgal ettiği hazine arazisi miktarı oranında da daire sahibi olmuşlardır.

Devlet, gecekondu dönüşüm projesinde sağladığı başarısının(!) bir diğer versiyonunu 2/B sahalarında da yapmak istemiş, ancak küçük bir engel ile karşılaşmıştır. Bu engel de şudur ki: unutmaya, terk etmeye çalışsan da geçmiş senin yakanı bir türlü bırakmaz. Dönüşümü yapılan gecekondu hazine arazilerinin geçmişi orman değildi. 2/B hazine arazilerinin geçmişi ise orman. Ormanların mülkiyetinin devrolunamayacağı ise bir Anayasa kuralıdır.

Anayasanın bu kuralı, anayasaya göre düzenlenen alt yasalar ile izale edilmeye çalışılmış, yasa çıkmış ve bu sahaların kendine has hukuki ve teknik kusurları giderilmeden derhal 2/B satışları başlamış, durum anayasa mahkemesinin gözünden kaçmamış, bu alt yasa iptal edilmiş ve satışlar da durmuştur.

2/B konusunda gelinen son nokta budur. Bundan sonra ne olacak?

Konu Bakanlıkça bu günlerde yeniden ele alınmıştır. Bu sorunun tepeden inme yasa yapılarak çözümlenemeyeceği, çünkü orman sınırları dışına çıkartılan bu sahaların kendine has hukuki ve teknik devasa problemlerinin; örneğin 1970 li yıllarda başlayan orman sınırları dışına çıkarma işlemi ile oluşturulan 2/B sahalarının bir kısmı bu gün itibarı ile yeniden ormanlaştığı (örneğin Çankırı, Kastamonu, çorum, Sivas vs illerinden Ankara’ya gelenler köylerindeki arazileri artık kullanmadıkları için buralar yavaş yavaş yine eski haline, yani orman haline dönüşmüştür.), ormanlaşan bu sahaların bu sefer 2/B den çıkarılarak ormana katılması gerektiği, simitçiden inşaat mühendisi, ayakkabı boyacısından mimar olan bir birlikteliğin oluşturduğu bina nasıl bir hilkat garibesi olur ise, 2/B sahalarının geometrik durumlarının belirlenmesi için yapılan ölçümde uzman kişilerin kullanılmaması sonucu oluşan haritaların bir kısmının, harita olmaktan uzak kabataslak çizimler olduğu, bu çizimlerdeki geometrik durumun gerçek zemin ile bir alakasının bulunmadığı halde hukuki belge olarak varlığını sürdürdüğü, bu sahalarda birçok yargı kararının var olduğu ve bu kararların henüz infaz edilmediği, bir köye 2/B yapmak için giren kişilerin önceki orman sınırlarını değiştirerek 2. kadastro yaptığı gibi daha birçok sorunun olduğu nihayet görülmüştür.

Yoğurdu üfleyerek yemeyi ilke edinen Bakanlık şimdi, “2/B satışına yeniden başlandı, 25 milyar cepte” felsefesi ile değil, “Orman vasfını yitirmiş arazilerin satışına yönelik teknik çalışmalar yeniden başlatıldı.” şeklinde bir yaklaşım ile kamuoyu önüne çıkmıştır. Bu durum Bakanlığın doğru bir noktadan işe başladığının bir göstergesidir.

Bu yol uzun, zahmetli ve masraflı, ciddi bir teknik personel organizasyonu ile beraber hukuki destek ister.

Tam destekli bu teknik personel, ülke genelindeki tüm 2/B sahalarını karış karış incelemeli, hukuki duruma temel geometrik durumu kesinleştirmeli, yeniden ormanlaşan, satılması ülke, çevre menfaatine zararlı olan yerleri tespit etmeli, satış için tüm verileri toplamalı, bu verilere göre satış işlemi başlamalıdır ki sağlıklı bir iş yapılmış olsun. Bunlar yapıldığı takdirde, bu satıştan bakanlığın beklentisi olan ve umduğu aşağıdaki durumlar gerçekleşebilir:

· Birçok mülkiyet sorunu çözülecek. Yargıdaki dava sayıları azalacak.

· Halen bu alanları fiilen kullanmakta olanlar, usulsüz olarak kullandıkları yerlerin kanuni sahibi olacaklar.

· Kaynaklar, ağaçlandırma, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi, yerinde kalkındırılmaları mümkün olmayan orman köylülerinin naklinde kullanılacak.

· Ekonomi canlanacak. Emlak ve diğer vergi gelirleri ile Hazine'ye bir katkı sağlanacak.

· Bu yerler, orman köylüsünün sosyo-ekonomik yönden kalkınmasında büyük bir katkı sağlayacak.

Dikmen semti gecekondudan kurtarılır iken, Ankara’nın civarında yeni gecekondu mahallelerinin oluştuğunu üzülerek görmekteyiz. Bu durumda “gecekondu dönüşüm projesinin” eksik olduğu ortaya çıkmaktadır. Proje, “gecekondu dönüşüm ve yeni gecekondu önleme projesi” şeklinde dizayn edilerek uygulamanın bu yönde olması gerekir idi.

2/B işinde de projenin adı “2/B nin satışı”. Proje yine eksik. Projenin adı “2/B nin satışı ve yeni 2/B leri önleme” olmalı idi.

Sorunun müsebbiplerini, tetikleyen faktörlerini ortadan kaldırmadan yapılan düzenleme geçici bir başarı sağlasa da nihai başarı getirmez. Faktör, faktör olarak ortada durduğu müddetçe, kendi doğasının gereği olarak tetiklemesini yine yapacak, aynı sorunlar tekrar nüksedecektir. Terörün bir azalması, bir çoğalması ama bunca yıldır hiç bitmemesinin sebebi bu değil mi? Ciğer direkte asılı, kedi de aç gözlü ve kasabın düşmanları tarafından dolduruşa getirildiği müddetçe bu mücadele biter mi?

Ülkenin ciğeri olan ormanlar, kedilere bırakılamayacak kadar önemlidir. Ormanların korunamaması, 2/B oluşumunun en önemli faktörüdür. Ormanlar nasıl korunmalıdır?

Klasik yöntemin başarısız olduğu belli. Artık başka sözler söylemek, dünyada orman sadece bizde değil, koruyanlar nasıl koruyor hiç olmazsa onlara bakmak, oradan öğrendiklerimizi ülkemiz kültürü ile birleştirerek, insanı temel alan eğitim-öğretim üzerinden başlangıç yapmak şarttır. İnsan hariç başka mahlûkların ormandan yer açtığı, gecekondu , kapkaç, banka içini boşaltma yaptığı görülmüş müdür?

Sistem, her yönden “insanı” ıskalayan yapısı ile nev-i şahsına mahsus davranmaya devam eder ise; çocuklarımız da aynen bizim gibi olacağından ormanlardan yer açma, güneydoğuda terör, ülke genelinde her türlü yağma, maçlarda küfür, parklarda tecavüz, caddelerde kapkaç, “aaaa cambaza bak” taktiği ile kapalı kapılar ardında malı götürmenin sonu gelmez. Bu günün küçükleri olan çocuklar, yarının büyükleri değiller midir? Muasır medeniyetin sadece para cüzdanına bakıyor ve gıpta ediyoruz. Onlar önce zengin sonra medeni olmadılar, önce medeni, sonra zengin oldular.

Dış güçleri suçlayıp durdukça, bilimsellikten uzaklaştıkça, veriye dayanmadan bir birimizi kalplerde mahkum ettikçe, kavram kargaşası içinde bir birimize bağırıp çağırarak konuştuğumuzu zannederken boşa enerjimizi harcadıkça, üretmeden tüketme, hak etmeden kazanma felsefesinden kurtulmadıkça, fasit daireleri tarumar etmedikçe, ihanet şebeklerini dağıtmadıkça, hali hazır durumdan ziyadesi ile memnun olanların vatanın birliği dahil her şeye rağmen statükolarını koruma yönünde davranış ve direnmeleri devam ettikçe ve bunlar bizim birbirimize şüphe ile bakmamızı, dolayısı ile bir araya gelip bir güç olmamızı engellemek için her türlü abartmayı yaptıkça, kıçı kırık çapulcuya aciz kalmaktan, varlık içinde yokluk çekmekten, onun bunun şamar oğlanı olmaktan kurtulmamız, huzur bulmamız zordur.

Futbolda bir kere Avrupa şampiyonu olup, meydanlarda ne oldum delisi olduktan sonra, "nasıl şampiyon olduk, gelecek yıl bir kere daha nasıl şampiyon oluruz" değerlendirmesini yapmadığımızdan ve sağlıksız spor sisteminden dolayı başarının sürekliliğini sağlayamadığımız, devler arenasında yerimizi sabitleyemediğimiz gibi, kendimizi bulana kadar geçici başarı tatminleri ile sarhoş olup, ayılınca dizimize vurarak bir süre daha idare edeceğiz. İnşallah bu sürede komşudaki yangın bize sıçramaz, kan ve gözyaşında birleştirmiş olmayız.

 
Toplam blog
: 38
: 485
Kayıt tarihi
: 01.05.07
 
 

Orman mühendisiyim. 1992 yılından beri orman kadastro işinde çalışmaktayım. Amacım insanları orman k..