Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '11

 
Kategori
Deneme
 

2 tercih arasında :Düğme ya da fermuar olmak

2 tercih arasında :Düğme ya da fermuar olmak
 

Konu ile ilgili ilk aklıma gelen, Adalet Ağaoğlu nun bir kitabının adı: "Çok uzak, fazla yakın" Kitabı okumadım, ama kitabın adı benimle beraber kaldı duyduğum andan itibaren. Bir odayı düşündürür bana bu söz, ortada bir soba var. Üşüyen insanların olduğu bu odada, kimi üşüyen, ısınmayı o denli istiyor ki, ellerini yakıyor sonunda. Geri kalanlar, yanmak korkusunu o denli abartılı yaşıyorlar ki, hiç yanaşmıyorlar ısıya. Üşümeyi tercih ederek odanın sobaya en uzak köşesine çekilmeyi, kendilerini korumak adına tercih ediyorlar.

Sorun yaklaşımda değil, ölçüde. Ne yaptığımız kadar, nasıl yaptığımız da çok önemli. Selam verirken, soğuk bir sesle hal hatır sormak da, kişisel mesafeyi aşıp sarılmaya, el şakaları yapmaya kalkmak da tuhaf. Muhatabın üzüntüsünü geçiştirmek de yanlış, üzüntüsünü bahane ederek fazlaca özel sorular sormakda. Evet, her iki durumda da üzüntüyü paylaşmak var. Ama nasıl? Ölçüyü bulmak, o kadar da kolay bir mesele değil aslında. Örneğin öncelikle kişinin kendisiyle iletişiminde gözetmesi gereken bir denge, bir saygı sınırı olduğunu bilmesini şart koşuyor bu yaklaşım. İlişkilerde, özellikle duygusal kadın erkek ilişkisinde, ilk etapta duyulan arzunun, adeta fermuar dişleri gibi birbirini tamamlayabilmek olduğunu görüyorum. İkiz ruhlardan, yarım elmalardan söz ediliyor habire. Bir bütün oluşturma kaygısı ve hevesiyle dolu çoğunlukla aşklar, aile ve dostluk ilişkileri. İnsanın çetrefilli, gel gitli yapısına baktığımızda bu mümkün görünmüyor. Hepimiz sürekli değişiyoruz, en sabit yaşayanlarımız bile bir andan diğerine aynı yürümüyor. Düşüncelerimiz, duygularımız, fermuar dişlerinin durağanlığında değil bizlerin. Ortada bir yap boz resmi de yok, tamamlandığında güzel bir resim vaat eden. Bence amaç, fermuarı oluşturmak değil, aynı cekette iki düğme olabilmek olmalı. İnsan doğası bunu gerektiriyor çünkü. Amaçlar paylaşılmalı, geleceğe beraber gitmek ümit edilmeli, sevgiden gelen sorumluluk taşınmalı, ama kimse kimseyi kendi parçasına tamamen uydurabilmek için törpülemeye, yontmaya kalkmamalı. "O istemediği için artık spor giymiyorum" "Eşim müzikle ilgilenmemi istemiyor" "Ben bu gazeteyi alalım diyorum ama ben onu hayatta almam, sana da okutmam diyor "Bu sözler tanıdık geliyor, değil mi? Buram buram sahiplenme kokan sözler bunlar, çok da gizliden olmamak üzere içinde "Bana uy" emri taşıyan bu sözlerde belki sevgi şımarıklığı, kaybetme korkusu, yarenlik endişesi de var, ama aslolan ,içinde zerre kadar soluk alınmayacak sözler olmasıdır bunların. Ölçünün kaçtığı sözlerdir yani. İlişki ise ölçü işinden başka birşey değil. Seçim bizim. Ya sobayı kucaklayacağız, ya soba varken üşüyeceğiz ya da ya aynı cekete bağlı iki düğme olacağız ya da bir fermuarı oluşturmak için birbirimizi eğip bükeceğiz. Yaşamak, tercih etmektir aynı zamanda.    
 

 
Toplam blog
: 44
: 412
Kayıt tarihi
: 13.01.11
 
 

Merhabalar ben bir kamu kuruluşunda görev yapmaktayım, yazmayı okumak kadar seviyorum. Ağırlıkla ger..