Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '11

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

2 Yaş Sendromu

2 Yaş Sendromu
 

zor iş, onları doğru büyütmek...


Yirmi gün, su gibi aktı geçti, sevgili Elif'imiz evine döndü bugün. Camlardaki el , halıdaki oyun hamuru izleri henüz duruyor...Oyuncaklarını kaldırırken, içimde kabaran dalgaları zor dindirebildim..."Anâneee" diyen sesi kulaklarımda, şimdiden çok özledim...

Hayısss... Yani "hayırrr" en çok kullandığı sözcük. ..Biz , çocuklarımızı yetiştirirken bilmediğimiz ne çok şey varmış, şimdi öğreniyoruz. .Gerçi bunların ne kadar doğru olduğu, ilgili uzmanlar tarafından tartışma konusu da olabiliyor kimi zaman. Her şeye itiraz etmek,inatçılık iki yaşın özelliği imiş.Buna iki yaş sendomu deniliyormuş.Kızımın sabrına hayran olmamak elde değil, Ne kadar seversek sevelim, bu sıcakta mezosopranolara taş çıkartan sesi ile bağırmaya başladı mı, kaçacak yer arıyorduk dedesiyle...Emzikten yeni ayrılmış olmasına da bağlıyor kızım."Uyumucam işte ,onu yemicem,bunu içmicem" diye bağırmaya başlayınca dikkatini ,köpeğe kuşa yönlendirerek , inatlaşmamaya gayret ettik mümkün olduğunca.

Bizim çocukluğumuzda inatçı bir kişiliğin oluşması için ne çok gayret göstermiş büyüklerimiz diye düşünüyorum. Onları suçlamıyorum,ilerdeki sonuçlarını nerden bilsinler.Şimdiki gibi iletişim araçları,çocuğa yönelik eğitim olanakları yoktu ki ...Yemeyen veya isteğinin gerçekleşmesi için tepinen ,bağıran çocukla adeta savaşa girerlermiş. Sözün bittiği yerde de "beş kardeş" devreye girermiş.Biz biraz daha bilinçli olarak büyütmeye çalıştık,çünkü bizlerin çocuk yetiştirdiğimiz dönemde , çocuk ve eğitimi önem kazanmaya başlamıştı.Şimdilerde ise, çocuk ne derse ne isterse ,büyükler ona göre yaşamını yönlendiriyor. Bütün piyasa, çocuklara yönelik, araç gereç ,oyuncaklarla dolu... Böylesi mi daha iyi,yoksa bizim çocukluğumuzdaki el yapımı bez bebekler, bilyeler, topaç gibi oyuncaklardan oluşan çocuk dünyası mı, bilemiyorum...

Korku hissi de iki yaş çocuğunun yeni tanıştığı bir duygu. Elif karanlıktan korkuyor ama böcekleri ayağı ile ezip öldürüyor, köpekle çok sıkı arkadaş...Doğal olarak,çocuğuna göre değişebiliyor, korkulan obje . Objenin soyut olması, sanırım daha kalıcı oluyor. Ben bu yaşımda gök gürültüsünden çok korkarım, örneklemek gerekirse. .. Kızım internetten araştırır sürekli, çocuk eğitimi ile ilgili sağlıklı bilgilere ulaşmak için. Oradan öğrendiğine göre iki yaşın özelliklerinden olan korku ile tanışma, gerekli imiş bu yaş çocuğuna...

Aşırı enerjisi zaman zaman ufak tefek kazalara neden oluyor, bizim tatlı torunumuzun... "Olamassss" diyor ; tabak,çanak kırılmasıyla sonuçlanan bu enerji patlamalarından sonra...Zıpzıplarda deli gibi koşturuyor,kayaktaki merdivenleri kendisi çıkıyor, kayıyor...En çok yumurta ve eti seviyor,sütle arası yok... Tabiki tüm çocuklar gibi"çukutaa" gözdelerinden...

Caillou(kalyu)...Kızımdan öğrendiğime göre Kanada yapımı imiş....Yani yine , Yeni Dünya'nın marifeti...Bizimkiler de yapar bunu, hem de alâsını derdim, Brezilya dizilerinin hakimiyetini gördükçe. Gerçekten, başka ülkelerde bile izleycisi olan,başarılı diziler var şimdi.Caillou yerine, Can olamaz mı meselâ... Transa giriyor adeta bizimki, bu çocuk dizisi karşısında, söyleneni duymuyor...Laf aramızda çok da işe yarıyor, onun karşısında iken başka işlere zaman ayırabiliyor annesi veya yemediği zaman ona dikkatini çekerek yedirebiliyor. İyi ve terbiyeli çocuk Caillou'dan mutlaka yararlanıyor çocuklar ama yine de içinde yaşadığı toplumun yaşam tarzını,örfünü tanıtan Türk yapımı çocuk dizisi olsa, daha iyi olmaz mı diye, düşünmeden edemiyorum, bazıları ne kadar tutucu bulsa da bu fikrimi...

On' a kadar sayabiliyor,iki yaşını dolduralı iki ay oldu,öyle sanıyorum ki , çoğu yaşıtlarından ilerde seyrediyor gelişimi.Bu arada alfabeyi "G" ye kadar,(hatta yumuşak g diyor:))) Türkçe, İngilizce sayıyor...İngilizce öğretmeni olan kızım, şimdilik acele etmiyor, bu dünya dilini öğretmek konusunda. Onun gündeminde şimdi, tuvalet eğitimi var...

Eskilerin "demir leblebi"dediği, çocuk ve eğitimi,yetiştirmesi, bu deyimi ne kadar hak ediyor , sanırım her anne- baba çok iyi biliyor... Sevgi... Ancak , bu demiri eritebiliyor, o olmasa çekilecek dert değil gerçekten...Anneler , hele de anneler... Çocukla yek-vücut olan anneler... Taa ki, okula başlayıncaya kadar,ondan sonra, yük büyük ölçüde kalkıyor. Anne, tam kendini toparlarken , "yeni kardeş" gündeme geliyor... Bazı anneler, arka arkaya büyüteyim diye düşünüyor, o zaman da, çok daha yorucu oluyor... Zor iş vesselâm, çocuk büyütmek...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..