Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

20. asır Türk asrı olacaktır

20. asır Türk asrı olacaktır
 

Rahmetli Turgut ÖZAL’ın söylediği bir sözdür. O söylediği zamanlar Türkiye’nin durumu ve uğraştığı meseleleri biliyoruz. Birçok insan hatta siyaset sahibi insan arkasından gülmüştür. O ise buna inanıyordu.

Ülkemiz o günlerden bu günlere çeşitli badireler atlatarak geldi. Yaşamış olduğumuz iç meseleler aslında yaşanmamış olsaydı bu günkü durumumuza çoktan gelmiş olurduk. Siyasetimizi kontrol edenler esasında siyasette bulunanlar değil onları yönetenler ve yönlendirenlerdi. Bunu açık ve net bir şekilde son yaşadığımız olaylarda görüyoruz.

İç siyaset ve çekişme ülke gündemini o kadar meşgul ediyordu ki ülkemiz yüzünü bir türlü dışarıya çeviremiyordu. Ama günümüzde öncelik dış siyasete gelmiş ve gerekli hamleler atılmaya başlanmıştır.

Ülkemiz güçlü bir dış politika sahibi olursa, iç barışı daha rahat sağlayacak, ekonomisini daha güçlendirecek, işsizliğe çare bulacak, sosyal sınıflar arası uçurumları kaldıracak ve istediği demokratikleşme hareketlerini gerçekleştirerek daha yaşanabilir bir devlet olacaktır. Bunun altında i gizli sır vizyonu, misyonu ve stratejisi olan güçlü ve etkin bir dış politikadır.

İşte son zamanlarda yapılan ama daha çok adımların atılması gereken dış siyasetimizin yönü budur. Fakat şu bilinmelidir ki Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi “Yurtta sulh Cihanda Sulh” prensibi ülke dış politikasının temelini oluşturmalı ve bu çerçevede ilkeler belirlenmelidir.

Komşularla sıfır problem en büyük atılımlardan birisidir. Unutmayın ki iyi sürülmüş bir tarlaya kaliteli ve zamanında ekilmiş tohumlar iyi bir hasatı beraberinde getirir. Daha geçenlerde gazete manşetlerinde Amerika’da , İrlanda’da vb. bir çok ülkede Osmanlı’nın yaptığı yardımların sonuçlarını ve onlara duyulan minnettarlığı okuyorduk. Bugünlerde Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya ülkemizin yaptığı yardımlar gibi.

Yurt dışında açılan okulların ve bu okulların bıraktığı izler de çok önemlidir. Unutmayın ki o okullarda okuyup yetişen insanlar bir gün gelecek devlet yönetecekler.

Bütün bunlara rağmen ülkemizin yavaş kaldığı başlık Orta Asya Türki Cumhuriyetler başlığıdır. Şu bilinmeli ki Türk’ün soyu Orta Asya’dan gelmektedir. Ne yapılırsa yapılsın Orta Asya meselesi Filistin meselesi kadar olmasa bile önemlidir. Zira buraları başkaları için sadece doğalgaz, petrol ve maden yataklarıdır. Oysa bizim için kardeş topraklarıdır. Bu topraklar içinde var olan devletlerin güçlenmesi bizim de güçlenmemiz anlamına gelmektedir. Unutmayalım ki “bir elin nesi var iki elin sesi var” deyimi uluslararası arenada güçlü olmanın şartını ortaya açık bir şekilde koymaktadır.

Avrasya ve Mezopotamya üzerinde kurulan devletler tarih boyunca hükümran olmuşlar, dünyada söz söylemişler ve geleceğe yön vermişlerdir. Düşmana korku dosta güven veren bir ülke, zorunlu olmadıkça barıştan ve adaletten ayrılmayan bir ülke komşularına ve dünya insanına “komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözüne sadık kalarak el uzatmalıdır. Bize emanet edilen bizim namusumuzdur anlayışıyla da asla ve asla gizli planlar içinde olmamakta dış politikanın düsturu olmalıdır.

Sayın Başbakanımızın da sıklıkla dediği gibi maç sahada oynanmalıdır ve oyun başladıktan sonra da kurallar değiştirilmemelidir.

http://www.blogyarismasi.com/Article/Details/1536" title="Blog Yarışması" > http://www.blogyarismasi.com/Home/Image/1_1536.png%22/>

 
Toplam blog
: 196
: 493
Kayıt tarihi
: 28.06.07
 
 

Doğayı seviyorum. Onun içinde yaşamayı ve güzelliklerini tatmayı seviyorum. Yaşamayı ve hatta ölü..