Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

20 Yıl Önce, 20 Yıl Sonra...

20 Yıl Önce, 20 Yıl Sonra...
 

Keşke yanlışlar yapılmadan herkes tecrübelerden faydalanabilse..


12 Haziran 2011’de yapılan genel seçimlerde, BDP adına bağımsız olarak seçilen üyeler, 1 Ekim 2011 Cumartesi günü açılan TBMM’nde yemin ederek göreve  başladılar. Normal şartlarda diğer milletvekilleri gibi onların da 28 Haziran’da meclise gelip yemin etmeleri gerekiyordu.

Ancak bilindiği gibi CHP de bağımsızlarla birlikte o gün  -mecliste olmasına rağmen- yemin etmemişti. Sadece geçici meclis başkanlığı koltuğuna oturabilmesi için Oktay Ekşi’nin yemin etmesine izin verilmiş, diğer milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın tutukluk halini bahane ederek ant içmemişlerdi.

Yapılan görüşmeler sonunda 11 Temmuz 2011’de CHP milletvekilleri –biri hariç- meclise gelip yemin ederek parlamento çalışmalarına katılmaya karar verdiler. BDP’li bağımsızlar ise ısrarla yemin etmekten kaçınarak alternatif meclis toplantıları düzenleyip farklı eylemler yaptılar. 

***** 

CHP’nin 2 haftalık bir direnişten sonra meclise gelmesi, “tükürdüklerini yaladılar” şeklinde yorumlanmış ve kendileri de buna çok kızmışlardı. Durum gerçekten böyle miydi? Bu soruya cevap verebilmek için bu gecikmenin CHP’ye, ülkeye ve demokrasimize ne kazandırdığının ve ne kaybettirdiğinin iyi  hesaplanması lazım. Ne yazık ki elimizde böyle hassas bir terazi yok.

Araya meclis tatilinin de girmesiyle, 3 ay kadar bir süre direnmiş gibi görünen BDP’nin, sonunda gelip kuzu kuzu yemin etmesi de aslında bir nevi “tükürdüğünü yalama” eylemi sayılabilir. Fakat siyaset sütunlarında böyle bir yorum görmedim. Sanki herkes yeni bir tartışma başlatmamak için bu deyimi kullanmamaya özen göstermişti.

Ama gerçeği bulmak adına soruyu bir kere daha irdelesek de, aynı CHP’nin tutumunda olduğu gibi, burada da kayıp-kazanç dengesinin hesabını iyi yapabilmek gerekiyor ki, bu da kesin olarak mümkün değil. 

*****

BDP milletvekillerinin yemin ederek meclise gelmelerini, dolaylı olarak Kürt sorununun siyasi platformda parlamenter yolla çözülmesine atılan bir adım olarak yorumlamak mümkün. Gerçi PKK’nın henüz silah bırakmışlığı yok. Öte yandan hemen her gün birkaç şehit haberiyle sarsılmaya da devam ediyoruz.

Ancak aklı selim sahiplerinin buluştuğu ortak nokta, müzakerelerin yoğunlaşarak, bu gidişata bir son verilmesidir. Akıl ve mantıkla çözülen sorun, bundan sonra pek çok canın hayatını kaybetmesine, birçok ailenin acı çekmesine engel olacak ve ülkedeki savaş ortamının sona ermesini sağlayacaktır. 

*****

Yemin töreninde en çok ilgi toplayan isim Leyla Zana’ydı. Çünkü Zana, daha önce 1991 seçimlerinde SHP listesinden milletvekili seçilmiş, yemin törenine PKK renklerini taşıyan bir bantla gelmesi ve yemin metnine Kürtçe bölümler ilave etmesiyle gündemi alt üst etmişti. Devam eden benzeri eylemleri sebebiyle de milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanmıştı.

“Acaba bu yemin töreninde de benzeri şeyler olacak mıydı?” sorusu herkesi heyecanlandırdı, ancak olmadı. Çünkü Leyla Zana, 20 yıl önceki haliyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir şekilde seçilmeyi başarmış bir Kürt delikanlısı rolünü değil, görmüş geçirmiş, tecrübeli, atak davranışlarla istenilen sonuçların elde edilemediğini gören 50 yaşında olgun bir patlamenter rolünü oynyordu.

İçindeki milliyetçilik ateşi, o günlerden daha da harlı yanmakla beraber, agresif hareketlerle olay çıkarıp saman alevi gibi sahte gündemler yaratarak kahramanlık görüntüsü vermek yerine, meseleyi kökünden çözüp gerçek bir başarının aktörü olarak tarihe geçmek istiyordu.

Bu sözlerimle Leyla Zana’ya övgüler yağdırıyor değilim. Sadece 20 sene arayla bir insandaki değişen ve gelişen bir görüntüyü sizlere yansıtmak istiyorum. 1991 seçimlerinde Leyla Zana ile birlikte meclise giren diğer milletvekillerinin çoğu da bugün yine aynı kadronun içinde yer almaktadır.

Eğer kesin ve kalıcı çözüm, parlamenter sistem içerisinde, siyasi diyalog ile sağlanacak ise, 20 yıl önce böyle bir şansı yakalamış olan Kürt parlamenterlerin bu şansı iyi kullanmadıkları ve o günden bugüne binlerce gencin ölmesine ve onbinlerce ailenin ciğerinin yanmasına sebep oldukları ortadadır. 

*****

Bu dünyadan bugüne kadar milyarlarca insan gelip geçti. Bizim şu anda bildiklerimiz, hatırladıklarımız ve andıklarımızın sayısı o kadar az ki... Bunların içinde kimisi iyilikleri, yiğitlikleri, kahramanlıkları ve insanlığa sağladığı hizmetleriyle anılırken, bir kısmı da sadece hiddetle, şiddetle, nefretle hatırlanıyor.

Dolaylı da olsa PKK terörünün eylemlerini sahiplenen bu kadro, belki tarihe geçecek ama, 30 yıl süren bir şiddet döneminin kanlı mirasını da sırtından atamayacak ve hep bu şekilde anılacaktır. 

***** 

BDP milletvekillerinin yeminleri memlekete hayırlı olsun!

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..