Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '12

 
Kategori
Anılar
 

20 yıl önce verilmiş sözün arkasında durduk

20 yıl önce verilmiş sözün arkasında durduk
 

18 Şubat 1992 Burcu Göker ilk Konseri


Haftasonu bloguma yazı yazamadım. Amerika'dan döneli bugün bir hafta olacak ama jetlagı üzerimden daha atamadım. Gidişte değil ama dönüşte mutlaka 15 gün bütün uyku dengem bozuluyor. Gece uyuyamıyorum, sabah da uyanamıyorum. Dolayısı ile yazamadım. Bu sabah ilk işim bilgisayarımın başına oturup kaldığımız yerden yazılarıma devam etmek istedim. Yazmaya başlamadan önce çalışma masamın üzerindeki masa takviminde günün tarihine baktım. 13 Şubat 2012. Bu tarih bana bir şey anımsattı. Neyi anımsattığını düşünürken birden 20 yıl öncesine gittim. 18 şubat 1992. Burcu Göker için, benim için, ailemiz için önemli bir tarih. Şimdi blogumu okumaya başlayanlar getirip konuyu gene Burcu'ya dayandırdığımı görünce şaşırmasınlar. Daha önce de belirttiğim gibi ben bu blogumda Burcu Göker'in sanat yaşamı, yurt dışı egitimi ile ilgili anılarımı dile getirmeye çalışıyorum. Gene söylüyorum. Tüm amacım müziğe başlayan veya başlayacak olan gençlere ve ailelerine girecekleri bu zorlu savaşta biraz ışık tutabilmek.

Gelelim 20 yıl öncesine. Burcu 10 yaşında küçük, çelimsiz bir çocuk. İki yıl oldu İstanbul Üniversite'sinde keman öğretimine başlayalı. İlk okul 5.sınıfa gidiyor. İstanbul Üniversitesi'nde yarı zamanlı keman eğitiminin yanısıra Mimar Sinan Devlet Konservatuarında bale eğitimine de devam ediyor. Günlerimiz evimizin olduğu Caddebostan, Kadıköy ve Beşiktaş arasında gidip gelmekle geçiyor. Ben bütün işi bırakmış sadece Burcu ile ilgileniyorum. Sabah Kadıköy İstanbul Üniversitesi Devlet konservatuar'ında solfej dersi ile başlayan günümüz, İlk okul eğitimi için Göztepe'de devam edip, akşam bale egitimi için gittiğimiz Beşiktaş Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuar'ında bitiyor. Uzun bir trafik keşmekeşinden sonra gece eve dönen Burcu uyumak yerine keman çalışmayı tercih ediyor. Ben de bu zayıf çocuğun zorlu geçen günlerde hastalanmaması ve mücadelesinden geri kalmaması için çaba sarf edip duruyorum.

İşte bu yoğun tempoda Burcu sürekli hocalarına bir keman konseri verme isteğini yineliyor, adeta başlarının etini yiyor. Çünkü tatil günlerimizde Burcu'nun isteği ile keman eğitimine yardımcı olması amacı ile konserlere gidiyoruz ve Burcu o konserlerde dinlediği büyük sanatçılar gibi çıkıp çalmak istiyor. Heray bir salı günü akşam üzeri Konservatuarın Kadıköy'deki eski İtfaiye binasından bozma eski binasında eski bir salondan bozma bir mekanda kafekonser diye bir dinleti yapılıyordu ve bu dinletiye başvuran öğrenciler çıkarak performanslarını sergiliyordu. İşte bu dinletileri gören Burcu ben de kafekonsere çıkacağım diye tutturmuş fakat kimse onu ciddiye almamıştı. Hocalarının Burcu'yu ciddiye almamalarının sebebi vardı. Genelde bu dinletilere lise ve Üniversite öğrencileri çıkıyordu ve küçük öğrenci çıkmıyordu. İşte Burcu bu isteğini o kadar çok yinelediki ,onun sesini kesmek için hocası tamam dedi ve Burcu'yu dinleti listesine yazdırdı. Burcu'nun dinletiye çıkıp çalacağına kimse ihtimal vermiyordu. Nasılsa son anda vazgeçerdi veya en sonunda heyecanlanıp kaçardı. Ama onlar Burcu'yu tanımıyorlardı. Onun ne kadar ciddi ve inatçı olduğunu sadece ben biliyordum. Günlerce besteci Moffat'ın Boure isimli küçük parçasını defalarca çalan Burcu bu dinletiye son hızla hazırlanıyordu. Bir yandan da konser kıyafeti düşünüyordu. Daha o küçücük yaşında bu olayın görsel bır olay olduğunu anlamış, güzel bir müziği güzel bir kıyafetle tamamlaması gerektiğine inanmıştı. Burcu televizyonlarda konserlere çıkan çocukların giydiği gibi tüllü ,süslü çocuk giysileri yerine ağırbaşlı, yaptığı müziğe uygun , bu arada yaşına da uygun bir giysi arayışında idi. Günlerce süren giysi arayışı sonunda nihayet Burcu'nun istediği giysiyi bulduk. Bu siyah bir kadife küçük elbise idi. Sadece siyah kadife giysiyi onun yaşına indirecek minik bir büst dekoru ile süslenmiş bir minik elbise, siyah rugan ayakkabıları ve beyaz çorabı, uzun saçlarını toplayan siyah kadife kurdelesı ile minicik bir prenses gibi idi. O gun elimizde giysimiz, dinleti için okulun merdivenlerinden çıkarken birden duvarda elle yazılmış bir afiş dikkatimi çekti. Bu pembe karton kağıda yazılmış afış Burcu'nun ilk konser afişi idi. İşte o zaman birden çok heyecanlandım ve gözlerim doldu. Benim küçük kızım ilk konserini verecekti. Ben bu konserden önce Ulusal basından ülkemizin en büyük gazetelerinden birine telefon ederek o gün 10 yaşında bir küçük kızın konser vereceğini duyurdum. İstedimki gelmeyenler de duysun ve Burcu kendi gibi küçük çocuklara örnek olsun. Ben gazetenin bu konuya eğilip bir muhabir göndereceğini sanmıyordum. Yanılmışım. Konu ile çok ilgilenen gazete yönetimi bir hanım muhabir ve fotoğrafçıyı bu konu ile görevlendirmişti. Konser salonu çok dolu idi ve bir çok tanıdığımız özellikle Burcu'yu dinlemek için yerlerini almıştı. Konser listesine baktiğimda Burcu ve ona piyanoda eşlık edecek olan Piyano öğretmeni Yonca Dinçer hanımın ismini ilk sırada gördüm. Demek ki Burcu küçük olduğu için ilk olarak çıkıp çalacaktı. Burcu'yu kapıda hocasına teslim edip salonda yerime oturduğumda yan sıramda Burcu'nun müzik yeteneğinin keşfinde büyük rolü olan Arp sanatçısı Ferda Arıkan hanımı gördüm. Ferda Hanım ve eşi Suat Arıkan beyin Burcu için önemini daha sonra bir yazımda anlatmak istiyorum. Ferda Hanım uzanıp elimi tuttu ve heyecanımı gidermek için bana destek verdi. Ne de olsa onlar bu konuda yıllardır çok tecrübeliydi. Dışarda kapı önünde bekleyen Burcu ve hocaları konserin başlamasını bekliyordu. Sonradan öğrendiğime göre Burcu hiç heyecanlı değilmiş ama hocaları çok heyecanlı imiş ve heran Burcu'nun konsere çokmaktan vazgeçeceğini sanıyorlarmış. Nihayet Konser başladı. Pianist piyano başında yerini adlı ve Burcu alkışlar içinde son derece olgun ve ciddi küçücük adınlarla yürüyerek çıktı ve sahnede yerini aldı. Salonda selamını verdikten sonra Pianistten başlama işaretini aldı ve piyano eşlığınde çalmaya başladı. Ben kalbimin sesinden müziği duyamıyordum. O kadar heyecanlandım ki bir an kalbım duracak sandım. Gözlerim yaşlarla dolu sahneyi göremiyordum. Bu duygu uzun yıllar devam etti ve ben uzun yıllar Burcu'nun konserlerini ancak daha sonra çekilmiş videolardan sağlıklı seyredebildim. Ama son 5 senedir artık yerimde arkama yaslanıp ,büyük bir keyifle, her notanın zevkini çıkararak, adeta bir mutluluk denizinde yüzerek konserleri dinliyorum. Nihayet Burcu çaldığı eseri bitirdi ve alkışlar karşısında eğildi selam verdi ve daha önce gittiği konserlerde gördüğü gibi pianistinin elini sıkıp teşekkür etti ve geldiği gibi ciddi salondan çıktı. Tabii ben, gazeteciler ve onu kutlamak isteyenler de salondan çıktık. Kutlamak isteyenler kutlayıp, hediyelerini verdiler. Gazeteciler bu küçücük kızla bir röportaj yapmak ve resim çekmek istiyorlardı. Bu arada Burcu hiç heyecanlı gözükmüyordu. Sanki biraz önce o kalabalığın önüne çıkıp o zor eseri çalan o değildi. çok sakindi. Gazeteciler okul yönetiminden söyleşi için bir oda rica ettiler. Okul müdür muavini Erkan bey odasını tahsis etti ama bu konserde başka çalanlar da olduğunu ve onlarla da söyleşi yapmaları gerektiğini söyledi. Gazeteciler sadece Burcu Göker ile söyleşi yapma görevi aldıklarını belirterek başka söyleşi yapamayacaklarını söylediler.

Burcu gazetecilerin sorularına çok güzel cevaplar verdi. Ben simdi daha sonra 23 şubat günü gazetede '10 yaşında Harika Kemancı Burcu Göker' başlığı ile yayınlanan yazıyı okuyorum. Bu yazıda Burcu'nun keman hocası, Burcu'nun uluslararası başarı sağlayabilmesi için engeç 5 yıl sonra yurt dışında eğitime başlaması gerektiğini belirtiyor. Ben ise bir zamanlar Harika çocuklar yasası olduğunu ve kaldırıldığını, devletten fazla bir destek göreceğimizi sanmadığımızı ama bizim Burcu'ya gereken eğitimi sağlayabilmek için tüm imkanlarımızı seferber edeceğimizi söylüyorum.

Bugün 20 yıl sonra bir muhasebe yaparsak keman hocamız o gün söylediği sözü 5 yıl sonra unuttu ve Burcu 5 yıl sonra yurt dışına gideceği zaman Burcu'yu kırgın ve dargın olarak gönderdi. Oysa ben ve ailem o gün konser çıkışı heyecanla söylediğimiz sözün sonuna kadar arkasında durduk ve Burcu'ya destek olduk ,oluyoruz ve ömrümüz yettiği sürece de destek olacağız.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..