Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

2002-2010 son tango- eksen kaydı

2002-2010 son tango- eksen kaydı
 

"Pusula eksenine göre yön belirler"


Uzun bir yazı olacak. Sabrınız için şimdiden teşekkür ediyorum.

4 Kasım 2002 AKP 34.1 % oy oranı ile tek başına iktidar. Gazete Başlıklarından bazıları şöyle; "Anadolu İhtilali" , "AKP Tek Başına" .

Kırmızı Bültenle aranan Jet Fadıl Milletvekili artık. Bu beklenmeyen sürpriz sonuç karşısında AKP ye oy veren, vermeyen, haberi olmadan listenin en sonundan seçilen milletvekilleri dahil herkes çok şaşkın. Recep Tayyip Erdogan seçim sonuçları netleşmeye başlayınca İstanbul İl Binasından Partililere sesleniyor. "Sakin olun, taşkınlık yapmayın"

Cumhuriyet Tarihinde ilk defa din merkezli, mutaassıp, bir parti tek başına iktidar oluyor. O günleri hafızalardan yoklamaya gerek yok aslında, kaygı ve kuşku herkeste... Bu gün Ergenekon davasının tohumlarının da atıldığı günler yine o günlerde başlıyor. Askerler de bu durum karşısında olası bir "Cumhuriyete, Laikliğe, Demokrasiye" gelebilecek herhangi bir olumsuzluk için tatbikat planları adı altında senaryolar üzerinde çalışıyorlar. Ancak kısa bir süre içerisinde AKP bütün bu olumsuz düşünceleri bertaraf edecek Politikalar sergilemeye başladı ve kaygılar kuşkular giderildi. Askerler de sözde planlarını çöpe atmak zorunda kaldılar.

8 yıl içerisinde neler oldu peki? Meclisteki yeter çoğunluğu sağladığı için AKP kanunların çıkmasında en hızlı davranan hükümetlerden birisi olmuştur. AB sürecinden Demokratikleşmeye, Sosyal Güvenlikten özelleştirmeye kadar bu zamana kadar çok sayıda kanun. İnsanların gönlünü okşayan, istikrar getiren, Doların, Euronun inip çıkmadığı, enflasyonun tek rakamlarda olduğu, kömürün, buzdolabının dağıtıldığı, hastanelerden daha iyi hizmet alındığı, çok çalışan, stratejistleri, danışmanlarıyla iyi bir ekip olan bir AKP başarılı bir siyaset izlenimini verdi. Aynı süreçte başka şeyler de oldu tabi ki, ve bu olanlar demin iyi olarak saydığım bütün herşeyi yerle bir edecek ve AMACA götürecek uygulamalardı asıl. Peki nelerdi bunlar? Özelleştirmeden başlayalım ;

4 yıllık vergi sonrası net karı karşılıgında satılan Türk(artık değil) Telekom, bir hafta içerisinde 300 milyon dolar kar edilerek el değiştiren TEKEL, SEKA, LİMANLAR.. Bu dönemde Ülkeye gelen yabancı sermaye dağılımını (sektörler itibariyle) araştırıldığı zaman ilginç bir tablo göreceksiniz. Hizmet sektörü ve Banka agırlıklı. Bir tek üretim yatırımı yok.

Kadrolaşma; tarihin en radikal kadrolaşmaları yapılmıştır. Bu sadece işe alma olarak değil, etki tepki yöntemiyle , ast üst ilişkileriyle, stratejik yerlerle, amir memur etkileşimiyle büyük bir Kamu çalışanını etkileyerek büyümüştür. Özel sektör keza aynı. Servet / Sermaye el değiştirmeye başlamış yeni zenginler, holdingler çıkmıştır. Medyadan Enerjiye, Hızlı Tüketimden İnşaata, Eğitimden Yurtlara kadar..

Sonra; Ergenekon patlaması, 3 yıldır hala bitmeyen, hala gözaltı, tutuklama, sorgulamaların devam ettiği , yargılamanın sürdüğü, Askerden Polise, Akademisyenden Gazeteciye, Sendikacıdan rektöre kadar her kesimden insanlar..Yargının , Yüksek Organlarının, Savcıların Hakimlerin baskı altında olduğu, dinlemelerin , gizli tanıkların cirit attığı , her türlü komplonun meşrulaştıgı günleri yaşamaya başladık.

Ve Kürt açılımı ; Törenle karşılanan PKK lılar, açılım adı altında yapılmayan ve açılımın tarafı olanlar tarafından bile kabul görmeyen, sadece PKK ve yandaşlarına daha çok haraket alanısağlayan, İmralıdan alınan direktifleri açıkça beyan edilmesini saglayan, ve son olarak PKK elebaşının "Ben artık olacakların dışındayım" diyerek terörü günlük yaşamımızın içine sokulmasına neden olan , Milletvekillerinin meydanlarda Kürdistan / Sayın /Başkan/ söylemlerinin arttığı bir politika.

Bütün bu değerlendirmelerden sonra bu güne geliyoruz. Ve bazı şeyler oldukça açık ve net olarak gün ışığına çıkmaya başlıyor. Açılım diye başlatılan Kürt meselesinde kılını bile kıpırdatmayan Hükümet, Gazze / Filistin / İsrail ve Iran girdabında herşeyin arapsaçına döndüğü bir siyasi arenanın ortasında yerini almaya , yeni misyonlar yüklenmeye çalışıyor. 9 kişinin ölümüne neden olan garip bir "Yardım" gemisinin sonuçlarının , aslında 8 yıllık AKP iktidarının sonuçlarıyla eşdeğer bir noktageldiğini görüyoruz . Ülkenin çeşitli yerlerinde toplanan binlerce insanımız Tekbir sesleriyle İsraili lanetlerken, Şehitlerine de sahip çıkıyorlar ve Ülkenin bir anda tek gündemi oluyor. Aynı gün şehit olan 6 askerimiz görmezden geliniyor ve ne ölenlerin cenazesinde ne de yaralıların ziyaretinde Hükümet cephesinden kimse ilgilenmezken, IHH nın aksiyonu başından sonuna kadar bütün Devlet Erkanı tarafından saniye saniye takip ediliyor. Ve halkın desteğini Anadolunun her yerinde, Taksimde, havaalanında, Ankarada ve Tüm Türkiye de yanına alan Başbakan , Kudüs /İstanbul- Türk Arapsız yaşayamaz söylemleriyle EKSENİNİ belirliyor. Ve son olarak BM de Iran ın yanında yer alarak Ortadoğuyu tek gündemimiz yapmayı başarıyor.

Ve PKK her gün bir yerde meydan okursasına eylem yapıyor.

Şimdi soruyorum, bir adım ötesi neresi?

 
Toplam blog
: 20
: 665
Kayıt tarihi
: 23.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun, siyasi , ekonomik ve konjüktürel gelişmeleri birlikte..