Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

2008 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülleri açıklandı

2008 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülleri açıklandı
 

Ümit Kaftancıoğlu (1935 Ardahan - 11 Nisan İstanbul 1980)


Bu yıl dördüncüsü sonuçlanan Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması ödülleri, ülkemizde verilmekte olan en prestijli edebiyat ödüllerinden birini oluşturmaktadır kanımızca.

"Dereceye girenlere ödülleri, 12 Nisan 2008 günü saat 19.00’da AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ’nde yapılacak olan ÜMİT KAFTANCIOĞLU anma gecesinde verilecektir.

" Katılım ücretsiz olup tüm halkımız davetlidir." diye duyuruyor Yalınses yayınlarından Öztürk Tatar.

2008 ÜMİT KAFTANCIOĞLU ÖYKÜ ÖDÜLÜ "Asmalar Üzüm Vermeyecek "adlı öyküsü ile İbrahim Şaşma'nın.

2008 Ümit Kaftancıoğlu öykü ödülü alan yazarları da sayfa sonunda okuyabilirsiniz.


"Yüksek yüksek tepeler ev kurmasınlar" diye başlayan türküyü ne zaman duysam gelin olup baba ocağını terkeden bir kızın özlem dolu yakarışları akardı gözlerimden. Ama artık o türküyü duyduğumda 11 Nisan 1980 de evinin önünde hunharca öldürülen değerli insan Ümit Kaftancıoğlu'nu da anıyor olacağım. Neden mi? Devamını okuyunca anlayacaksınız.

"Arabasının camını silmeye başladığı sırada, katillerinin "Sen Ümit Kaftancıoğlu'musun?" sorusuyla karşılaşır. Yaşamının son iki kelimesi dökülür dudaklarından: "Evet benim!" "Evet benim" kelimeleri namluların kendisine doğrulması için yeterli olmuştur. Ve namlulardan 16 kurşun sayılır Kaftancıoğlu'nun bedenine" diye anlatıyor Öztürk Tatar.*

Ardahan'ın Hanak ilçesine bağlı Koyunpınar köyünde, yedi çocuklu yoksul bir ailenin beşinci çocuğu olarak "merhaba' diyen Garip Tatar'ı yani Ümit Kaftancıoğlu'nu kendi sözcüklerinden tanıyalım:

"1934 yılı yazında yada güzünde doğduğumu söyler anam. Doğumda yanında kimse bulunmadığı, ailede çok çocuk olduğu için doğumumuzun bilinmesi, önemsenmesi söz konusu olamaz"**


Daha ilkokula başlamadan, okuma yazmayı öğrenerek, köyün mektupçusu ve köy odalarının kitap okuyucusu olmuştur."*

Okumanın, karanlığa tükürerek zamanı altın yıldızlarla süslemek olduğuna inanan Kaftancıoğlu, yaşamını zamana karşı örerken iki bine (2000) yakın kitap okuduğu ailesi tarafından söylenmektedir.


"...İlkokula gidecek giyimim yoktur. Diz boyu, adam boyu karı yalın ayak çiğnedim. Üstelik karnım da açtı. Yolda yorulup kaldığımda başkalarının yardımıyla adım attığımı çok iyi bilirim. Üç ay sonra da okula gidecek gücüm kalmadığından bıraktım." **


Ertesi yıl yeniden gider ilkokula ve aralıksız devam ederek başarıyla bitirir. Ama el kapısında bulur kendini, çobanlık yapar. 1940 lı yıllarda yoksul köy çocukları için kurulan Köy Enstitüleri'ni kurtuluş kapısı olarak görür.*


"İlkokulu bitirir bitirmez tek kapımız, kâbemiz Köy Enstitüsü'ne Cılavuz'a (Susuz/Kars) başvurduk."**

İlçeden yaptıkları başvurular sonuçsuz kalınca içinde bir isyan başlar Garip'in.*

"Çayırlar biçildi, tarla biçildi, harmanlar dönüyor, el kadar kağıttan haber yok.."**


Garip artık bir dahaki yazı düşünüyor:


"kim bilir kimin kapısında olurum, artık Gani Ağa'nın kapısı kilise kapısı olsun" diyor içinden. "Bütün Yelatan'ı taşıdık, gene de bitmedi bunların işi.. En iyisi Kartal Kayası'ndan atayım kendimi de kurtulayım. O ki kazanamadım, ne yaşayacağım?."***


"Ne kadar da karamsar olsa yüreğinde umut filizlenir kırlarda" diyor Öztürk Tatar. "Karlı bir havada Cılavuz Köy Enstitüsüne gitmek için üç arkadaşıyla beraber yalın ayak, yalın yürek yola çıkarlar. İki gün boyunca yaya gittikleri bu yolculuk onun gözünde "ölüm yolculuğu"dur. Zorluklarla kaydolduğu enstitü onun için yeni bir yaşam yeni bir pencere olur."*


"Köy Enstitüsü gerçekten bir cennetti, sıcak bir yuvaydı, yaşamdı. İnsan olduğumuzu orada anladık." der ** Kaftancıoğlu.


" Cılavuz Köy Enstitüsü'nü başarıyla bitirir ve Mardin'in Derik ilçesine öğretmen olarak atanır. Güneyi tanıma fırsatı, Derik'te öğretmen olarak unutulmanın acısını azda olsa unutturur ona. Mardin'de kaldığı üç yılda ağalık düzenini, halkın sefaletini ve kurşun seslerini daha da yakın hisseder yüreğinde."*



Yıl 1961 Kaftancıoğlu Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü'nün edebiyat bölümünü bitirerek Rize'nin Pazar ilçesi ortaokulunda Türkçe öğretmenliğine başlar. Fakat uzun sürmez. Öğretmenlikten ayrılarak yedek subay olarak askere gider. Askerlik dönüşü hayatında yeni bir sayfa açılır. TRT'nin açtığı sınavı kazanarak Köy yayınları bölümünde göreve başlar.


TRT İstanbul Radyosu'nda "Av Bizim Avlak Bizim" ve "Dilden Dile" gibi programlarla halk kültürünü, halk aşıklarını, halkın eksiğini ve sıkıntılarını mikrofona taşır. "Gerçek edebiyatın halkın ağzında, dilinde olduğunu bilmeliyiz. Halkın sözlü edebiyatını yazıya geçirecek, değerlendirecek olanlar da halk çocuklarıdır."* der.


Anadolu'yu adım adım gezerek derlemelerle halkın sözlü edebiyatını ve halk türkülerini yazıya döker.
Günümüzde bile sevilerek dinlenen "Evreşe yolları dar" ve "Yüksek yüksek tepeler ev kurmasınlar" türküleri Kaftancıoğlu'nun derlemeleri arasındadır diye anlatıyor Öztürk Tatar.


"Radyo programcılığının yanı sıra çeşitli gazete ve dergilerde politik ve sanatsal yazılar yazar (Cumhuriyet, Cumhuriyet Sanat Eki, Milliyet, Yeni Ortam, Yeni Halkçı, Varlık, Türk Dili, Güney, Ilgaz, Yeni Ufuklar ve Aydınlık). Onun gözünde politikada sanatta halk ve Cumhuriyet için yapılmalıdır:"*


"Benim köyüme, benim ulusuma yararı, yardımı dokunmayan bir yazı, bir sanat sıfırdır."


"Yedi yıl fiilen yürüttüğü Köy Yayınları bölümünden alınarak Kültür Yayınları bölümüne verilir. Yeteneğine, bilgisine ve başarısına güvenen Kaftancıoğlu bu görev değişikliğine içerler. Tepkisini şu sözlerle dile getirir:


"...Gerek 12 mart muhtırasının etkisiyle, gerek Nihat ERİM adındaki başbakanın açık baskısıyla, bir takım soysuzların da gizli açık-kapalı ihbarıyla bu servisten alınarak İstanbul Radyosu Kültür Yayınları'nda görevlendirildim."**


Azmini ve başarısını Kültür yayınlarında da sürdürür Kaftancıoğlu."*


"Kaftancıoğlu, geride gözü yaşlı bir eş (Nurcan Hanım), Ali Naki ve Pınar adında iki yürek ve bir de kültür hazinesi bırakarak kapar gözlerini yaşama. Ertesi gün 12 Nisan'da, radyodan daha önce kaydedilmiş sesi yankılanır:"*


"Şunca yaşamın içinde ölüm için, ölen için gözyaşı döktüğümü anımsamıyorum. Bir evin en önemli kişisi, en yakınım ölünce de duygum değişmemiştir. Yaşamın içinde olupta ölü için gözyaşı dökenlere çok üzüldüğümü söyleyebilirim. Susmuş bir ev, canlılığını ve yaşam kavgasını duraksatmış bir ortam için elbette üzülürüm. Ve üzüntümün ağır yanı burasıdır. Ölümümde eşim, çocuklarım en yakınlarım bile tek bir damla gözyaşı dökmesin istiyorum. Benim için caddeleri dolaşsınlar, bir gazete alsınlar, bir kitap karıştırsınlar, kalabalık bir sinemaya gitsinler, bir konferans, bir konser dinlesinler. Ölüm hiç önemli değil, yaşam var dağ gibi, yaşam var gökyüzü, deniz... O insana şaşarım, binbir meyve yüklü bir ağacın altında yere düşmüş sararmış bir yaprağa üzülsün."**


Yaşamın anlamını ve geçen her saniyenin değerini bundan daha güzel açıklayabilecek sözcükler gelmiyor usuma, yaşamın kıymetini bilmeye dair...

Radyo programcılığı yanında edebiyat dünyasında da adını duyuran Kaftancıoğlu, "Dönemeç"le (Öykü) TRT Büyük Ödülü birincilik (1970), "Hakullah"la (Röportaj) Milliyet Gazetesi Karacan Ödülü birinciliği (1972) aldı. ****


YAPITLARI

* Dönemeç (Öykü) 1972 (Yeni Basım Yalın Ses Yayınları-2006)
* Hakullah (Röportaj) 1972
* Yelatan (Roman) 1972
* Tek Atlı Tekin Olmaz (Halk Masalları) 1973
* Tüfekliler (Roman) 1974 (Yeni Basım Yalın Ses Yayınları-2006)
* Köroğlu Kolları (Halk Destanları) 1974
* Çarpana (Öykü) 1975
* İstanbul Allak Bullak (Öykü) 1983
Çocuk Kitapları
* Kekeme Tavşan (1974) (Yeni Basım Yalın Ses Yayınları-2006)
* Çizmelerim Keçeden (1979)
* Altın Ekin (1979)
* Dört Boynuzlu Koç (1979)
* Kan Kardeşim Doru Tay (1979)
* Hızır Paşa (1980)
* Çoban Geçmez (1980) (Yeni Basım Yalın Ses Yayınları-2006)
* Şülgür Deresi (1981)
* Salih Bey (1981)


Peki bu denli üretken bir yazar, derlemeci ve gazeteci olan Ümit Kaftancıoğlu'nun katilleri bulunabildi mi?

Bunların yanıtları da İnci Hekimoğlu'nun Papirüs yayınlarından çıkan "Vatan yahut Susurluk" adlı kitabında bulmak mümkün.*


Şimdi de yarışmada ödül alan öyküleri ve yazarları için Yalınses Yayınlarının basın bültenini veriyoruz.


Yalınses Basın Bülteni :

11 Nisan 1980’de öldürülen TRT (İstanbul Radyoso) Prodüktörü , Gazeteci ve Yazar Ümit Kaftancıoğlu adına Yalın Ses Yayınlarının bu yıl dördüncüsünü düzenlediği 2008 ÜMİT KAFTANCIOĞLU ÖYKÜ ÖDÜLLERİ sonuçları açıklanadı.

Adnan Özyalçıner, Osman Şahin, Feyza Hepçilingirler, Mehmet Güler ve Öner Yağcı’dan oluşan seçici kurulun 280 öykü içerisinden, birinciliğe İBRAHİM ŞAŞMA’nın “ASMALAR ÜZÜM VERMEYECEK” adlı öyküsünü, İkinciliğe AYŞE AKALTUN’un “ISIRGAN OTLARI” adlı öyküsünü, Üçüncülüğe ise HİKMET YILMAZ’ın “KARLI EYLÜL VE SAKSAĞANLAR” adlı öyküsünü değer gördü.

Seçici kurul ayrıca, GÖNÜL ÇATALCALI’nın “YOLLAR”, MURAT TAŞ’ın “TOPRAK”, SALİM NİZAM’ın “TERS LALE”, MAHMUT YAMALAK’ın “RAHATMISIN YAVRUM”, MUAMMER KÜÇÜKERGÖR’ün “HAİN LODOS”, BERDAR DOĞAN’ın “ÖZLEM” ve SUNA DÜNDAR’ın “HAYAT AKARKEN” öykülerini de MANSİYONA değer gödüklerini açıkladılar.
Dereceye giren öyküler “2008 ÜMİT KAFTANCIOĞLU ÖYKÜ ÖDÜLLERİ” adı altında bir kitapta toplanacaktır.

Dereceye girenlere ödülleri, 12 Nisan 2008 günü saat 19.00’da AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ’nde yapılacak olan ÜMİT KAFTANCIOĞLU anma gecesinde verilecekti. Katılım üçretsiz olup tüm halkımız davetlidir.

Dereceye giren arkadaşlarımızı kutlar, seçici kurula ve tüm katılımcılara teşekkür ederiz.
Öztürk Tatar Yalın Ses Yayınları


Kaynaklar:

* http://www.alevihaber.org/v2/index.php?Itemid=32&id=1518&option=com_content&task=view

** Kaftancıoğlu'nun otobiyografisinin yer aldığı "Köy Enstitülü Yazar ve Ozanlar" adlı kitap (Mehmet Bayrak, TÖBDER Yay.1978, sy. 424, 425, 426)

*** Dönemeç-Ümit Kaftancıoğlu (Remzi Kitabevi Yay. Say. 12)

**** http://www.umitkaftancioglu.com/index.html ( foto ve metin)





YANGIN
yazıp 3919 a göndererek THK'nun yangın uçağı alımına katkıda bulunabiliriz.




 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..