2010' un İkinci ve İnşallah son ben demiştimi

Sayın okurlar Basketbol için ben demiştim yazımı okudunuz. Şimdi futbol içinde bir tane yazacağım. Umarım özellikle Beşiktaş ve Galatasaray taraftarı ve genelde futbolsever okuyucular bana kızmazlar.

Aşağıdaki alıntı 29 Haziran 2009 tarihli " Teknik Direktör değişikliklerini de bildim" başlıklı yazımdan.

".....Ayrıca çok israrla söylüyorum, eğer hedefiniz Türkiye şampiyonluğu ise FB, BJK, GS başına beni koysanız zaten bu olasılık % 33' dür. Hadi beni koymadınız, yerli veya yabancı bir hoca tercihinde bulundunuz bari sabredin. Zaten özellikle bu üç klubün başına yerli hoca koymak Sn. Denizli, Sn. Terim dahil istisnai sezonlar dışında hatadır. Sn. Denizli' nin performansı bu yıl ölçülecek asıl. Bakın bakalım BJK Avrupa' da ne yapacak. Size garanti ederim Sn. Ertuğrul Sağlam' ın BJK' sı ne kadar başarılı oldu ise işte o kadar başarılı olacak. (Tabi ki ABD' nin İspanya' yı yenmesinin gerçekleşmesi gibi Sn. Denizli' de daha fazla başarı elde edebilir. Ama nasıl ki kimse ABD' nin kazanmasına ihtimal vermiyordu oldu, bu da olabilir.) "

Sn. Okurlar 2009 haziran ayında kesin ifadelerle yazdıklarım ortada. Şimdi gelin 2010' da yani Sn. Denizli' nin başarısının ölçüleceği yıla. Beşiktaş' ın ligdeki hali ne ? Avrupa' daki hali ne? Türkiye kupasındali hali ne? Ve düşünün ben bir basketbol severim. Hayatımda davetli ve/veya para vererek hiçbir futbol maçına gitmedim. Televizyonda bile bir maçı seyretmeye kalksam sonunu getirebilmek için özel çaba sarfetmem gerekir. Sadece bir araştırmacı gazeteci olarak elimden geldiğince bu haberleride izlemeye çalışırım. Ve benim gibi biri olacakları neredeyse 9 ay önceden tahmin ederken o klüp yöneticileri milyon Euro' ları saçıyorlarsa bu işte bir terslik var demektir. Kabul edin bu Beşiktaş' ın başında ben de olsam ancak bu kadar kötü olurdu ve Sn. Demirören' in bir sürü parası da cebinde kalırdı.

Aynı şekilde Galatasaray' da 4 ay için (fiilen daha az) ve sadece ülkemizde oynatmak için iddia doğru ise 2 milyon Euro maliyet ile kiralama yapıyor. Tanrı aşkına değermi? Nedendir bu kadar sonucu belli ve ne yapsanız veya yapmasanız değişmeyecek olasılıklar için bu kadar anormal harcamalar doğru mu?

Sayın okurlar bu ülke olağanüstü basit ve kabul edelim ki bir çok sorunumuzun yanında son derece önemsiz konular için bu denli hatalı kararlar ve harcamalar yapabiliyor ise daha karmaşık, daha soyut, daha önemli konularda kimin hangi karar sürecini nasıl işletmesini bekleriz ki?