2011 Genel Seçimine Giderken

Türkiye yeni bir seçime gidiyor. 21. yüzyılın üçüncü genel seçimi. Yeni yüzyılın ilk on yılını bitirip ikinci on yıla girdik. Zaman hızla akıp gidiyor. Seçimi konuştuğumuzda konu ister istemez siyaset oluyor. Siyasetin içinde demokrasi, ekonomi gibi alt başlık yer alıyor. Bütün bu başlıkların hedefi toplumların daha iyiye gitmesini sağlamaktır.

Sevgili okurlar, ben siyaset bilimi okumuş değilim, branşım mühendislik. Toplumun aydın kesiminde yer almaya çalışan, kendini geliştiren ve çevresine ışık yaymaya gayret gösteren bireyim. Bunun ne anlama geldiğini ileride açıklayacağım. Şimdi ülkemizin seçim platformuna dönelim.

Türkiye yaklaşık on yıldır, AKP hükümetiyle yönetiliyor. Doksanlı yıllarda koalisyonlar, seksenli yıllarda ANAP, yetmişli yıllarda ise AP ve CHP hükümetleriyle yönetiliyordu. Zaman hızla ilerliyor, şartlar, ortamlar ve en önemlisi dünya değişiyor. Bu yüzden geçmiş dönemleri günümüzle karşılaştırmak tam doğru olmaz. Ama geçmişten ders almayı da unutmamalıyız. Yoksa ilerleme, gelişmeler olamaz, yanlışlıklar düzeltilemez. 1950 li yıllarda Adnan Menderes, 1980 li yıllarda Turgut Özal, 2000 li yıllarda R.Tayyip Erdoğan Türkiye’nin çağ atladığını, ileri medeniyetler seviyesine ulaştığını, milli gelir seviyesinin arttığını vurgulamıştı.

Son yüzyıl bizlere ekonomik ilerlemenin, toplumsal aydınlanma ve demokrasinin tabana yayılmasıyla anlam kazandığını göstermiştir. Türkiye, büyük bir imparatorluğun devamıdır, onun içindir ki, cumhuriyet dönemiyle (Atatürk’ün liderliğinde) kısa sürede toparlanabilmiş, günümüze gelmiştir.

Bir ülkenin kaynakları zengin olabilir, nüfusu uygun olabilir. Dolayısıyla milli gelir seviyesi yüksek olabilir. Zenginliğin tabana yayılması dengeli değilse, toplumun aydınlığı sorgular yapıda değilse ileride bu olumlu durum kötüye gidebilir. Toplumların sorgulayıcı yönünün devamlı suskun konumda olmasını beklemek yanlış olur. Bugün Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da yaşananlar bunun en iyi göstergesidir. Günümüzde ABD de, Avrupa’daki kıpırdanma sorgulayıcı toplumların harekete geçtiğini, milli gelirlerin dağılımındaki dengesizliğin bozulması değil midir? Dünya yeni bir yüzyılı yaşamaya başladı. Çalkalanmaların etkileri daha tesirli olacak.

Türkiye 2011 seçimlerine bu koşullar altında nasıl giriyor? Yarın devam edeceğim....