Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '11

 
Kategori
İlişkiler
 

2011’in muhakemesindeyim...

2011’in muhakemesindeyim...
 

HERŞEY İNCELİKTEN, İNSAN KALINLIKTAN KILIR/MEVLANA (RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR)


Yıl bitiyor. Bende kendi adıma mizan çıkartıp, karı zararı hesaplamak istiyorum. Sevgi ve sevgisizlik hanelerinde. Yok başkaca bir hesabım hayat düzeninde. Yük olanları bırakıyorum geriye, benim olanlarla yelken açıp yenisine…

Bana sorarsan, dost olamamak senin beceriksizliğin. Sevgide hesap sorma ve hesap vermenin mümkün olmayacağını kavrayamayan sen.

Geçmişten sıyrılıp, günün güzelliğine yüzünü çeviremeyen, içinde bir hırs ve öfke patlamasını kontrol altında tutmak gayretinde olsan da anlaşılıyor.

Evet, kendini bu konuda da başarılı buluyorsan, yanılıyorsun. Pek çok düşüncende, bildiğin doğrulardan gram taviz vermeyen sen, boynunda doğrunun yaftasıyla pek aciz gözüküyorsun, inan ruhunu saklamaya çabalayarak boğulurken yarattığın fırtınanın dalgasında.

Yılın bitimine ramak kala, durup yeniden yeniden tarttım. Neden? Uzun zaman demekten de uzun süre sonunda, yanında huzur bulamamanın boğucu baskısı. Her an, geçmişe ait bir hesabı önüme gizlice koymak isteğini riyakarca buldum. Açıkça sormaktansa, dolaşıp arkalardan yol almak yakışmadı. Sevmeme sebep saflık ve iyi niyetin yerine koyduğun, belki, farkına varmadan girdiğin bu değişimin yarattığı yeni yapıyı sevmedim.

Gülüp geçersin belki. Şimdiki sen. Nasıl eğreti ve havada kalıyor alaycı tavır yüzünde. Önemsemez tavrın gözünde. Merakının perçinlediği soruları soramamaktan, sorsan belki cevap alamamak düşüncesinin ürküttüğü sen. Törpülemeye çalıştığın keskinliklerinin, karşındakini nasıl incittiğini hesaplamadan. Kazandığın acımasızlığa inanamayan, anlayabilmek çabasıyla, ruhundaki ışığı göremeyerek, gömüldüğü karanlık içinde bırakmanın keyfiyle payeleniyorsun.  

Yanında olmanın huzur verdiği insanın var mı senin? Kendinle kalınca huzur buluyor musun? Yaşamın getirdiklerini sevecen karşılamayı, verdiklerine şükür etmeyi başarmayı dene. A, şükür. Maddi şükürlerden mevzu bahis etmiyorum. Manevi şükürlerin yaratacağı huzur ve dinginliğin hafifletici bütünlemesini söylüyorum. Duygusal paylaşımların besleyeceği dostluklardan dem vuruyorum. Gül, dudak kenarından, bıyık altından.

Yakınında olanı tarumar etmekten, hep mat diyebilmemin beklentisi içinde olduğunu, karşındakinin gözüne sokan pervasız oturuşundan da rahatsızım. İnceliğin arkasına saklamaya çalıştığın kabalığın, insanı aşağılamak isteğiyle kamçılandığını hissettiriyorsun. Yok, öyle düşünmesen de, davranışların açık ediyor ruhunun boşluklarında yaşadığın kaçışları.

Kendini saklamak, gizleyebilmek isteğine karşın, her şeyi anlatmamı ve bir çırpıda hayatıma ait detayları irdelemek isteğini görüyor ve rahatsızlık duyuyorum. Telefon konuşmalarına başladığımız samimi ses tonunun da laf uzayınca sende yaratacağı öfkeden nasiplenmek istemiyor, susuyorum. Anladın mı hiç? Gerek yok. Kendinden başkasına bir alan bırakmıyorsun yanında da olsa telefon dada olsa.

Oysa, bakışlarının masumluğunu, o yaşlarda nasıl muhafaza ettiğini, nasıl merak ederdim. Yüzünün kızarmasının yarattığı ifadenin netliği karşısında kıskanırdım seni için için. Kendimi masum bulmazdım senin kadar. Yahut, çok salaktım, iyi bir oyuncuyu tanımakta geciktim.

O dönemlerin en temiz duygusu üzerine bir yorum isteseler; yazdığın birkaç kelimeyi örnek göstermek isterdim, gerçekten saf olduklarına hala inanabilsem.

Olmuyor, hesap üzerinden dostluk olmuyor. Hesabını görememiş, paydasını eşitleyememiş bir bölünmüşlüğün ortasında, elde değer olmaktan öte gitmiyor senin ifade ettiğin gibi. Eskiden kalan hatıra.

Yılı devirirken söylemek istediklerimi yazıyor olamam nereden çıktı? Seni soranlara neden görüşmediğimiz üzerine kuracağım cümlelerde düştüğüm ifade sıkıntısının boğuculuğuyla yola çıktım. Yeni yılda sıkıntılardan ve yüklerden silkinmiş olmak isteğindeyim.

Bunun da garip geleceğini biliyorum oysa. Farkında olmadığın bir duygunun yükünü anlatıyorum. Bilmediğin, daha doğrusu bilmenin faydasının yaratacağı mutluluktan çoktan vazgeçmiş olan, eski bir dosta ne demeli?

Dostluğun, dostluğumuz kıymetliydi. Dahi, eskiye ait hatıraların bekçiliğini çok seven ruhum, eskiden vazgeçmeyi pek beceremezdi. Geçmiş zamanın ifadesi, doğru. İnanmayacaksın, ben de değişiyorum. Yük tartmaktansa, safraları atıp, kendime kalanlara şükür ediyorum.

Yanlış anlaşılmasın, benim iyiliğim sizin kötülüğünüz ayırımında değilim. Kötü olan ben de olabilirim. Bunu kötülük olarak ifade etmekte yanlış. Bizler bütünün yarıları olamıyoruz. Birbirimizi yormayalım demek istedim. Katamıyoruz, kaybettiriyoruz. Sevmiyoruz, incitiyoruz. Çocuktuk…

Mutlu muyum? Bunca şeyi yığmış olmaktan rahatsız, söyleyip kurtulmuş olmanın verdiği hafiflemeden mutluyum. Belli zamanlarda, telefon defterimden, hayatımdan boşuna sevgiyle beslemeye çabaladıklarımı çıkartıp, geride kalanlara onun sevgisini ve zamanını paylaştırıyorum. Hak edenler var, hak etmeyenler. Neyi? SEVGİYİ.

Eski dostum, dostlarım; hayat sizlere, benden uzakta olacağınız bundan sonraki diliminde iyi davransın dilerim.

Sağlıkla ve mutlu kalın 19/12/2011

Gülay Mustafaoğlu

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..