Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

2011 seçim sonuçları Varan 1: Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliği tescillendi!

2011 seçim sonuçları Varan 1: Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliği tescillendi!
 

Bundan önceki "2011 seçimleri 1991 seçimlerinin rövanşı olacak" başlıklı yazımda, 1991 seçimlerinde eski siyasetin temsilcisi Demirel'le yeni siyasetin temsilcisi Özal'ın yarıştığını ve yarışı Demirel'in yani eski siyasetin kazandığını, 2011 seçimlerinde de, Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında benzer bir yarışın yaşanacağını, ama bu defa kazananın yeni siyaset olacağını yazmıştım. 

İddiamın gerekçelerini ortaya koymak için de Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliğiyle ilgili olarak: 

"1. CHP, eski siyasetin içinden gelen bir partidir. Genel başkanın değişmesiyle partinin tümüyle bir anlayış değişikliğine gittiğini iddia etmek imkansızdır. "Yeni CHP" demekle yenilik olamaz. Nitekim bunun göstergelerine, yaşanan olaylardan, sık sık tanık olmaktayız. 

2. Kaldı ki Kılıçdaroğlu'nun bizzat kendisi de eski siyaset anlayışının içinden gelmektedir. Koyu partizanlığın hüküm sürdüğü, bürokraside odacısına kadar değişikliklerin yapıldığı, liyakat yerine kendilerine en çok hizmet edecek olanın arandığı, bir bakanın parti kongresinde açık açık, "Beş bin partiliyi göreve aldım. Partiliyi almayacaktım da faşistleri mi alacaktım?" dediği bir dönemde, Kılıçdaroğlu'nun çok önemli bir yüksek bürokratlığa atanabilmiş, 8 yıl boyunca da bu görevde kalabilmiş olması ve tıpkı merkezi yönetimde olduğu gibi bu kurumda da müfettiş raporlarıyla ve mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmış büyük yolsuzlukların yapılmış olması Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliğini tescillemektedir. 

3. Kılıçdaroğlu, eski CHP'de de Baykal'ın en önemli adamlarından, Baykal'ı en çok alkışlayan ve onun görüşlerini en çok savunanlardan biriydi. Baykal'ın tek adam olduğu partide Kılıçdaroğlu CHP grup başkan vekiliydi. Bu bile başlı başına bir göstergedir. 

4. Kılıçdaroğlu da tıpkı Demirel gibi uçuk-kaçık seçim vaadlerinde bulunmakta, kar dağından kar bağışlamaktadır. Herkese ve her kesime mavi boncuk dağıtan bu tür hesapsız kitapsız seçim vaadleri de yine başlı başına eski siyasetin bir alameti farıkasıdır." 

demiştim... 

Seçimlerin yapıldığı 12 Hazıran günü sandık sonuçları belli olduktan sonra, Kılıçdaroğlu'nun yaptığı balkon konuşması benim iddimı haklı çıkardı ve Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliğini tescilledi... 

Benim yazılarımı takip edenler bilirler ki, benim bütün mücadelem hatta yazma sebebim eski siyasetin entrikalarını, iki yüzlülüklerini ortaya çıkarmak ve Türkiye'nin bir daha 70'li ve 90'lı yıllara dönmemesine, kendi çapımca, katkı sağlamaktır. Aktif siyasetin dışında olduğum için de bunu yapma nedenimin vatandaşlık sorumluluğu, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği olduğu açıktır. Bundandı ilk yazımın başlığının "Demirel ve eski siyaset geleneği" olması... 

Bir çok yazımda eski siyaset geleneğinin değişik özelliklerine vurgu yaptım. Bir yazımda da yine bu özelliklere atıfta bulunurken, "Başarısızlıktan bile büyük bir zafer yaratırlar" demiştim. Çünkü onların gerçekleri açıklamak ve kabullenmek gibi bir dertleri yoktur. Kişisel ve partisel menfaatleri ön plandadır. Bu nedenle mevcut yerlerini, koltuklarını korumak için ne kadar çok bahaneler icat edip ne kadar çok yalanlar söyleyerek ne kadar çok gerçekleri saptırtabilirlerse, başkalarını olmasa bile kendi yandaşlarını ikna edebilirlerse o kadar başarılıdırlar. 

Erdoğan ise yeni siyasetin temsilcisi... Gerçekçi politikalar izliyor... Gerçekleri öğrenmek için de devamlı olarak anketler yaptırtıyor. Anketler yaptırtmakla da kalmıyor, anketler aleyhine de olsa, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmiyor. 2007'de derin güçlerin Erdoğan'ı iktidardan düşürmek için onun aleyhine psikolojik hareket kapsamında her türlü oyunu oynadıkları, cumhuriyet mitingleri düzenledikleri, kuşkulu bir şekilde aniden terörün hortladığı ve şehit cenazelerinin birbirini izlediği ve bundan iktidarın sorumlu tutulduğu o kasvetli günlerde Erdoğan çıktı ve "Son anket sonuçlarına göre oylarımız % 30 civarında" açıklamasını yaptı. Hayretler içindeydim. Bu kadar da olmaz, bu adam aptal mı diyordum kendi kendime. Bunun halk üzerindeki olumsuz psikolojik etkisi bir tarafa, kendisini iktidardan indirmek isteyenlerin, kanunsuzluklarına meşruiyet kazandırmak için ortaya attıkları, "Bu iktidar halkı temsil etmiyor" iddiasını bizzat Erdoğan'ın kendisi teyit etmiş oluyordu. Zira 2002 seçimlerinde alınan % 34, 43 oy oranını bile tuhaf bir hesapla, oy kullanmayanları ve geçersiz oyları karşı tarafa yazarak % 20'lere indirmişlerdi! Erdoğan adeta idamı pahasına gerçeklerden ayrılmıyordu. 

Bundandı Beşir Atalay'ın son seçmlerin hemen öncesinde, şaşmaz bir kahin gibi tamı tamına seçim tahmininde bulunması. Aslında o, elindeki güvenilir seçim anketini açıklamıştı. 

Buna karşılık eski siyasetin temsilcisi CHP yöneticileri neler söylemişlerdi, bir de onlara bakalım... 

CHP'nin iki numaralı ismi Gürsel Tekin, "Seçimden sonra anket şirketlerinin kuyruklarına teneke takacağım" demişti. Tekin bununla da kalmamış, % 40 oy alamadıkları takdirde istifa edeceğini de açıklamıştı. 

Kılıçdaroğlu ise, yaptırdıkları anket sonuçlarına göre % 30'u aştıklarını, hedeflerinin % 40 olduğunu söylemişti. 

Seçim sandıkları açıklandığında ve gerçek anketler ortaya çıktığında, kamuoyunu yönlendirme adına, bile bile yalanların söylenmiş olduğu ortaya çıktı. 

İkinci bir örnek; seçimler öncesi Erdoğan çekinmeden açıkladı: "İkinci parti olursam genel başkanlığı bırakırım" dedi. Buna karşılık anamuhalefet partisi lideri olarak Kılıçdaroğlu'nun da bir açıklama yapması gerekiyordu. Çünkü çağdaş demokrasilerde anamuhalefet partileri iktidar olmak için mücadele ederlerdi, ana hedefleri buydu. Bunu başaramayanlar da seçim sonrasında istifa ederlerdi. Kılıçdaroğlu burada da eski siyaset kişiliğinin bir yansıması olarak uyanıklık yoluna gitti ve "Oylarını düşüren istifa etsin" açıklamasını yaptı. Çünkü rakibinin önceki oyu çok yüksektir, buna karşılık kendi teslim aldığı oy oranı çok düşüktür. İnsanın "Vay uyanık vay!" diyesi geliyor. 

Seçim sonuçları açıklandı... Rakip imkansızı başardı ve eski oyunun da üzerine çıktı. Kendisi ise oylarını, 2007 seçimlerine göre % 5, 2009 yerel seçim sonuçlarına göre % 3 artırdı... 

Seçim akşamı Kılıçdaroğlu soluğu balkonda aldı: 

- "12 Eylül'den sonra en yüksek oyu aldık" 

- "Milletvekili sayısını artıran tek parti biziz" 

- "3, 5 milyon yeni oydaş kazandık" 

dedi. 

Parti içi muhalefetin bu sonuçlarla kendisini o koltukta rahat bırakmayacağı ve bu açıklamaların Türkiye'den çok, parti içi muhalefete yönelik olduğu çok açıktı. 

Ekranlardan canlı olarak yapılan bu açıklamayı yeğenimle beraber izliyorduk. Siyaset acemisi yeğenim, "Kılıçdaroğlu'nun yüzüne bak, söylediklerine bak! Kıpkırmızı olan yüzü "hezimet", dili "zafer" diyor" dedi. 

Aslında Kılıçdaroğlu'nun bu yüz kızarma özelliğini ben çok daha önceden keşfetmiştim; Kılıçdaroğlu ne zamanki kendisinin de inanmadığı bir şeyi söylediğinde yüzü pancar gibi kızarıyordu. 

Bundan önceki seçimlerde çok tartışılan "Türkiye harıtası" yerle bir edilmiştir. Laik ve modern oldukları için kendilerini destekledikleri iddia edilen iller, kaleler fethedilmişlerdir. Türkiye neredeyse baştan başa AK PARTİ rengine boyanmıştır... 

Son anketlerde % 10 barajına doğru tırmanışa geçmişken "Türkiye Değişim Hareketi", Kılıçdaroğlu lehine yarıştan çekilmiştir... 

Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit, mirası Kılıçdaroğlu'na bağışlamıştır... 

Merkez sağ oyları kazanmak için birileriyle koalisyon kurulmuş, yıllarca parti için emek vermiş, milletvekilliği için istifa etmiş il başkanları bir tarafa itilmiş, onların yerlerine partiyle hiç ilgisi olmayan kişiler liste başlarına yazılmışlardır... 

Kutuplaşma gereği küçük partiler silinmiş ve oylar büyük partilerde toplanmıştır... 

Doğuştan CHP'li olduğu halde, Baykal dolayısıyla CHP'ye oy vermeyenlerin oyları söz konusudur... 

Milletvekili sayısının artması tamamen YSK'nın seçim öncesi aldığı doğruluğu tartışmalı bir kararla ilgilidir. CHP'nin olmadığı küçük illerin milletvekilleri büyük illere aktarılmıştır... 

Seçmen sayısının artması ve seçime katılımın yüksek olması nedeniyle oy adetinin artması normal bir sonuçtur. Esas olanın oranlara bakılması gerektiği... 

Türkiye seçimleri objektif olarak incelendiğinde CHP'nin ya da CHP yerine kurulan partilerin kemikleşmiş oy oranının % 30 olduğu... 

Bu itibarla, "12 Eylül'den sonra alınan en yüksek oy oranı" ifadesinin de kuyruklu bir yalan olması... 

hiç önemli değildir: 

Hezimetin danıskasını "zafer" olarak sunabilirsiniz! 

Bu da benim, Kılıçdaroğlu'nun eski siyaset kişiliğine sahip olduğu iddiamı doğrulamakta ve tescillemektedir. 

Bunun için diyorum ki, eski siyaset artık miadını doldurmuştur. Özel televizyonlar, çeşitlenen yazılı basın ve internet ağlarıyla bundan sonra insanları kandırmak imkansız gibi. Vatandaş yalanları, iki yüzlülükleri hemen öğreniyor ve affetmiyor... 

Çünkü milletvekilliği bir vekalet ilişkisi... 

Kim güvenmediği avukata vekalet verebilir ki? 

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..