Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

2011 yılına giderken

Son 10 yılın büyüme oranlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

2001 -5.7

2002 6.2

2003 5.3

2004 9.4

2005 8.4

2006 6.9

2007 4.7

2008 0.7

2009 -4.7

2010 5.7(Tahmini)

1999'deki küçülme hesabımıza dahil edilmediğinde bile (-3.4) Türk ekonomisi geçen 10 senede 2 dönem küçülmüştür.Bana kalırsa 2007 yılının büyüme rakamı küçülme olarak ele alınmalı.Ortalama nüfus artışının %1.2 olduğu günümüz Türkiye'sinde ekonomik gelişme %0.7'de kalırsa bu durum kayıtlarda gerileme olarak değerlendirilmelidir.

Bu kadar veriden sonra konuya devam etmek istiyorum.Son 10 senenin ortalama ekonomik gelişmesi %4'ler civarında geziniyor.Krizlerden sonraki senelerde yüksek çıkan büyüme rakamlarıysa baz etkisine bağlı.2010 ilk çeyreğindeki %11.7 GSMH artışının önemli bir kısmı geçen senenin Türkiye tarihindeki en kötü 2. ilk çeyrek küçülmesinden dolayı değil mi?

Tasarruf açığımızdan türeyen ekonomide dış kaynağa dayalı büyüme modelinin gelip dayandığı nokta ne yazık ki döviz krizleri oldu. Radikal yazarı Uğur Gürses'e göre son bir senede gelen sıcak para 21 milyar dolar. Dışa bağımlı olmanın yarattığı en büyük sakınca milli paramızın gereğinden fazla değerli olduğu kabul edilip döviz sepeti karşısında zaman zaman devalue edilmesidir. Borçlanma hastalığının üretimin önüne geçmesi yüzünden sanal büyüme oranları adil gelir dağılımını bozan özelleştirme politikaları ve sıcak paranın uyuşturduğu piyasa ile el ele vererek gerçek durumu gölgeliyorlar. Gelecek yıllarda ekonomiden üreyen sorunlarla uğraşacağımızı söylemek için Roubini olmak gerekmiyor. Enflasyon, faiz, bütçe açıkları, işsizlik oranları, döviz gibi genel mali durumu gösteren bilgiler düzelme dedikleri türkünün bozuk düzende yine ve yeniden çalınmasıdır.

Mali Kural, 2011'in seçim yılı olması hasebiyle ertelenirken Orta Vadeli Program bu haliyle rafa kaldırılmamış mıdır? Bütçe açığının ilk 6 ayda 15.4 milyar TL'de kalmasına yerel yönetimlerin yarattığı borçlanma ve açıkları dahil edersek bunun ucu kimbilir nerelere kadar gider?Üstelik İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin 2009 bütçe açığı tahmini asgari 1.5 milyar TL iken.

Sadede gelirsek... Karamehmet ve benzerlerine satılan elektrik dağıtım şebekeleri, HES'ler, doğalgaz dağıtım şirketleri gelecek sene yapılacak seçimin kamuya çıkardığı fatura olsa gerek. Büyüyoruz diyerek altın yumurtlayan tavukları kesmeye devam ediyoruz. Kapitalizmin başarısızlığa uğradığı küreselleşme evresinde saf liberal politikalara teşne olmakla devleti hayatımızdan çıkarmıyoruz, özel sektörü daha da devlet bağımlısı hale getiriyoruz. Rant üreten ekonominin Ankara merkezli kırılgan yapısı yaz sıcağında siyasetin gereksiz kaprislerini de yaratıyor aynı zamanda.

Üretmeyen Türk ekonomisinin borsası rekorlar kırıyorsa buralarda yanlış giden hesaplar vardır. Toplumun içten içe kaynaması böylesi hesapsızlığın ürünü bana kalırsa.Kredi kartları, tüketici ve ihtiyaç kredileri borca meftun ekonominin ticaret hayatına düşen pimi çekili bombası aslında. O kadar övündüğümüz bankacılık sistemimizin sağlamlığı geri dönmeyen krediler arttığında ne hale kavuşur? Bu konuları şimdiden konuşmamız gerekmez mi?

 
Toplam blog
: 93
: 472
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

21-07-1973 tarihinde İstanbul'da doğdum. M.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-T.V. Bölümü'nden 1995 yılı..