- Kategori
- Siyaset
2013 bütçesinden ve hedefinden ne kadar haberdarız
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek 2013 bütçe rakamlarını açıkladı. Türkiyede yaşayan herkesi ilgilendiren bu rakamlar ve hedeflerden maalesef büyük bir kesimin haberi yok. Hükümetin nasıl bir ekonomik politika izleyeceğinden tutunda 2013 te memur zamları ile mal ve hizmet zamlarına kadar her şeyi bu bütçe hedefleri ve rakamlarında görmek mümkün.
Gerçekten sosyal bir bütçemi..?
Halkın beklentilerine ihtiyaçlarına cevap verebilecek mi?
Yatırımlar hedefleniyor mu? İşsizlik azalacakmı yoksa sadece harcama bütçesi mi?
Hükümet yatırımları ne kadar olacak, tahmini memur alımları mı yoksa maaş zamlarımı hedefleniyor, içki sigara gibi ürünlere ne kadar zam yapılacak.
Vergilerdeki artış oranı ne kadar olacak.
Bunun gibi en önemli veriler bütçe rakamlarında gizli.
Tv ler bu konuda açık oturum yapsa da millet gelecekte hükümetin bizi nasıl yöneteceğini öğrense seçimler için çok daha yararlı olur diye düşünüyorum. Oysa medya yine gündemdeki gereksiz olaylarla al gülüm ver gülüm tartışmalarla günleri geçirecek.
Enflasyon oranının yüzde 10 un altında olduğu memur maaşlarına zorla yüzde 4 oranında zam yapan hükümet nasıl olduda bütçe artışını bir çok kalemde yüzde 15 lerin üzerinde tuttu. Ülkede mal ve hizmet artışı yüzde 10 un altında ise bir çok kurum ve kuruluşun bütçesi neden yüzde 20 ler düzeyinde artmıştır.
Çok fazla ekonomik terimleri bilmeye gerek yok. Cumhurbaşkanlığı bütçesi geçen yıla oranla yüzde 14 artırılmıştır. Çok iyi biliyoruzki bir önceki başkan döneminde bütçe fazlası olarak hazineye iade edilen cumhurbaşkanlığı bütçesi demekki yeni başkandan sonra yetmez olmuş ve artırılmaya devam etmiştir. Enflasyon oranı yüzde10 iken bütçe kalemlerinin yüzde 15 ler dolayında artırılması demek bu açığın vergiler yoluyla zam yolu ile halktan alınması demektir. Cumhurbaşkanının şimdiye kadar 107 farklı ülkeye gitmesinin eşiyle birlikte yaptığı özel ziyaretlerin halktan zam ve vergi yolu ile alınması sosyal devlet anlayışı ile ne kadar bağdaşmaktadır. Devlet sosyal devlet değil zorba devlettir.
Demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti sözü maalesef uygulamada sıfır olarak kalmıştır. İthal ettiği doğal gazı yüzde 50 den fazla bir farkla halkına dağıtan ve satan ürettiği elektrik maliyetinden yüzde 60 farkla halkına satan ve yine ithal edilen petrol ve ürünlerini yüzde 50 zamla halkına satan devlet nasıl sosyal bir devlet olabilir. Bu temel mal ve hizmetleri devlet neden üretim ve alış maliyeti ile halkına satmaz veya dağıtmaz. Bu nasıl bir sosyal devlet anlayışıdır.
TBMM bütçesi geçen yıla oranla yüzde18 artırılmıştır. Devlet vekil maaşlarını ve emekliliği her geçen yıl vekilllerin lehine düzeltip artırırken özel telefon konuşmalarının bile devlet karşılarken( aslında biz karşılıyoruz) mecliste bir tabak yemeği 2 liraya yerken vatandaş yine ezilen ve yine bu bedeli ödeyen olarak sosyal devletteki yerini alıyor. Her kamu kurum ve kuruluşunda görev yapan makam araçlarının sayısı hizmetlisinin maaşı mazot ve diğer giderleri yine halkın sırtından çıkacak. ( Zorunlu hizmet araçlarına değil makam araçlarına dikkat çekmek istiyorum)
Türkiyede en az 85 binin üzerinde makam aracı bulunurken bu rakam nüfusu bizden fazla Almanyada sadece 12 bin dolayındadır. Bu rakamlar hiçmi bir şey ifade etmiyor bize. Zamların neden arka arkaya yapıldığı vergilerin neden sürekli artırıldığı geçiçi vergilerin bile neden kalıcı hale geldiğini göstermiyor mu?
Hal böyle iken seçtiğimiz bir vekil devlet her vatandaşa iş bulmak zorunda değil açıklamasını yapabiliyor. Bu söz gerçekten demokrasi ile yönetilen bir ülkede inanın istifa nedenidir. Bir gün dahi o bakanın görevde kalmaması gerekir. Ama başbakan görevini kötü yapsada o kişye sahip çıkma anlayışını sürdürdüğü takdirde bu şekilde halkı aşağılayan hakaret eden açıklama ve uygulamaları çok daha göreceğiz. Halk günlük suni gündemlerle ya Alex in gidişine yada ucune projelerle uyutulmaya devam edilecek.
Bir dernek, Yeşilay derneği başkanı derneğe elden yapılan bağışları kendi hesabında toplayıp bir kısmını göstermelik olarak derneğe yardım girişi yapıp diğer kısmını ise borç verebilecek. Bu ve bunun gibi işler Türkiyede olmakta. Hani yüzde 95 i müslüman ve yüzde 67 si her gün namaz kılarım yada cuma günleri mutlaka camiye giderim diyen yalancı bir ülkede. Ve yine Deniz Feneri her türlü mal ve parayı zimmetine geçirme ve usulsüz kullanma ile yargılanırken bizlerden hala para ve mal toplamayı sürdürebilecek.
Bütçe rakamları ve hedefleri maalesef bu ülkede yaşayan 18 yaş üzeri insanların yüzde 5 inin ancak kavrayabildiği , anlayabildiği ve gerçekten iyi yönetilmediğimiz, gerçekten adil yönetilmediğimizi görebildiği bir durum olacaktır.
Bu gün silah ve savunma sanayine harcanan bir yıllık para ile kaç yıllık emekli maaşları ödenebileceğini bilmemiz gerekmektedir. Devletin kendi rızası dışında ve özellikle silah sanayii baronlarının yönlendirmesiyle ne kadar paramız belkide çürümeye bırakılmakta belkide yine bir insanı öldürmeye harcanmakta.
Hükümetin insanlar ölmesin diyerek Somali ye gitmesini Myanmara giderek şov yapmasının anlamsızlığını böylece daha iyi anlamıyormuyuz. Madem insanlar ölmesin istiyoruz neden bu insanları yoksulluktan kurtaracak paradan kat kat fazlasını onları öldürmek için üretilen silahları satın almak için harcıyoruz. Bu ne yaman çelişki.
Bütçede yine en fazla pay savunma sanayiine gidecek. Daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesi yine en fazla artışın yapıldığı birim olacak. İnsanımız karakollarda daha fazla işkence görsün daha fazla acı çeksin diye.Ve yine daha fazla biber gazı sıkılsın diye. Verdiğimiz vergiler bir biber gazı olarak dönecek gibi görünüyor.
Oysa sosyal bir hukuk devleti, her kuruşun adil olarak dağıtıldığı ,halkın bütçeden adil dengeli bir pay aldığı, refah düzeyinin giderek arttığı bir düzlemde politika üretmesi gerekiyor. Yıllar geçtikçe halkın refah düzeyi artmıyor tersine sadece belli bir grup yada kişiler giderek daha fazla zenginleşiyor. Böylece büyük bir kesim ile küçük bir kesim arasında gelir ve refah uçurumu oluşurken toplumda da işsizlik artarken şiddet, gasp, cinayet gibi hem sosyal hemde psikolojik dengesizlikten kaynaklanan olaylar çok daha sık yaşanıyor. Bu ve buna benzer olaylar sık yaşandıkça kabulleniliyor ve olağan hale geliyor. O zaman aslında ne kadar büyük bir toplumsal sorun içinde oldıuğumuzu göreceğiz.
Bütçe rakamları nedirki. Beni ilgilendirmez deyip geçmemek gerekiyor. Birileri bizim adımıza 2013 te ne kadar maaş alacağımızı nekadar harcayacağımızı ve ne kadar tüketeceğimizi planlarken bunun bizim ilgimizi ve bilgimiz dahilinde olması gerekmez mi?