Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

2013’ün neresindeydik?..

2013’ün neresindeydik?..
 

Yılbaşı bir hesaplaşma rahlesidir...


Geldik mi yılın başına?.. Geldik.

Ya da gün/be/gün yaşadığımız koskoca bir yılın sonuna geldik?

O zaman her yıl olduğu gibi şapkamızı önümüze koyup terazimizin kefelerini sorgulayacağız.

Kişisel yaşamımızın borsa endeksinde 2013 yılı kaç okka çekti?

İlerledik mi?

Geriledik mi?

Ne hatalar yaptık?

Ve bu hataları düzeltmek için nasıl bir çaba harcadık:

-          Artı’da mıyız; eksi’de miyiz?

Evet, neredeyiz?

Geçtiğimiz yıl içinde bir öz/eleştiri yazısı yayınlamış ve oldukça da [olumlu/olumsuz] tepki almıştık. O eleştiri yazısında özellikle tepki alan satırlar özetle şunlardı:

1.- Akbük Kültür ve Çevre Derneği'nin toplayıcı, birleştirici ve daha kapsayıcı bir çeşitliliğe ve yoğunluğa ulaşmasında başarısız oldum.

4.- Siyasi mücadele düzleminde yeteri kadar hizmet veremedim. Geçtiğimiz milletvekili seçimlerinde İşçi Partisi’nin ülke çapında AKP’ye karşı güç/birliği siyaseti uygulamasını ve dolayısıyla da, Aydın yerelinde İşçi Partisi’nin CHP’yi desteklemesi gerektiğini savundum. Ancak bu düşüncemi, sonuç alacak bir biçimde etkili olarak savunamadım.

6.- Akbük Gerçeği Gazetesi’nin hazırlanmasına emek verdim. Ancak gazetenin yayın politikasının Akbük yerelinde dostça dayanışmayı, demokrasi ortamını, katılımcılığı ve özgür iradenin bağımsızlığını sağlama konusunda başarılı olamadığımı gördüm. Bu eksikliği gideremedim.

7.- TEMA Vakfı Didim Temsilcisi olarak daha başarılı bir çalışma yürütebilirdim; yapılanmayı daha geniş kitlelere yayabilirdim, olmadı. Beceremedim.

10.- Yerel yönetim birimleri ve özellikle de belediye başkanımız ile olumsuz yönde yönlenmesine engel olamadım. Bu noktada amaçlarımı, hedeflerimi, yapmak istediklerimi anlaşılır ve inandırıcı bir şekilde anlatamadım. Hele hele siyasetten hiçbir kişisel beklentim olmadığını ve hiç kimsenin siyasi geleceğini karartmak gibi bir düşüncemin asla olmadığını, olamayacağını, kimselere anlatamadım.

Evet… Sonra…

Araya o çetin hastalık girdi.

Tüm yaz aylarını İstanbul’da geçirmek gibi bir zorunluluk ister/istemez ortaya çıktı.

İki/buçuk ay boyunca her Allahın günü süren o bitmek bilmez tedavi sürecine ısrarla, disiplinle ve hastalığa karşı direnç göstererek katlanmak zor işti; zor günlerdi…

Ve sonra aynı zaman aralığına sığan bir başka lanetle [bu süreç içinde] uğraşmak zorunda kalmak ikinci büyük talihsizlikti.

Evet, Akbük Belediyesi bu aynı süreçte, İstanbul’dan göçüp, 14 yıldan beridir temelli yerleştiğimiz evimizi başımıza yıkmak için girişimler başlattı.

Bir yandan her gün süren ışın tedavisinin verdiği halsizlik ve yıpranma, diğer yandan bu halde, bu girişime karşı evimi/ocağımı savunma durumunda kalmak oldukça yıpratıcı bir süreçti…

Sonra?..

Sonra tedavi bitti. Sonuç nasıl diye soranlara hep aynı yanıtı veriyorum:

-          Kaporta iyi; mekanik nasıl? Onu önümüzdeki bir yıl içinde Anya’yı ya da Konya’yı görecekmişiz. Doktor öyle söylüyor.

Peki, 2014 için biz ne söylüyoruz?

Beceremediklerimizi becermek, eksikliklerimizi tamamlamak ve “adam” olmak için daha fazla çalışmak…

Ne için?

Ülke için, kendi gelişmemiz yönünde ve hiç durmadan: Çalışmak!

Bu ülkeye, kendi kişiliğimize ve bu ülkenin halkına karşı borcumuzdur bu…

2014, yoğun bir “borç ödeme” yılı olacak.

Temennimiz bu…

farukhaksal@gmail.com

www.soruyusormak.com

www.akceder.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..