- Kategori
- Tenis
2014 Fransa AçıkIn galibi Nadal 'ın üstüste kazanma analizi
Ve 2014 Fransa Açık Tenis Turnuvası (Roland Garros) daha önceleri olduğu yine rakibi Novak Djokoviç’i 3-1 yenen Rafael Nadal kazandı.
Tenis sporu farklı bir spor. Tahminen , dört tarafınızdan tüm dikkatiyle sizi izleyen 25-30 bin seyirci önünde böyle bir final maçında hiçbir şeyden etkilenmemek mümkün değil. O yüzden Rafael Nadal kariyerinin 14. Grand Slam’ını kazanırken bu farkını her seferinde ortaya koyuyor.
Rafael Nadal farklı bir sporcu. Elbette tenis için yaratılmış ama bir başka bireysel spora gönül verip, o yönde yetiştirilseydi, eminim o sporda da başarılı olurdu. Böyle zor bir finali kolaya çevirmenin adeta reçetesini yazıyor veya uyguluyor.
Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde moralini bozmuyor. Nitekim kaybettiği ilk setten sonra bile kazanma azminden hiçbir şey kaybetmediğini yüzünden ve hareketlerinden anlıyorsunuz. Kaybetmeyi hiç ama hiç aklına getirmiyor ve maçı çevirmenin yollarını arıyor. Bunu kendine telkin ediyor. Gerekirse agrasif sevinme hareketleri yapıp rakibinin moralini bozuyor.
Toprak piste oynamıyor da adeta dans ediyor. Kayıyor, uçuyor,
‘’Bu top da çıkar mı?’’ Denilen topları çıkarıyor. Topları sanki raketle değil de eliyle rakip sahasının köşelerine gönderiyor. Sinir bozucu. Onunla baş edebilmek için 2. Bir Nadal olmak gerekiyor ki, bu mümkün olmadığından Fransa Açık Tenis’ 5.kez üst üste kazanıp bir rekor kırıyor. Toplam kazandığı Grand Slam’ı da 14 e çıkarıyor. Bu imkansız bir kariyer.
Novak Djokoviç’e gelince ;
Bu çocuğun son yıllardaki katıldığı Grand Slam’ları kazanmaması için tek sebep var o da Nadal. O da onun şanssızlığı. Nadal alt turlarda elenip gitse, rahatlıkla elini kolunu salaya sallaya şampiyon olacak ama olmuyor işte.
Rakibinde borca, kolca üstün, teknik olarak da asla rakibinde aşağı değil, belki fazlası da var. O da satranç gibi birkaç hamle sonrasını düşünerek oynuyor ama Nadal rakibine şans faktörünü asla bırakmadığı gibi onu yoruyor. Sinirlendiriyor, temposunu bozuyor, hataya zorluyor ısrarla ve Djokoviç de Nadal’dan çok etkileniyor.
Eğer maçı baştan sona izlediyseniz, seter 1-1 olduktan sonra Djokoviç’in nasıl bir moral çöküntüsü içine girdiğini ve son sette adeta mağlubiyeti kabul edercesine isteksiz oyununu fark etmişinizdir.
Maçın kritiğini yapmaya gerek yok. Bu yazdıklarım maçın özetidir. Tenisin gerçek 1 ve 2 numaralarının mücadelesi de beklendiği gibi 1 numaraydı. Nefis bir finaldi. Sanırım bu ikili bu yıl daha birçok finalde karşı karşı gelecektir. Djokoviç’in kazanacağı şampiyonluklar da olacaktır ama bu onlar anlattığım gerçekleri hiçbir zaman değiştirmeyecektir. Yetenek gelişebilir ama Sporcu hırsı, karakteri, azmi , daha çok kazanma isteği yaratılıştandır. Kolay değişmez.
Bir Roland Garos klasiği yine Nadal’ın zaferi ile sonlarırken, benim aklımda yine o tribün zerafeti , yine o etrafı kırmızı kudela ile çevrili binlerce fötr şapka kalmıştı. Bir şenlik için, o alanı süslersiniz ya, o beyaz şapkalı harika görüntüler tenis sporunun neden asil spor olduğunun cevabı gibiydi sanki.