2014 Türkiye Ekonomisinin ilk çeyreği nasıl olacak?

Türkiye ekonomisi 2014 yılı ilk üç aylık dönem çok sancılı geçecek.

Bu dönem de borsada sert iniş ve çıkışlar yaşanacağı gün gibi aşikar. Yabancı denilen bıyıklı ve bıyıksızlarla, uluslararası fonlar bu sert çıkış ve inişlerde para çıkışları yaparak ekonominin üç sac ayağından faiz ayağına kayma yapacakları gözükmekte.

Dövizde bir miktar gerileme yaşanacağı da görülmekte. Elbette bu gerileme yaşanırken doların 2.25 - 2.30 seviyelerini test etmesi buradan satışların gelmesi de kaçınılmaz gözükmekte.

Yılın ilk üç ayında büyüme oranlarında negatif bir görünüm kaçınılmaz.

Büyüme verilerinde bu durum yaşanırken işsizlik oranında bir artış görülecektir. İşletmelerin kur farkından doğan açıklarını kapatmak için başta personel harcamalarından kaçınmaları bunun için işten çıkartma ve yeni istihdam sahalarının yaratılmaması olmak üzere üretim kotalarını da düşürecekleri bilinmekte.

Ayrıca özellikle imalat sektöründe ham madde de dış kaynaklı alımlarda kısıtlamaya gideceği ve kaybedilen karın rizikosuz yükselen faiz gelirlerine yöneleceği gözükmekte.

Elbette faizlerde ki artış kredilere de yansıyacak ve ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörü durma noktasına gelecektir.

Zincirleme reaksiyon denilen tren etkisi ilk üç ay piyasalarda yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.

Mart 2014 yerel seçimlerinde alınacak sonuçlara göre özellikle uluslararası piyasa aktörleri ve fonlarının olumlu sonuca göre piyasalara girerken de kur, borsa ve faiz ayaklarında sert oyunlar oynayarak para girişinde de kazanacakları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar piyasaların dengeye kavuşmayacağı da görülmekte.

Yerel seçimlerde iktidarın alacağı olumsuz sonuçta da aynı oyunun tersine işleyeceği ve  para çıkışının hızlanması ve çıkarken yapılan sert oyunların tekrar  edeceği gerçeği.

Korkarım o zaman başbakanın bahsettiği 116 milyar dolar da yetmeyecek. Acaba yeter mi ? Sorusunun sorulması bile gerçekleşmeden piyasalar alt üst olacaktır.

Siyaset de meydana gelecek deprem tetikleme etkisi yapacaktır. Bu senoryonun gerçekleşmemesi için hükümetin uluslararası piyasalara şu an girmeyen ülkelerin zenginlerinin ve fonların sıcak paralarını çekmeyi başara bilmesi gerekecektir.

Bırakalım ilk çeyreği bu durum da ilk 8 ayın bu tabloyla aşılması kaçınılmaz olacaktır.

Adına ekonomi dedikleri ve üç ayaktan oluşturdukları sanal alanda paralarına para katanlar her halde kazanırken insanımızın durumu ne olacaktır.

Küçük ölçekli esnaf kredi batağında çırpınmaya devam ederken bu kez de yükselen enflasyonla mücadele etmeye ve yeni alacağı yüksek faizli krediyi ödemek için can çekişmeye devam edecektir.

Memur ve devlet işcisinin satın alma gücü yükselen enflasyonun altında kalacaktır.

Asgari ücrete verilen ilk altı ay için % 5 rakamı daha ilk üç ayda eriyecek ve daralma yaşanacak olan üretim sektöründe işsizlik artacaktır.

5.7 milyon asgari ücretlinin bulunduğu ülkemizde insanların işsizlikle mücadelesi başlayacak ve düşük ücretle kaçak işgücü oranı artacaktır.

Emeklinin durumu çalışandan daha vahim bir hal alacaktır.

Gelir dağılımında adaletsizlik büyümeye devam edecektir.

Birileri avuçlarını sıvazlarken, birileri avuçlarından tutacak el arayacaktır. Hadi hayırlısı, ne diyelim?