Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

2015'e bir kala AKP neden önde?

2015'e bir kala AKP neden önde?
 

Bu tasarım sanal ortamdan alıntıdır.


Dün açıklanan 'telefonlaşma yolu ile' gerçekleştirilen bir anket sonuçlarına göre partilerin oy dağılımında pek büyük bir değişiklik yok. Değişik içerikli çıkışlarla kendi oy tabanını, iktidar olmanın da getirdiği dayanaklara da bağlı olarak korumayı çok iyi bilen AKP yerel seçimlerde yine başa güreşiyor. 
 
2001’de kurulan Konsensus Araştırma ve Danışmanlık adlı kuruluşun ‘Bu pazar bir genel seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz’ sorusuna (81) ilde telefonla ulaşılan (18) yaşın üstündeki (1504) kişinin yarıya yakını yine AKP’den yana oy vereceklerini açıklamış. Buna göre ankete katılanların yüzde 44.6’sı ‘AK Parti’ yanıt verirken, yüzde 29.6’sı ‘CHP’ dedi. Ankete göre MHP’nin oyu yüzde 14.7, BDP’nin ise yüzde 6.4. Öte yandan ‘Kararsız oylar dağıtıldıktan sonra, oy oranı eylüldeki ankete göre 5.5 puan düşen AKP, yüzde 44.6 ile zirvedeki yerini korudu. Oyları 2.7 puan artan CHP yüzde 29.6 ile ikinci, 2 puanlık bir artış yaşayan MHP ise yüzde 14.7'lik oy oranıyla üçüncü sırada yer aldı. 1.5 puan düşen BDP'nin oy oranı da 6.4’ olarak ortaya çıkmış.
 
Siyaset sosyolojisi gereğince iktidara gelen her parti gibi ön görülen %5 oy düşüşü yerine %5,5 oranındaki düşüş ile ipi göğüsleyecektir. Kısaca bir bardak suda kopartılan fırtınalara rağmen ne AKP'nin ne de diğer partilerin oy oranlarında çok düşündürücü bir değişiklik yok. Partilerin kendilerine özgü kemikleşmiş oyunları ve kamuoyunu etkileme çabalarından başka hangi sonuç beklenir ki?
 
Gözlemlerime göre de ortaya çıkan sonuçlar, olası bazı çarpıcı gelişmeler olmaz ise kamuoyunun görüşlerini yansıtıyor. Çünkü AKP’den kaçıp kurtulmak isteyen bazı seçmen kitleleri ile özellikle eski MHP seçmeninden çok azı ‘kime oy verelim ki’ diye sorguladıklarında yine de AKP’ye sarılıyorlar. Bunlar içerisinde oğlu kızı iş bulamamışlar yanında konu komşusunun sıkıntıları ile yeni zenginlerin çoğalması, hayat pahalılığının açıklanan sayıların üzerinde bulunması, işsizlik, yoksulluk, evsizlik, topraksızlık gibi nedenlerden yakınılsa bile, AKP'ye oy vermiş olanların çok yakınlarından birkaç kişinin AKP’yi düne göre daha çok eleştirmelerine karşılık, olası bazı gelişmeler yaşanılsa bile başka bir partiye oy verme eğilimi oldukça düşük. Bu durum yukarıdaki kamuoyu yoklamasında da görülmektedir. Eğer çok büyük yankılar uyandıracak bazı olaylar olmaz ise önümüzdeki aylarda yapılacak olan diğer kamuoyu araştırmalarında da AKP yine birinci parti olarak etkinliklerini sürdürecektir.
 
Unutmayalım ki AKP iktidara geldiğinden bu yana bile bile içine sürüklendiği nice karmaşık ilişkilerine, pek çok açmazlarına ve yeri geldikçe muhalefetin karşı görüşlerine rağmen bu sonucu yakalayabiliyor ise yanlış giden çok şey vardır demektir.
 
Bana göre AKP’ye karşı duran CHP, İP ile MHP ancak etki tepki biçiminde ses çıkartabildiler. BDP dışındaki hiç biri ne köklü dayatma ne paralel yapılanma ne de 'gölge hükümet' kurabildi. AKP'nin siyasi, iktisadi ve 'kumpas' içerikli dayatmalarına karşılık TBMM’deki karşı tavır alışlar ne yazık ki itişme, yumruklaşma, küfürleşme, sataşma, masalara vurma, tehdit, aba altından sopa gösterme, suçlama, gen soru önergesi verme ile basın açıklamasından öteye gidemedi. 2012 sonunda olsa gerek AKP’nin eski ve yeni vekiller için çıkarttığı kıyak aylık artışları ile yakınlarını da kapsayan bazı maddi ve manevi ayrıcalıklar karşısında sözde muhalefette bunan partilerden hiçbir ses çıkmaması ise oldukça ‘manidar’ olsa gerek. Gördük ki kişiliklere işlemiş olan ‘armut piş ağzıma düş’ beklentisi iktidar ve muhalefet vekilleri için de geçerliliğini korumaktadır. Bu konuda 'dişe dokunur' kaç eleştiri ya da 'işte adam gibi adam böyle davranır' denilebilecek bir kaç çıkış duyduk değil mi?
 
AKP kendisine yöneltilen her türlü eleştiriyi ile Gezi ve ODTÜ Ormanındaki ağaç kıyımlarındaki protesto eylemlerini öncelikle Başbakan Erdoğan’ın ‘orantısız güç’ kullanmayı da içeren çok sert çıkışları yanında yaygın basın yayın araçlarının tabanı tutmaya yönelik propagandaya yöneldiğini gördük. Son olarak akılcı bir biçimde temellendirilemeyen dershanelerin kapatılması ve AKP ile Cemaat arasındaki çekişmelerden sonra ortaya çıkan kara para görüntüleri, çıkar amaçlı çok özel ses kayıtları karşısında muhalefetin ve sayıları yüz yüz elli kişiyi geçmeyen bazı kitlelerin tepkileri de seçmenler üzerinde oy kaymasına yol açmamış görülüyor. 
 
Sanırım hiçbir parti, hiçbir iktidar uygulaması ve yasa dayatması karşısında ‘boykot etmek’ adlı eylemin bilincinde değil. Bu yüzden AKP’nin uygulamakta olduğu toplumsal, iktisadi, kültürel ve eğitim alanlardaki kimi sırları, çarpıklıkları, adam kayırmaları, teslimiyetleri günü gününe öğrenemedik. 03.02.2014 Pazartesi
 
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..