Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '17

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

2023 Türkiye’si: “Hasta Adam” Osmanlı’dan Hasta Avrupa’ya, eden misliyle karşılığını bulmaz mı (14)

2023 Türkiye’si: “Hasta Adam” Osmanlı’dan Hasta Avrupa’ya, eden misliyle karşılığını bulmaz mı (14)
 

Balıkların ve karıncaların birbirlerini yemelerini güçleri değil, suyun akışı belirlemektedir.


Avrupa’nın bize karşı hırçınlaşmasının nedeni: Yunanistan’ın batması, sırada İtalya ve İspanya’nın olması; Avrupa için güzel günlerin giderek kaybolması, gençlerin anne-babaları gibi müreffeh bir hayat yaşayamayacaklarını anlamaları, bu korkularını besleyen göç ve enerjinin karanlık geleceği ve en önemlisi de “Dünya hegemonyasının elden kaymakta (1) olduğu korkusu değil de nedir?

Bu arada Avrupa bir cinlikle içine düştükleri durumdan kurtulmanın yolunu İslam düşmanlığında bulduğunu zannetse de:

İnsanlık, bugüne kadar İslam ve Müslümanlar’dan sadece iyilik ve zenginlik dışında ne görmüştür?

Evet… ne görmüştür?

“Terör” ile, İslam’ı özdeşleştirmek: İslam’ın, insana ve insani değerlerin yücelmesine yaptıklarını inkar etmek, açıkça bir nankörlüğün ilanı değil midir?

Kur'an, insanları uyararak, onların, Kadın, çocuk ve “Köle”lere bakışını değiştirmeseydi, bugün “Kadın-Çocuk Hakları”ndan bahsetmek mümkün olabilir miydi? İnsanları kısa süre için aldatabilirsiniz, ancak, uzun süre asla.

Tarih, kendine ait olmayanları, bir “leş!” misali kıyıya ve insanlığın önüne getirmektedir.

Bugün yaşananlar misali.

Fabrizio Tassinari,Avrupa Komşularından Neden Korkuyor” Kitabında:

“..Ortaçağda antikçağdan kalma klasikleri koruyan İslam’ken diğer yandan yine ortaçağda Haçlı Seferleri gerçekleşti…” diyerek, yukarıda sayılan gerçekleri, diğer ifadesi ile Avrupa’nın,“Rönesans/ Yeniden uyanışı” nı,sağlayanların:Antik Yunanlıların çalışmalarını tercüme ederek, İlmi geliştiren Müslüman ilim adamları olmasına rağmen Haçlı Seferleri ile doğuyu yağmalayanların Avrupalılar olduğunu itiraf etmekte değil midir?

Bu kısa açıklamadan sonra kalınan yerden devam ediyoruz.

Anlaşıyı ile dünün ve bugünün Batısı:

“..Antik Yunan’da, “Atina’da kadın ve çocuklarla birlikte 90 bin özgür vatandaşa karşılık, 365 bin köle ve 45 bin metek (2) vardır. Yaklaşık olarak her yetişkin vatandaşa; 18 köle ve 2 metek düşmektedir. Böylece bilinen ilk demokrasi, büyük bir çoğunluğun köleliği sayesinde gerçekleşmiştir…"

Aradan yaklaşık 2500 yıl geçer. Batı sömürmeye ve bunun adını, “Demokrasi!” olarak seslendirmeye devam eder.

Batının kafasındaki “Düzen!”  Ayvaz kasap hepsi bir hesap misali elbise değiştirerek süregelmiştir. Elbette… altta kalan –zayıfın– canı çıkmaya da!

Dünya Silahlanıyor!

Küresel ekonomik krize rağmen dünyadaki silahlanma son 10 yılda ikiye katlandı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SİPRİ) 2010 yılı silah harcamaları raporuna göre 2009 yılında askeri harcamalara ayrılan toplam para 1 trilyon 531 milyar dolar.

Bu oran 2008’e göre yüzde 6, 2000 yılına göre yüzde 49 daha fazla…

Toplam satışın yüzde 61.5’ini ABD’den 45 silah üreticisi gerçekleştirdi. Avrupa listeye toplam 9 ülkeden 33 firmayla girdi.

Almanya, İspanya, Finlandiya, Fransa, İtalya, Norveç, İngiltere, İsveç ve İsviçre’den 33 grup 2009’da 120 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi ve toplam satışların yüzde 30’unu oluşturdu. (3)

Sovyetler Birliği’nin (eski) devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, ” Yerküre Manifestom” isimli kitabında, Dünyada yaşanan sorunları  bakınız nasıl yorumlamaktadır?

-“..Soğuk savaş döneminin bitmesiyle, gelişmiş ülkelerin silahlanma yarışı için harcadıkları dev paraların, kısmen de olsa, dünyadaki fakirliğin ortadan kaldırılması amacıyla kullanılacağını sanıyordum….

-Hristiyan değerler üzerine inşa edilmiş medeniyetler, dünya üzerindeki  800 milyon insanın aç, bir milyardan fazla insanın içecek sudan mahrum kalması, 2 milyardan fazla insanın elektrik şebekesiyle henüz tanışmamış olması ve dünya nüfusunun yarısı olan 3 milyar insanın da temel ihtiyaç maddelerinden yoksun durumda bulunmasına asla tepkisiz kalmazlar ve içlerine sindiremezlerdi…” (4)

Dese de, batılılar bunu, diğer sömürdüklerinin üzerine bir tatlı misali pek güzel sindirmişlerdir.

-Dünyanın zenginliğinin nasıl paylaşılmaktadır?

“…Merkezi İngiltere'de bulunan Oxfam grubu tarafından yapılan araştırma, en zengin yüzde 1'lik dilime girenlerin, 2016'da küresel servetin yarısından fazlasına sahip olacağını ortaya çıkardı.

Dünyadaki en zengin yüzde 1'lik kesimin varlığı, 2009'da yüzde 44 iken, 2014'te yüzde 48'e yükseldi…”(5)

“..Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), üye ülkelerin önemli bir kısmında, zengin ve fakir arasındaki uçurumun son 30 yılın en yüksek oranına ulaştığı uyarısında bulundu.

..Raporda, gelir dağılımı eşitsizliğinde kullanılan "Gini" katsayısına göre, Türkiye'nin bu konuda 1985 ve 2013 yılları arasında gelir dağılımı eşitsizliğinin giderilmesinde aşama kaydettiği görülüyor…”(6)

Dünyanın hangi bölgesinde ne kadar gelir elde edilmektedir?

2002 yıl sonu itibarıyla dünyanın toplam milli geliri 31.5 trilyon dolar.

Çin’in milli geliri 1.2 trilyon dolar; Hindistan’ın milli geliri 502 milyar dolar;

ABD’nin milli geliri 10.1 trilyon dolar; Avrupa para birliği bölgesinin toplam milli geliri 6.2 trilyon dolar.

Bu dört ülkenin toplam milli geliri 18.4 trilyon dolar ediyor. Yani dünya milli gelirinin yaklaşık olarak yüzde 60’ı. (7)

Türkiye’nin gelir dağılımı; (Dünya Kalkınma Göstergeleri 2005)

-Türkiye’de nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesiminin gelirden aldığı pay yüzde 6.1’de kalırken,

-En zengin yüzde 20’nin aldığı pay ise yüzde 46.7 düzeyinde seyrediyor.

-İkinci en yoksul yüzde 20 gelirden yüzde 10.6, üçüncü yüzde 20’lik dilim yüzde 14.9 ve dördüncü yüzde 20’lik dilim ise yüzde 21.8 oranında pay alabiliyor.

-Dünya Bankası verilerine göre gelir dağılımı Türkiye’den daha bozuk herhangi bir Avrupa Birliği, AB’ye aday ya da Avrupa ülkesi bulunmuyor. (8)

Dünyada yaklaşık 200 ülke olduğunu lütfen not düşünüz.  Dört ülke, yüzde altmış’ı alırken; kalan 196 Devlete yüzde kırk oranında bir pay kalmaktadır.

Ülkemizde, gelirin zenginden fakire akışındaki düzeltmeyi sol anlayıştaki bir parti yapması gerekirken, bunu sağlayan aşağıda görüleceği üzere (zenginlerin haklı olarak kızdıkları ve  yıkmak için kırk takla atttıkları) AK Parti iktidarı gerçekleştirmiştir.

2000-2012 Yılları arasında ülkedeki gelir dağılımındaki değişmeler;

-2000 yılında ülkemizdeki gelir dağılımı, yüzde olarak;

-Birinci % 20 En fakir, yüzde olarak…......4,9

-İkinci % 20 Fakirler…………..………..….8,6

-Üçüncü % 20 Alt orta ………….……….12,6

-Dördüncü % 20 Zengin…………………19,0

-Beşinci % 20 En Zengin……..…...…….54,9

2012 Yılı gelir dağılımı;

‘Dünya Bankası Dünya Kalkınma Göstergeleri (WDI) 2012 Raporu’na göre, Türkiye’de kişi başına milli gelir itibarıyla;

-Birinci ve en fakir yüzde 20’lik kesim ise tüm gelir ya da tüketimin yüzde 5,7’ini aldı. (2000 yılı, 4,9)

-İkinci yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 22.4’ünü, (2000 yılı, yüzde 8,6)

-Üçüncü yüzde 20’lik kesim gelirin 15.9’unu, (2000 yılı, yüzde 12,6)

-Dördüncü yüzde 20’lik kesim yüzde 10.9’unu elde etti. (2000 yılı, yüzde 19.0)

-Toplumun beşinci (En zengin-elit tabakası) yüzde 20’lik kesimi ise Türkiye’deki gelir ya da tüketimin yüzde 45.1’ini elde etti. “2000 yılı, yüzde 54,9” (9 ve 10)

 “..2023 Gelecek Yüzyılın Yükselen Değeri Ahlak Olacaktır

“..20. yüzyıl ideolojilerin yüzyılıydı. İnsanlığa mutluluk ve esenlik vaat ederek çıktılar, kan, gözyaşı ve mutsuzluktan başka bir şey getirmediler. Yaktılar, yıktılar ve en sonunda kendileri de yıkıldılar…

Alfred Sauvy'nin kitabının adını hatırlayalım: Avrupa Batacak (L'Europe Submergee). Bu fikir bana ait değil, bir batılıya ait…

20. yüzyıl Avrupa sayesinde insanlığın en kanlı yüzyılı olarak tarihe geçti ve bu gerçeği kimse saklayamaz.

İnsanlık tarihinde, sadece 30 yıla iki dünya savaşını ve 60 milyon ölüyü sığdırabilme becerisini gösteren bir başka uygarlık hatırlamıyorum. İlerlemenin ve gelişmenin bedeli buysa, ilerleyen ve gelişen insanlık, erdem, ahlak, adalet ve özgürlük gibi üstün değerler değil; cinayet, vahşet, bencillik, taassup, zulüm ve baskı gibi rezaletlerdir.

..İLO raporlarına göre hala dünyada yetersiz beslenme ve açlıktan yılda yaklaşık 100 milyon insan ölüyor. Asıl kıyamet; Hindistan, Hollanda kadar gübre kullanmaya; her Çinli, Amerikalı kadar tüketmeye başlayınca kopacak…

Ahlak mı?

En son nerede görülmüştü!

…Şu anda dünyadaki en değerli şey ahlak ve erdemdir. Çünkü, Modern Batı Uygarlığı, bencilliğin, çıkarcılığın, ikiyüzlülüğün, hadd bilmezliğin, ahlaksızlığın 'yükselen değerler' olarak takdim edildiği küresel bir sapmaya dönüştü.

Tüm Avrupa'da, mevcut demografik verilere göre 2020 yılında nüfusun % 65-70'ini yaşlıların teşkil edeceği tahmin edilmekte. Buna % 10-15 de çocukları ekleyin, söyler misiniz, bir toplumun % 80'ini oluşturan çocuklar ve yaşlıları ilgiden, şefkatten, sevgiden, fedakarlıktan ve vefadan daha çok ne mutlu edebilir?

İşte o zaman farkedecek sosyal güvenlik uzmanları, ahlaksız ve erdemsiz bir toplumda "sosyal güvenliği" sağlamanın, mutluluktan ağlayan bankamatik icad etmek kadar imkânsız olduğunu. (11)

“Avrupa"nın neyi batıyor?

“…Avrupa''nın en büyük ekonomileri Almanya ve Fransa Avro Bölgesi''ni kurtarmak için çabalıyor…Hafta sonu yapılan zirve öncesinde ve sonrasında kredi derecelendirme kurumlarının yaptığı açıklamalarda, birçok Avrupa ülkesinin uzun vadeli kredi notunun negatif izlemede olduğu açıklandı.

Sarkozy, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının, Fransa''nın ''AAA'' olan notunu düşürmesi halinde, "işlerinin biraz daha zorlaşacağını, Fransa''nın kredi notunun düşürülmesinin sadece Fransa''yı ilgilendirmediğini, bütün Avrupa''yı ilgilendirdiğini" söyleyerek notçulara "akıllı olun" uyarısı yapmaktan da geri kalmıyor.

…Avrupa ülkeleri önümüzdeki yılda da borç sorunlarıyla boğuşmaya devam edecek. Portekiz, İtalya, İrlanda, İspanya ve Yunanistan 2012''de de borçlarını çevirmede oldukça zorlanabilirler.

…Ünlü Fransız nüfus bilimci Alfred Sauvy 1985 yılında yayımladığı kitabında "Avrupa Batacak" diyordu. Ama bugün olmuş bizde halen Avrupa kutsanıyor…” (12)

 “..Aslında küresel krizin başlangıcı kabul edilen 2007 yılı sonundan bu yana piyasalarda birçok balon yaşandı. Bu balonlara örnek olarak; hisse senedi balonu, tahvil balonu, petrol balonu ve altın balonu gösterilebilir. Son dönemdeki en büyük balonun ise ABD tahvillerinde yaşandığı genel kanaat.

Piyasalarda yaşanabilecek bir balon patlamasının korkusu artık konferanslarda da dillendirilmeye başlandı. En son Los Angeles"ta yapılan bir konferansta balon endişeleri katılımcılar tarafından dile getirildi.

Noureil Roubini konferansta yaptığı değerlendirmede merkez bankalarının yeni krizin temellerini hazırladığı uyarılarını yapmaya devam ederken katılımcıların neredeyse tamamı yaşanabilecek bir balonun felakete neden olacağı konusunda hemfikir olduklarını açıkladılar.” (13)

...

Yukarıda yazılanlar özetle

Çanlar sömürgeci anlayışlar için çalarken: sömürgeciler son bir hamle ile, kurtuluşu; İslam ve Müslümanları terörle suçlayarak” ve bu bahane ile ülkelerini işgal ederek/parçalamakta bulacağını düşünselerde, öncelikle;

İslam bir barış ve rahmet dinidir. Öyle indirilmiş, öyle de kalacak:

Batı, yaptıklarının, zülmün hesabını ekonomik olarak çökerek görecekdir.

Özeti: Batılı anlayış, 600-700 yıl evvel içinden İslam ile çıktığı karanlığa; İslam'a nankörlük ettiği, haksız suçladığı için geri dönmektedir.

 

Devam edecek:

Türkiye kendisini zayıflatan enerji açığını tersine çevirerek Yeni Avrupa’da yeni lider olmaktadır.

www.canmehmet.com

Resim:tarafımızdan düzenlenmiştir.

Kaynaklar:

(1) Fabrizio Tassinari, Avrupa Komşularından Neden Korkuyor: “..Kitaba adını veren duygu, yani komşulara yönelik korku bu ortamda giderek yaygınlaşıyor. Korku son dönemin küresel gelişmelerini belirleyen en önemli unsurlardan birisi oldu. Batık devletlerde, ekonomilerini neredeyse çökerten finans ve ekonomi krizleri ardından, dünya hegemonyasının elden kaymakta olduğu korkusu hâkim. Toplumsal düzeyde güzel günlerin geri gelmeyeceğini gören orta sınıflar, anne-babaları gibi müreffeh bir hayat yaşayamayacaklarını anlayan gençler, korkularının güttüğü siyasal pozisyonlar alıyor. Birleştikleri ortak payda eldekini yitirmemek, Bunun için de yeni göçe ve göçmenlere kapalılık, Avrupa’nın daha fazla genişlemesine direnme ön plana çıkıyor…”

(2) O dönem Atina’da ticaret yapan yabancılar

(3)daha fazlası ve kaynaklar için bakınız: http://www.canmehmet.com/ozgurluk-ve-baris-devlet-yonetimini-secmekle-degil-gelirden-adaletli-pay-almakla-gelecektir-son.html

(4) “Yerküre Manifestom”, Mihail Gorbaçov

(5) http://www.dunya.com/gundem/dunyada-gelir-dagilimi-adaletsizligi-giderek-artiyor-haberi-268820

(6) Daha fazlası için bakınız: http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1786057-oecd-gelir-dagilimi-adaletsizligi-son-30-yilin-en-yuksek-seviyesinde

(7) Mahfi Eğilmez, 02/03/2004. daha fazlası için bakınız; http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=108086,

(8)Dünya Bankası’nın dün yayınlanan 2005 raporu. Daha fazlası için bakınız; http://www.gazetevatan.com/-oteki-turkiye–dunya-bankasi-raporunda—-51759-ekonomi/

(9) Kaynak; TÜRKİYE NEREYE GÖTÜRÜLÜYOR?” Yahya Düzenli

(10)http://www.78liler.org/78web/default.asp?Sayfa=KoseYazari&yazid=19&id=673

11) Daha fazlası için bakınız: http://www.mustafaislamoglu.com/gelecek-yuzyilin-yukselen-degeri-ahlak-olacaktir_d5059.html

(12) Daha fazlası için bakınız:http://www.yenisafak.com/yazarlar/detayscroll/30201?n=1

 

(13) Daha fazlası için bakınız: Fevzi Öztürk,http://www.yenisafak.com/yazarlar/fevziozturk/piyasalar%C4%B1n-en-buyuk-korkusu-52098

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..